Usta müzisyen, besteci, yorumcu ve orkestra şefi Timur Selçuk, hayata veda etti. Onu yakınlarından dinledik.

Direniş meydanlarının sesi hayata gözlerini yumdu

Işıl ÇALIŞKAN

Ülkenin büyük sanatçılarından, işçinin, emekçinin yanında, meydanlarda sesi yankılanan Timur Selçuk, 74 yaşında yaşama veda etti. Sanatçının eşi Handan Selçuk, ölüm nedenine ilişkin yaptığı açıklamada, “Herhangi bir rahatsızlığı yoktu. Kalp krizinden öldüğünü düşünüyoruz” dedi.

“Ayrılanlar İçin”, “İspanyol Meyhanesi”, “Bugün Yarın Daima” gibi unutulmaz şarkılara imza atan piyanist, besteci ve yorumcu Timur Selçuk, Türk sanat müziği bestecisi Münir Nurettin Selçuk ve tiyatro sanatçısı Şehime Erton’un oğlu olarak 2 Temmuz 1945’te İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi mezunu olan Selçuk, aynı zamanda İstanbul Belediye Konservatuarı piyano bölümünde de eğitimine devam etti.

Paris'teki Ecole Normale de Musique de Paris'de bestecilik ve orkestra yönetimi bölümünden mezun olduktan sonra 1975'te Türkiye'ye dönen besteci, bu dönemde "Ayrılanlar İçin", "Sen Nerdesin", "Beyaz Güvercin" ya da "İspanyol Meyhanesi" gibi eserleri üretti.

direnis-meydanlarinin-sesi-hayata-gozlerini-yumdu-802148-1.

ATTİLA İLHAN VE NÂZIM HİKMET ŞİİRLERİ BESTELEDİ

Orhan Veli, Attila İlhan ve Nâzım Hikmet gibi şairlerin şiirlerinden bestelediği şarkıları seslendiren Selçuk, 1976'da İstanbul Oda Orkestrası'nı ve kendi öğrencilerini yetiştirdiği Çağdaş Müzik Merkezi'ni kurdu.

Selçuk, Ankara Sanat Tiyatrosu'nda 10 yıl çalıştı, Bilgesu Erenus'un "Nereye Payidar" oyunu için besteler yaptı, Uğur Mumcu'nun "Sakıncalı Piyadesi"nin müziklerini üretti, ayrıca "804 İşçi", "Ferhat ile Şirin", "Şeyh Bedrettin Destanı", "Tak-Tik", "Küçük Adam Ne Oldu Sana", "Rumuz Goncagül" ve "Galilei-Galileo" adlı oyunların müziklerini besteledi.
"Sarıpınar 1914", "Üç İstanbul", "Cahide", "Hakkari'de Bir Mevsim" gibi unutulmaz filmlerin fon müzilklerinde de Timur Selçuk'un imzası vardı. Usta sanatçı, 1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı. Selçuk’un en bilinen ezgileri arasında söz ve bestesi Sarper Özhan’a ait olan 1 Mayıs Marşı bulunuyordu. Selçuk, 2010 yılında 32 yıl sonra Taksim’de 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda İşçi Marşı’nı piyanosuyla Taksim Meydanı’nda çalmıştı. Geriye unutulmaz eserler bırakan Selçuk’u yakınları anlattı…

ÜLKECE ARAYIŞLARIMIZI YETKİNLİKLE CEVAPLADI

direnis-meydanlarinin-sesi-hayata-gozlerini-yumdu-802144-1.

Müzisyen Taner Öngür: Ülkemiz için çok önemli bir müzik adamıydı. Babasından gelen gelenekle kendi çağdaş yaklaşımlarını birleştirerek çok iyi müzikal dersler verdi. Film müzikleri, tiyatro müzikleri… Klasik Batı müziği geleneğini Türk Müziğiyle çok iyi bağdaştırarak eserler vermiş birisi. Türkçe şarkı yazarlığı konusunda çok önemli bir isim. Devrimci ve aydın duruşu, özellikle 80 öncesi tavırları araştırmakla bitmez. Dolu dolu bir hayat. Yaptığı her şey bir ders esasında. Geçmişle geleceği, ortasında olduğumuz Batı ile Doğuyu çok iyi bilerek, arayışlarımızın çoğunu yetkinlikle cevaplayarak, aramızdan ayrıldı.

Çok ciddi bir insandı, biraz da sinirliydi hatta. Serap Yağız’la tiyatro şarkıları diye bir albüm yapıyorduk. Yıllardan beri bir hukukumuz var kendisiyle. Telefon edip projeyi anlattım. “Tanerciğim tiyatrocular söylüyorsa olmaz, onlar şarkıları bozar” dedi. Gerçi kendisi de tiyatrocularla birçok iş yapmış. Çok titizdi yaptığı şeylerle ilgili. Hakkı da, o kadar kafa patlatmış, bestelemiş. Bu haklı bir davranış. Ciddiyetinden kastım bu. Yaptığı işi ciddi ele alırdı. Soylu bir geleneğin devamıydı, geleceğe köprüler kurdu. Hepimizin ders alması gerekiyor.

SAZIYLA SÖZÜYLE ÖLÜMSÜZ KALACAK

direnis-meydanlarinin-sesi-hayata-gozlerini-yumdu-802145-1.

