Din kalpte, laiklik yaşam ve siyasette güzeldir dostum

Çocuklarına ölümün, şiddetin ve “kulun kula” biat etmesinin kutsallığını öğreten okullarımız, ibadet yerlerimiz ve toplumsal aptallaşmayı örgütleyen siyasetçiler oldukça, devletin stratejik çekmecelerinde “parçala ve yönet” konseptleri var olacak.

İnsan haklarına saldırmak, hayatımızın içinde gericiliği patlatmak istiyorlar.

Dilleri kin ve nefretle zehirlenmiş gericiliği övüyorlar ve besliyorlar. Farklı olanların bir arada ve barış içinde ortak yaşama hakkına gericilikle saldırıyorlar.

Ortadoğu ve ülkemiz, etnik ve din milliyetçiliklerine dayalı fay hatlarının gerilimi üzerinde duruyor. Siyaset kurumları ise insan ve hukuk merkezli siyaset yerine, dinci ve etnik milliyetçi söylemlerle, fay hatlarındaki etnik ve mezhepçi sosyolojiyi besliyorlar.

Hedef çoğulculuk ve laiklik

Yılbaşı-Noel karşıtı kirli propagandalar AKP’li yıllarda arttı. Laik yaşam düşmanlaştırıldı.

Önce Noel Baba’yı dövdüler. Başına silah dayadılar. Buna en çok çocuklar üzüldü. Çünkü çocuklara en çok sevdikleri hediyeleri sadece kalbi çocuk sevgisi ile dolu beyaz sakallı Noel Baba getirebilirdi. Elleri silahlı kara sakallı adamlar çocukların dünyasına sadece kabus taşıdı.

İslamcı örgütler; “Biz Müslümanız, Yılbaşı, Noel kutlamalarına HAYIR” kampanyaları ile “Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz” diye meydan okudu.

Ardından din alimleri “Gayr-ı Müslimlere benzemeyin” ve “onların kutsal sayılan gün ve vakitlerinde onlar gibi hareket etmek dinimizce bid’at kabul edilir” diyerek, beyinleri karanlık, kalpleri kin ile biledi.

Noel ve yılbaşı kutlaması “müşriklere” özenmek olarak öğretildi. Bir hadis ile “Müşriklere muhalefet ediniz” “Kim bir kavme (Hristiyanlığa) benzerse, o onlardandır” diyerek, farklı hayat tarzları düşmanlaştırıldı.

MEB Müdürlükleri ise okullarda; “kültürel değerlerimize uygun olmaması nedeniyle... noel-yılbaşı etkinliklerinin yapılmaması” buyurdu.

Diyanet Hutbesi yılbaşı kutlaması için “gayri meşru tutum ve davranışlar sergilemek bir mümine asla yakışmaz” diyerek devlet fetvası verdi.

Yandaş medya susmadı; Koro haline “KutlaMA” diye manşet attı.

Hükümet, din milliyetçiliği üzerinden mezhepçi sosyolojiyi beslemek adına, ellerinde silah kalplerindeki kindarlıkla etraflarına korku salanları, “bizim çocuklar” diye görmezden geldi. Akılları karanlık, kalpleri kinle bilenmiş gençler, siyasal İslamcı örgütler tarafından eğitilip ve donatıldı.

Yargı kurumları da, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli” ortam hazırlayanlar için tek bir işlem başlatmadı.

Olan oldu; Noel ve yılbaşı karşıtı gerici kampanyalar, sokak gösterileri ve hutbelerden sonra IŞİD “İslam devleti” adına, Reina’da 39 insanı katletti ve 65 insanı yaraladı.

Tek bir yetkili siyasi sorumluluk üstlenmedi ve istifa etmedi.

Hazırlanmış zeminler katliamlar için en elverişli olan adresi hedef göstermişti. Laiklik ve farklı yaşam tercihleri olanlar!

Madımak’tan Reina’ya

Yeni yıl mesajları “barış ve huzur” getirmedi. Reina’da 39 insanımızın insanlık dışı vahşetle katledildiği haberi düştü acılı kalplere.

Sivas’ta da benzer insanlık suçu yaşanmıştı. İki hafta öncesinden Madımak Katliamı’nın haberini vermiştiler. O günde sustular. Devletin gözü önünde Madımak Oteli’nde 35 insanı yaktılar.

O gün görülmeyen, bugün görmezden gelenin aynısıdır. Tarih tekerrür etmiştir. 39 canımızın yaşam hakkı ve benimsediği hayat tarzı katliamla elinden alınmıştır.

39 canımız öldürüldü. “Biz Müslümanız, Yılbaşı, Noel kutlamalarına HAYIR” kampanyaları gericiliğin aklını ve ruhunu teslim aldı. Binlerce insan, katliamı değil, katledilenleri “gebersinler” diye lanetledi

Acı bizim. Yitirdiğimiz canlarımızın yakınlarına başsağlığı ve yaralı canlarımıza acil şifalar diliyorum. Toplumsal barış için, farklılıkların bir arada ve eşit koşullarda barış içinde yaşama hakkını savunmalıyız.

Unutulmamalı ki; gericilik bizi kutuplaştırıyor, birbirimize düşmanlaştırıyor, nefret ve ayrımcılık politikalarıyla hayatımızda ölüm, şiddet ve kaos üretiyor.

Din kalpte, laiklik siyasette iktidar olmalı

Kalpte “iktidar” kurması gereken din, silah ve devlet iktidarında kaldıkça kan akmaya devam edecektir. Dini devletleştirmek uğruna verilen din savaşları tarihi böyledir.

Din siyasallaştıkça ve devletleştikçe kan döküyor. Kaos ve kutuplaşma üretiyor. Oysa din vicdanda özgürdür. Orada mutludur. Siyasetçinin elinde sömürü, teröristin elinde silaha dönüşüyor.

Devlet, siyaset ve silah dinsizleşmeli. Din ait olduğu kalbe ve ibadet yerine inmeli. Bunun için Diyanet İşleri Başkanlığı ve devlet din eğitimleri kaldırılmalıdır. Devlet adına din, dindar ve dincilik üreten tüm kamu faaliyetlerine son verilmeli. Her dini grup kendi ihtiyaçlarını kendi imkânları ile kamu denetimi altında kendisi örgütlemelidir.

Böylece dinin kalpteki iktidarının yolu açılır.

Unutmayın devlet, siyaset ve silah elindeki dincilik karanlığı örgütlerken, laiklik herkesin yaşam tarzı saygıyı, barışı, çoğulculuğu ve aydınlığı toplumsallaştırır.

Laiklik savunulmadıkça gericilik ve şiddet toplumsallaşacaktır.

Çözüm var; Laik düzen, laik yaşam ve laik siyaset...