Kadınlara yönelik yasaklar, tehditler birbirini izlerken, kadın dayanışmasının öncü kurumlarından Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali 60 filmlik dolu dolu bir programla 25. yılını kutluyor.

Direnen kadınlara selam olsun
Fotoğraf: 25. Uçan Süpürge Film Festivali'nden

Gün geçmiyor ki, kadınların ‘dekolte’ giyiminden rahatsız olan bazı derneklerin kışkırtmasıyla, onların zihniyetini paylaşan valilerin koyduğu bir yeni yasakla karşılaşmayalım. Magazin basınının sıkı takipçileri oldukları anlaşılan bu erkek toplulukları önce oyuncu Melis Sezen‘i hedef tahtasına koydular, bir ödül töreninde giydiği elbisenin yakası biraz fazla açıkmış! Sizden mi izin alacaktı? Şimdi de bir müzisyen hedefte, genç şarkıcı Melek Mosso.

Mosso’nun Uluslararası Gül Festivali kapsamında Isparta’nın bir meydanında vereceği konserin “halkın inanç ve gelenekleriyle uyuşmadığı” gerekçesiyle iptalinin (elbette, resmi makamlar ‘güvenlik’ gibi bir gerekçeyle gerçek nedeni örtmeye çalışıyorlar) ilginç bir yanı da, festivalin AKP’li bir belediye tarafından düzenlenmiş olması. Organizatör kuruluşa geçmiş olsun! Bu tür festivallerde alkollü içki içilmesi, festivallere yönelik baskıların bir başka gerekçesi…
Gençlerin yaşam tarzına müdahale etmeyi alışkanlık haline getiren siyasi iktidarların ömrü fazla olmaz. Hele, bizimki gibi nüfusunun çok büyük bir oranı genç olan bir toplumda.


Melek Mosso’nun sosyal medyada bu gerici zihniyete verdiği yanıtı virgülüne dokunmadan burada paylaşmak isterim: “Ben bu ülkenin kadınıyım. Fikirlerimle, vizyonumla, hayallerimle her yeni gün geleceğe sanatımı işliyorum. Genci yaşlısı milyonlarca sevenim var. Birkaç kendini bilmeze kalmadı benim ahlakımı sorgulamak, kadınlık onuruma laf atmak. Bu zihniyetteki insanlar kendi yüreklerindeki karanlığı ve sapıklığı bizim hayatımıza da sokmaya çalışıyorlar, ama buna asla izin vermeyeceğim; vermeyeceğiz…”

Neyse ki, ülkemizin büyük kentleri CHP’li başkanların olduğu belediyelerce yönetiliyor ve neyse ki CHP eski CHP değil. Aynur’un konserine sahip çıkan tüm CHP’li başkanları kutlamak gerekir, sanatın ve dillerin özgürlüğüne sahip çıktıkları için… Elbette, yasakçı zihniyetin hedefinde yalnızca kadınlar yok. Devrimci kimlikleri ile tanınan erkek sanatçılar da payını alıyor bu yasaklardan. CHP’li belediyeler sahip çıkıyor. Niyazi Koyuncu ve Metin-Kemal Kahraman Kardeşler’in şahsında yasaklara direnen tüm sanatçılara, Eskişehir Valiliği’nce yasaklanan ‘Anadolu Fest’ ve diğer illerimizde benzer yasaklarla karşılaşan tüm sanatçılara ve organizatörlere selam olsun.