Piyanist Çiğdem Erken: Türk Müziği büyük bir ustasını kaybetti. Konservatuvar yıllarımda piyano başında şarkı yazan, aynı zamanda da tiyatroya sevdalanmış bir piyanist olarak en büyük ilham kaynaklarımdan biriydi. Ankara Devlet Operası’nda bulunduğu bir dönem kendisi ile tanışıp, yapmak istediklerim hakkında fikirlerini alma şansına erişmiştim. İdealist bir müzisyendi. Çıtası hep en yükseklerdeydi. Şiirlere, şairlere, tiyatro metinlerine yaklaşımı ile olağanüstü güzellikte şarkılar yazmıştır. Popüler müzik alanında verdiği eserler de içerdiği müzikal ve estetik yaklaşımlar açısından benim için ders niteliğindedir. Sazıyla, sözüyle ölümsüz kalacaktır. Işıklar içinde uyusun. Çok üzgünüm.

DOKUNMADAN SEVMEYİ ÖĞRETMİŞTİ, ÖYLE OLACAK

direnis-meydanlarinin-sesi-hayata-gozlerini-yumdu-802146-1.

Müzisyen Burhan Şeşen: Timur Ağabey ile tanışmamız 1974 yıllarına uzanır. Rahmetli Atilla Özdemiroğlu ve Şanar Yurdatapan ile kurdukları Şat Yapım şarkılarımızı ilk kayıt ettiğimiz yerdi. Sonrasında sahibi olduğu Çağdaş Müzik Merkezi’nde şan ve solfej dersleri aldık. Bugüne kadar da usta çırak ilişkimiz hep sürdü. Oğlum Serhan’ı kaybettiğimde Timur Ağabey ziyaretime geldi. “Burhan bundan sonra dokunmadan sevmeyi öğreneceksin” dedi. O günden beri tüm kaybettiklerimiz için öyle yapmaya çalışıyorum.

GENÇLERİN SESİNE SES VERDİ

direnis-meydanlarinin-sesi-hayata-gozlerini-yumdu-802147-1.

Müzik tarihçisi Murat Meriç: Timur Selçuk’u anlatmaya, Türkiye’de popüler Batı müziğinin gelişim yıllarında attığı cesur adımla başlamak gerek: ‘60’lı yılların sonuna doğru, yabancı şarkılara Türkçe söz yazmak suretiyle oluşturulmuş “aranjman” şarkılar ve türkülerin Batı müziği enstrümanlarıyla yorumlandığı Anadolu-pop düzenlemeleri arasında, çağdaş şairlerin şiirleri üzerine yaptığı bestelerle adını duyurdu ve sadece kendine değil, pop müziğe de yeni bir yol çizdi. Ümit Yaşar Oğuzcan, Faruk Nafiz Çamlıbel, Attilâ İlhan, Nâzım Hikmet, Orhan Veli ve daha nice şairin pek çok şiiri, onun bestelediği şarkılar aracılığıyla insanlara ulaştı. Bir yandan düzenlemeleriyle pop müziğe can verirken orkestrasıyla dönemin önemli sanatçılarına eşlik etti, ana arteri güçlendirdi. ‘70’li yılların ikinci yarısında, piyanosunun başına geçerek devrimci şarkılar ve marşlar söyledi, alanlarda özgürlük sloganları atan gençlerin sesine ses verdi, onların sloganlarını güçlendirdi. 2010 yılında 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda yeniden Taksim’e çıkıldığında, alanda, “1 Mayıs Marşı”nı söylemek için piyanosunun başındaydı. Üç yıl sonra, aynı alanda Gezi hareketini destekledi, direnişçi gençlere selam çakan bir şarkı yaptı. Babası Münir Nurettin Selçuk’tan devraldığı mirası yarına aktardı, onun şarkılarını yeniden düzenledi, kurduğu İstanbul Oda Orkestrası’yla bilhassa ‘80’li yıllarda önemli işlere imza attı, o yılların karanlığını dağıttı. Ayrıca klasik Batı müziği alanında eserler verdi, bir pop operaya imza attı, tiyatro ve film müzikleri besteledi. Yetiştirdiği müzisyenler cabası: Melih Kibar’dan Hayko Cepkin’e uzanan onlarca isim! Tek tek anlatmaya kalksam çok uzar, yerinin doldurulamayacağını söyleyerek sözlerimi sonlandırayım. Tanıdığım, tanıştığım için gururlandığım, bir dönemine şahit olduğum bir isim. Şarkıları her ânımda yanımdaydı: “Halet Rezâki’nin Şarkısı’yla eğlendim, “Beyaz Güvercin”le ilan-ı aşk ettim, “Ayrılanlar İçin”le ağladım, “İspanyol Meyhanesi’yle efkârlandım, “Güneşin Sofrasında Söylenen Türkü”yü her dem “dostların arasında” coşkuyla söyledim. Bundan sonra da hayatımın her döneminde onun şarkıları hep yanımda olacak. Ardında bıraktıkları bizden sonra da dinlenecek, kuşakları besleyecek. Türkiye, çok önemli bir değerini kaybetti. Şaşkınım ve çok üzgünüm.