dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın kendisine verdiği parayı, “Dilenci değilim" diyerek geri çeviren Dilek’in amcası Hüseyin Özçelik, “Dilek, tedavi sırasından da yorgun düşse de eğitimine devam etmeye çalışırdı. Çocukları çok sevdiği için, çocuklarla bir arada olacağı bir hayat hayal ediyordu” diyor.

Dilek'in amcası: “Çocuklarla bir arada olacağı bir hayat hayal ediyordu”

MELTEM YILMAZ

Edirne'de dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın kendisine verdiği parayı, “Dilenci değilim" diyerek geri çeviren ve dün 27 yaşında hayatını kaybeden Dilek Özçelik’in amcası Hüseyin Özçelik, “Dilek’in Bakan’la aralarında geçen diyalogtan dolayı morali çok bozulmuştu ama sonrasında yaptığı görüşme ve yazışmalarla devletin, kanser hastalarının ilaçlarını karşılamasına vesile olduğu için dünyalar onun oldu. Bize, ‘kendimden daha çok, diğer hastalara ilaç ulaştığı için mutluyum’ diyordu” ifadelerini kullanıyor.

Dilek Özçelik, Edirne'de dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın ziyareti sırasında kanser ilaçlarının temini için yardım istediğinde, Bakan’ın kendisine verdiği parayı, “Dilenci değilim" diyerek geri çevirdiği ve gözyaşlarına boğulduğu görüntüsüyle hafızalarda. Tam altı yıldır lenf kanseri ile mücadele eden 27 yaşındaki Dilek Özçelik dün hayatını kaybetti. Dilek’in ölümü, yalnızca ailesini ve sevdiklerini değil, tüm Türkiye’yi yasa boğdu.

Dilek’in amcası Hüseyin Özçelik, Dilek’in yaşadıklarını, umutlarını ve sıkıntılarını BirGün’e anlattı.

"İLK GÜNDEN BERİ İYİMSERDİ"

Dilek, hastalığa 19 yaşında yakalandığında tüm aile yıkılmış. Bir süre sonra, asgari ücretle geçinen ailenin Dilek’in tedavi için ihtiyaç duyduğu ilaçları temin etmesi gittikçe zor bir hale gelmeye başlamış. Tüm bu koşullara rağmen Dilek’in umutsuz olmadığını söylüyor amca Özçelik: “Ama, ilk günden beri, hastalığı atlatacağını umuyordu, iyimser bir kızdı. Tabii, yer yer karamsarlığa kapıldığı da oluyordu ama elinden geldiğince o psikolojiden çıkmaya çabalıyordu çünkü biliyordu ki bu mikrop hastalık strese gelmiyor. Kendisi de, biz de farkındaydık ki, umutsuzluğa kapıldığı anda hastalık bir boşluk bulup yayılıyordu.”

Dilek, çocukluğundan beri iddialı ve çalışkan bir kız olduğunu anlatıyor amcası: “Hastalığa yakalandığında Trakya Üniversitesi’nde İngilizce öğretmenliğinde okuyordu. Ve hastalığına rağmen, elinden geldiğince okul gidip gelmeye, sınavlara girmeye çalışıyordu. Hatta tedavi sırasından da yorgun düşse de okula gitmeye çalışırdı. Çocukları çok sevdiği için çocuklarla bir arada olacağı bir hayat hayal ediyordu.”

Dilek’in dönemin Bakanı ile yaşadığı diyalogdan dolayı moralinin bozulduğunu ama çabuk atlattığını söyleyen Özçelik, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Biliyorsunuz daha önce kanser ilaçları, devlet tarafından ödenmiyordu. Ama Dilek, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile aralarında geçen diyalogdan sonra, devletin kanser hastalarının ilaçlarını karşılamasına vesile oldu. Bunun Bakanlık’la için pek çok görüşme ve yazışma yaptı. Ve sonunda başarılı oldu. Bize de ‘kendimden daha çok, diğer hastalara ilaçlar ücretsiz verildiği için mutluyum’ diyordu. Ancak son zamanlarda, hastalık iyice ilerleyince eve kapandı, çok fazla sosyal faaliyete girememeye başladı.”

Bakanla yaşadığı olaydan sonra Sağlık bakanlığı tarafından Ankara onkoloji hastanesine alındığını anlatan Özçelik, “Ancak orada tedavi devam ederken daha önce ilik nakli yapılmıştı, nakli yapılan ilik diğer hücrelere baskı yapmış. Sonra da bütün müdahalelere rağmen ani bir ateşlenme oldu. Sonrasında direk yoğun bakıma kaldırıldı. Gerekli müdahaleler son ana kadar yapıldı ancak kurtarılamadı” diye konuşuyor.

Bakan’ın sözleri aileyi yıkmıştı

Öte yandan, Dilek’in diğer amcası İzzet Özçelik, Dilek ile dönemin Bakanı Bayraktar arasında geçen olayın aleyi yıktığını söylemişti. Amca Özçelik, o dönem yaptığı açıklamada, “Dilek`i televizyonda görünce yıkıldık, ailece yıkıldık. Onun o feryatları, figanları dayanılmaz bir görüntü içerisindeydi. Herkes ağladı, feryat etti. Dilek`in o hareketleri, hüzünlü hali, kafasını ellerinin arasına alması hepsi bizi yıktı” ifadelerini kullanmıştı.