Yasakların konser alanları ile sınırlı kalmadığını bilmeyen yok. Yasaklanan tiyatro oyunları, ceza verilen televizyon programları artık ‘vaka-yı adiye’den… Sosyal medyaya ilişkin yeni sınırlamalar getiren bir yasa tasarısı da önümüzdeki günlerde Meclis’e geliyor. Bu tavırları, muhafazakâr anlayışın bir tepkisi olarak görmüyorum. Asıl neden, yaklaşan seçimler nedeniyle toplumdaki ayrışmayı, kutuplaşmayı keskinleştirmek, yandaş kitleyi ‘konsolide etmek’ de olabilir, ekonomik sıkıntılar içinde hayatını sürdürmeye çalışan toplum kesimlerini oyalayacak bir gündem maddesi yaratma kaygısı da… En önemli soru şu: bu tavırlara tepki veren sosyal demokratlar ve solcular yalnız kalacak mı, yoksa demokrat olduklarını söyleyen sağ cenahtaki siyasi partiler de demokrasinin gereği olan yaşam tarzına müdahalenin karşısında duracaklar mı? Göreceğiz…

SÜPÜRGE’NİN GÖRKEMLİ UÇUŞU

Yirmi yıllık AKP iktidarı süresince ayakta kalmaya çalışan, yasaklara direnen ülkemizin tematik festivallerinin öncülerinden Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, 25. yılında 60 filmlik bir programla seyircinin karşısına geliyor. Festivale geçmeden, düzenleyici kuruluştan söz etmek istiyorum. ‘Uçan Süpürge’ 1996 yılında kâr amacı gütmeyen bir şirket olarak başladığı hayatını 2009 yılından 2017’ye kadar dernek, 2017’den itibaren de Uçan Süpürge Vakfı olarak sürdürdü. Kadın dayanışmasını güçlendirmek, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmak adına ülke çapında çok sayıda proje gerçekleştiren, kolektif ve gönüllü çalışmayı benimseyen ‘Uçan Süpürge’nin kurucu başkanı Halime Güner ve o yıllardan bu yana katkı veren kadınlar, 1997’de başlattıkları ‘Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’ni bugüne dek aralıksız sürdürdüler.

Kadın Filmleri Festivali, kadın yönetmenlerin yanı sıra kadınların sorunlarına eğilen erkeklere de yer veriyor programında. 25. Festival’de dünyanın dört bir yanından gelen filmlerin yanı sıra, ülkemizden de Nazlı Elif Durlu’nun ilk uzun metrajlı filmi “Zuhal”, yakınlarda yitirdiğimiz Didem Şahin’in “Acı ve Tatlı”, Zekiye Kaçak Bakırhan’ın “Bu Ben Değilim”, Metin Erksan’ın “Kadın Hamlet”, Lütfi Ö. Akad’ın “Kardeş Kurşunu”, Adar Bozbay’ın “Bitmemiş Cümleler”, Murat Saraçoğlu’nun “Deli Deli Olma”, Esra Yıldız’ın “Vatansız”, Emre Yeksan’ın “Körfez”, Onur Ünlü’nün “Sen Aydınlatırsın Geceyi”, Elif Yiğit’in “Heskif”, Ceylan Özgün Özçelik’in “Cadı Üçlemesi” ve ‘Türkiye’den Kısalar’ programı yer alıyor.

SİNEMAMIZIN KADIN YÖNETMENLERİ

Ülkemizde hayallerindeki filmleri gerçekleştirebilen kadınların sayısı fazla değil ne yazık ki. İlk kadın yönetmenimiz Cahide Sonku “Vatan ve Namık Kemal”, “Beklenen Şarkı” ve “Büyük Sır” adlı filmlerinin ardından başka film yapma olanağını bulamamıştı. Ondan sonra gelen Nuran Şener ve Feyturiye Esen de aynı yazgıyı paylaştı. Çünkü Yeşilçam tam anlamıyla erkek egemen bir sektördü (hâlâ da büyük ölçüde öyle). Bu yazgıya direnen ilk yönetmen Bilge Olgaç oldu. Uzun bir asistanlık süresinden sonra, aralarında “Linç”, “Bir Gün Mutlaka”, ”Gülüşan”, “Üç Halka Yirmibeş”, “”İpekçe”, Gömlek”, “Yarın Cumartesi”, “Kurşun Adres Sormaz”ın da bulunduğu sayıda film yönetme olanağı buldu.

