Mısır ve Suriye ile diplomasi trafiğini artıran, Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylayan iktidar, seçim öncesi dış desteği arkasına almak istiyor. Bu hamleleri değerlendiren eski Diplomat Solakoğlu “Başarı şansı düşük” dedi.

Dış destek arayışı sandık telaşından
Fotoğraf: AA

Umut Can Fırtına

Ülkenin en kritik seçimine iki aydan az süre kalırken AKP iktidarı dış ilişkilerde “sandık ayarlı” manevralarına hız kazandırdı. Suriye, İsrail ve Mısır gibi ilişkilerin kopma noktasına geldiği ülkelerle temaslara hız veren iktidar, Finlandiya’nın NATO üyeliğinin onaylanması gibi kararlarla Batı ile ilişkilerde ilerleme kaydetme çabasında.Cumhubaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da geçtiğimiz gün ABD’li senatörtlerle görüştü. Ancak Kalın aradığı açık desteği bulamadan ülkeye döndü.

Önceki gün Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ile Beştepe’de bir araya gelmelerinin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay verildiğini açıkladı. Güvenlik kaygılarına dair İsveç’in taahhütlerini yerine getirmeyip “teröristlere kucak açtığını” söyleyen Erdoğan, NATO üyeliği sürecinin İsveç’in atacağı “somut” adımlara bağlı olduğunu belirtti.

SÜREÇ UZARSA İŞLER DEĞİŞİR

Bunun üzerine Türkiye’nin kararına ilişkin açıklama yapan İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström, “Tahmin ettiğimiz gibi Türkiye, Finlandiya’nın NATO üyeliği sürecini başlattı. Bu istemediğimiz bir gelişmeydi ama hazırlıklıyız” dedi. Billström, Finlandiya'nın İsveç'ten önce NATO üyesi olmasının kısa vadede kendilerini fazla etkilemeyeceğini belirterek, "Finlandiya ile beraber NATO üyesi olmak istiyorduk. İsveç'in NATO dışında kalması kısa vadede bir şeyi değiştirmez. Ama bu süreç uzarsa birçok şeyin değişeceği de gerçektir. Finlandiya NATO'ya daha entegre olurken, İsveç dışarıda kalacaktır” diye konuştu. Billström, İsveç'in Türkiye ile NATO üyeliği konusunda Üçlü Muhtıra anlaşmasının da devam ettiğini söyledi.

ABD KARARDAN MEMNUN OLDU

ABD ise Finlandiya’nın üyeliğine onay verilmesini memnuniyetle karşıladı. Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, “Kararı memnuniyetle karşıladıklarını” belirterek “sürecin bir an önce sonuçlanmasını dört gözle beklediklerini” ifade etti. Türkiye’nin İsveç’in de NATO’ya katılımını onaylamasını istediklerini belirten Sullivan, Macaristan’ı da iki ülkenin onay süreçlerini tamamlamaya davet etti. Finlandiya ve İsveç’in NATO değerlerini paylaşan, ittifakı güçlendirecek ortakları olduğuna işaret eden Sullivan “ABD her iki ülkenin de bir an önce NATO üyesi olması gerektiğine inanıyor” dedi.

Batı cephesinde bu gelişmeler yaşanırken Kahire’de mevkidaşı Samih Şükri ile bir araya gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 11 yıl aradan sonra Mısır’a dışişleri bakanı düzeyinde ilk ziyareti gerçekleştirdi. İkili görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında Çavuşoğlu, Erdoğan ile Sisi’nin seçim sonrası görüşebileceğini savundu.

İKTİDARDA KALMA MESAJI VERİLİYOR

İktidarın dış politikada gerçekleştirdiği hamleleri BirGün’e değerlendiren emekli Diplomat Engin Solakoğlu, kurduğu sistem itibarıyla AKP’nin iktidardan düşme lüksünün olmadığını belirtti. AKP ve Erdoğan açısından içerde ve dışardaki her politik manevranın “işbaşında kalmaya” yönelik olduğunu ifade eden Solakoğlu “NATO’nun genişlemesi de böyle bir fırsat olarak değerlendirilmeye çalışıldı. Bu sayede ABD ile ilişkiler düzeltilecek, mümkünse F-35, olmadı F-16 pazarlığı sonuçlandırılabilecekti. Finlandiya Cumhurbaşkanı Türkiye’deyken İbrahim Kalın’ın da Washington’da bulunması bu niyetin bir tezahürü olarak yorumlanabilir” ifadelerini kullandı.

Eski Diplomat Engin SolakoğluEski Diplomat Engin Solakoğlu



AKP’nin Finlandiya ve İsveç’in üyelik başvuruları sırasındaki itirazlarının Finlandiya’yı şaşırttığını belirten Solakoğlu “İsveç’e karşı öne sürülen argümanların çoğu Finlandiya için geçerli değildi. Finlandiya bir anlamda sürecin rehinesi konumundaydı. PKK militanları ABD’nin verdiği helikopterlerle dolaşırken İsveç’in PKK’ya verdiği desteğin veto gerekçesi olarak sunulması inandırıcı da değildi. Temel hedef muhtemelen İsveç’teki birkaç Kürt siyasetçinin ve Fethullahçının Türkiye’ye getirilmesiyle içerde siyasi şov yapmaktı. PKK argümanı ise yine iktidar koalisyonuna ulusalcı desteği sağlam için kullanılmıştı” dedi.

Solakoğlu “Finlandiya’ya evet, İsveç’e şimdi olmaz ama sonra bakarız” demenin NATO’ya “iktidarda kalırsam bu işi ben de çözebilirim. Kenarda bekleyen Millet İttifakı’nın oyuna alınması gerekmez” mesajı vermek olduğunu kaydetti.

ELLE TUTULUR BİR SONUÇ YOK

“Mısır’la yakınlaşma çabalarına da aynı perspektiften yaklaşabiliriz” diyen Solakoğlu şunları söyledi: “AKP İhvan konusunda adımlar attı ama Mısır açısından çok daha önemli olan Libya konusunda henüz bir tavır değişikliği içinde değil. Kaldı ki, tıpkı Suriye gibi Mısır da ciddi bir müzakere için seçim sonrasını bekleme eğiliminde olacaktır. Dünyada hiçbir aklı başında devlet, muhatabında çok kökten sonuçlar yaratabilecek seçimler bu kadar yakınken müzakerede acele etmez. Önünü görmek ister. AKP’nin bu barış taarruzu da elle tutulur bir sonuçtan ziyade seçim sonrası için bir tür taahhütten ibarettir.”

Solakoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu diplomatik manevra girişimleri, tıpkı Reuters’ta okuduğumuz ‘ortodoks ekonomi politikalarına döneceğiz’ mesajı gibi, AKP’nin gerçekte ait olduğu ‘emperyalist blok’a yönelik seçim vaatleri gibi yorumlanmalı. AKP’nin niyeti bu anlamda ‘halis’ olmakla birlikte başarı şansı yüksek değil. Zira kendisine karşı sahaya sürülen Millet İttifakı alternatifi bütün bu vaatleri kolaylıkla hayata geçirebilecek bir çizgi vaadinde bulunuyor. Bir başka bir deyişle AKP’nin yerini Millet İttifakı’na bırakması birçok dış politika muhatabı açısından ürkütücü bir durum yaratmayacaktır.”