BAYRAMI GEÇİŞTİRMEK DEĞİL YAŞAMAK İSTİYORUZ.

Sevgili Müyorbir üyeleri ve değerli kamuoyu.

Pandeminin en başından beri sürekli göz ardı edilen bir sektörün temsilcileri olarak yine bir bayrama hüzünlü ve buruk bir şekilde giriyoruz. Yıllardır şarkılara can veren yorumcular, eser sahipleri ve sektör emekçileri ekonomik sıkıntılar yüzünden artık bayramlarda sevdiklerimizin karşısında ezilip büzülmek değil, bu bayramları coşkuyla, şarkılarla türkülerle halaylarla bir dostluk ve barış ortamında kutlamak istiyoruz.

Meslektaşlarımızın hayatına kıydığı, enstrümanlarını sattığı, başka iş kollarına yöneldiği; pandemiden kaynaklanan tüm yasakların kalkıp sadece müzik yasağının sürdüğü bir ülkede bir müzisyen nasıl bayram kutlayabilir ki…

Gece 12.00’den sonra uygulanan müzik yasağı kalkmadıkça ve müzik sektörü normal seyrine kavuşmadıkça bundan sonra üzülerek bayram kutlama mesajları yayınlamayacağız. Ta ki sesimizi duyurana kadar… Bir yetkili duyana kadar…

MÜYORBİR YÖNETİM KURULU”

Bu bayramı ne yazık ki böyle buruk bir mesajla kutladık. Zira pandemi yüzünden alınan önlemler neredeyse kalkmışken gece 24.00’ten sonra müzik yasağı ne yazık ki hâlâ devam ediyor. Yanlış hatırlamıyorsam çok yıllar önce usta gazeteci Çetin Altan, “İlgililer yetkisiz yetkililer ilgisiz” gibi bir tespitte bulunmuştu. Bu yaşadıklarımız karşısında bu söz çok hafif kalıyor. İktidar kanadından hiç kimse bu mantık dışı kararı bırakın sorgulamayı gündeme bile taşıyamıyor. Zira gece 24.00’ten sonra müzik yapılan yerlerin hemen hemen tamamı ruhsatlarına uygun olarak içinde alkol de satılan yerler. İçişleri Bakanı zaten çok altını çizmese de alkolün bulaş riskini arttıracağından söz etti. Ben gerçekten de şunu anlamıyorum. Her futbol maçında atılan gol sonrası futbolcuların ve seyircilerin sarmaş dolaş olduğu göz önündeyken alkole bağlı samimiyetin artacağı nasıl öngörülüyor. Yani bir müzikholde bir türkü barda insanlar içkilerini yudumlayıp sahnedeki müziği dinleyemezler mi?

Müzik dinlemek diye bir tanım çıktı mı hayatımızdan? Bir şarkı çalarken illa ki halay çekip horon mu tepmemiz gerekiyor? Belediye ya da İçişleri Bakanlığı tarafından ruhsat verilmiş alkollü mekânlara yapılan bu haksız uygulama niye? Bir kişi de çıkıp bu uygulamayı mantıklı bir şekilde açıklayamıyor. Zira mantığı yok.

SEKTÖRÜN EN ÇOK ZARAR GÖRENLERİ

Müzik sektörünün en çok zarar gören bölümü yorumcu ve icracı sanatçılar. Müzik Yorumcuları Meslek Birliği’nin 2 bin 500’e yakın üyesi var. Ama bu demek değil ki ülkemizin yorumcuları bu sayıyla kısıtlı.

Meslek birliğimize üye olma kriterlerini sağlayamayan ya da herhangi bir meslek birliğine kaydını yaptırmayan en az bu kadar daha yorumcu olduğunu tahmin ediyorum eşlikçi müzisyenler haricinde. Söz ve müziğini yazan eser sahipleri en azından telif gelirleriyle hayatlarını sürdürmeye çalışırken sadece sesiyle ve sazıyla şarkılara can veren müzisyenler ise bu pandemi dönemini çok daha zor koşullar altında geçirdi, geçirmeye devam ediyor. Aslında burada dinleyiciyi de aydınlatmak gerekli. Zira müzik yasağına karşı olan müzisyenlerin sosyal medya paylaşımlarının altında yer alan yorumlar akıl alır gibi değil. Bizlerin mesleği müzisyenlik. Mimarlık, doktorluk işçilik, gazetecilik, memurluk gibi. Bizler bu iş sayesinde evimizi geçindiriyoruz. Hassas noktalarda müzik yapılmasına, mevzuatta yer alan desibel sınırını aşan müzikli mekânlara bizler de karşıyız. Ama bunun çözümü yasaklamak değil ki. Ölçümünü yaparsın, cezanı kesersin gerekirse o yerin ruhsatını iptal edersin. Düşünün ki mahallenin birinde manavsınız, yanınızdaki bakkal akşam 22.00’ye kadar çalışıyor sizin ruhsatınızda akşam 22.00’ye kadar çalışabilir yazarken dükkânınızı 19.00’da kapatmanız isteniyor. Buna isyan etmez misiniz? Burada mağdur olan sadece bizler değiliz ayrıca. Sizlerin de canlı müzik, canlı performans dinleme, izleme haklarınız elinizden alınıyor. Müzik yasağı artık kalksın… Kalksın… Kalksın…