Sinemamızın kadın yönetmenleri arasında ticari filmlere imza atan Birsen Kaya ve 1962 yılında Berlin Film Festivali’nde gösterilen “Kırık Çanaklar”ın başrol oyuncusu Lale Oraloğlu unutulmamalı. Sanatçı, 71-72 yıllarında dört film yönetti ama arkası gelmedi. Türkan Şoray, yapmak istediği filmleri gerçekleştirmek olanağı bulan ilk kadın sinemacımız oldu diyebiliriz. Bunda ‘star’ kimliğinin önemli bir rolü vardı kuşkusuz. Şoray’ın beş filmlik filmografisi içinde “Dönüş”, “Yılanı Öldürseler” gibi dikkate değer yapımlar yer alıyor. Biket İlhan, sektörde en uzun süre direnen kadın yönetmenlerin başında. 1989’da “Geç Kalmış Ölü” ile başlayan serüveninde yirmiye yakın dikkate değer film yönetti. Yeşim Ustaoğlu da hemen tüm filmleriyle uluslararası festivallerde ses getiren, şu ana dek sinemamıza “Salkım Hanımın Taneleri”, “Güz Sancısı” gibi önemli filmler kazandıran ama ağırlığını televizyon yapımlarına veren Tomris Giritlioğlu’nun, “Benim Sinemalarım”ın yönetmenleri Füruzan ve Gülsün Karamustafa’nın, “Seni Seviyorum Rosa”nın yönetmeni (ve Ali Özgentürk filmlerinin birçoğunun senaristi) Işıl Özgentürk’ün, “Beyaz Bisiklet”, “Bir Kırık Bebek”, “Dünden Sonra Yarından Önce” filmlerinin yönetmeni Nisan Yönder’in, “Robert’s Movie“, “Aşk Ölümden Soğuktur”, “Parçalanma”nın yönetmeni Canan Gerede’nin, “Babam Askerde”, “Büyük Adam Küçük Aşk” gibi önemli filmlerin yönetmeni Handan İpekçi’nin, “Başka Dilde Aşk” ile başlayan kariyerinde dört filme imza atan İlksen Başarır’ın artık film yapmamaları üzücü. Belma Baş, Seçkin Yasar, Selma Köksal, Handan Öztürk, Çağıl Nurhak Aydoğdu, Elfe Uluç gibi genç yönetmenler bir ya da birkaç filmin ardından suskunluğa büründüler. “Med Cezir Manzaraları” ve “Ay Vakti” gibi başarılı filmlere imza atan Mahinur Ergun televizyona yöneldi. Elbette liste bu isimlerle sınırlı değil, Ali Can Sekmeç’in 2015 yılında Antalya Film Festivali tarafından yayınlanan “Türk Sinemasında Kadın Yönetmenler” kitabında burada yer alamayan isimlere de rastlayacaksınız. Tabi, 2015 yılına dek sektöre girmiş yönetmenleri kapsıyor kitap. Umarım, 2025’te yenilenmiş bir baskısı yapılır.

Sinemadan umudunu kesmeyen kadın yönetmenlerimiz (Anmayı unuttuklarım beni bağışlasın. Yurt dışında yaşayan yönetmenlerimiz ve çok sayıdaki kadın belgeselcimize de yer veremiyorum, yerimin darlığı nedeniyle) Pelin Esmer, Ahu Öztürk, Aslı Özge, Leyla Yılmaz, Maryna Er Gorbach, Çiğdem Vitrinel, Belmin Söylemez, Elif Refiğ, Ayşim Türkmen, Lusin Dink, Melisa Önel, Emine Emel Balcı, Zeynep Dadak, Senem Tüzen, Andaç Haznedaroğlu, Vuslat Saraçoğlu, Mizgin Müjde Arslan, Deniz Akçay Katıksız, Çiğdem Sezgin, Banu Sıvacı, Görkem Yeltan, Eylem Kaftan, Deniz Gamze Ergüven, Çağla Zencirci, Azra Deniz Okyay, Nisan Dağ, Nazlı Elif Durlu’nun yeni filmlerini heyecanla bekliyoruz.