Sizler gibi onurlu, başı dik, iyi insanları günah keçisi yaparak tutsak ettiler. Oysa hepimiz oradaydık yüz binler adına, yani bizler adına da dört duvar arasındasınız. Elbette bedeniniz. Ruhunuz, düşünceleriniz çoğumuzdan özgür.

Dışarıdan içeriye mektuplar: “Oysa hepimiz oradaydık”
Fotoğraf: DepoPhotos

Melike Demirağ

1980 Darbesi zamanında dışarıdan içeriye ne çok mektup yollamıştık.

O günleri muhalif herkes gibi bizler de dışarıdan dünyayı gezerek, yapılan hukuksuzlukları, işkenceleri, baskıları, idamları kısacası darbe felaketini kalemimizle, şarkılarımız, türkülerimizle duyurmaya çalıştık. Yıllar ilerledikçe hasret derinden yakmaya başlamıştı. Dünyanın her yerine gidebiliyor ama İstanbul’a gidemiyorduk. Havaalanlarında uçuş seferlerinin arasında İstanbul’u görünce sevinçli bir hüzün kaplardı içimi. Bir gün ben de İstanbul’a giden bir uçağa bineceğim derdim kendime.


11 yıl sonra döndük İstanbul’a. Türkiye’de haksızlık ve hukuksuzluk bir miras gibi iktidardan iktidara geçtiği için mücadele hiç bitmedi, bitmiyor.
Eskiden haksızlıklara, pahalılığa, yolsuzluklara, cinayetlere karşı sivil toplum kuruluşları, sendikalar, yazar, çizer, sanatçılar, akademisyenler, vicdanlı halkla birlikte itiraz yürüyüşleri yapardık.

Ne yazık ki 20 sene önce kimlikleri belli insanların aldatan cümlelerine inanmış halk ve bazı aydın kesimi sayesinde iktidarı almış ve ilerleyen yıllarda da tek adam sistemine döndürülmüş bu feci sistem kendisine muhalif herkesi suçluyor, hedef gösteriyor, tutukluyor. Yasama, yürütme ve yargının gücü tek insanın talimatlarıyla yönetiliyor.

Bu ülkenin haksızlıklara, yaşam biçimine karışılmasına, doğaya duyarlı kadın, erkek, genç, yaşlı inançlı, inançsız ve hepimizin de orada olduğu yüz binlerce insanın barış içinde yaptığı Gezi İtirazı muktedirleri korkuttuğu için bir terör eylemi algısı yarattılar.

Ve sizler gibi onurlu, başı dik, iyi insanları günah keçisi yaparak tutsak ettiler. Oysa hepimiz oradaydık yüz binler adına, yani bizler adına da dört duvar arasındasınız. Elbette bedeniniz. Ruhunuz, düşünceleriniz çoğumuzdan özgür.

Sizleri gelip görmek mümkün değil. Ama mektuplarımızla ruhunuzu ziyaret ediyoruz. En güzel şarkılarımı söylüyorum sizler için. Sizi kucaklıyor, seviyor, sayıyor ve minnetle onurlu duruşunuzun önünde eğiliyorum. Kavuşmak yakın. Yakında hayatı normale çevireceğiz sandıkta.

Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay ve Mine Özerden… Şimdilik hoşçakalın dostlarım.