Google Play Store
App Store

Halen cezaevinde bulunan arkadaşlarımız, otoriter ve baskıcı bir rejime karşı bu toplumun en büyük kitlesel katılımı olan Gezi Direnişi’nin birer kahramanlarıdır, onurumuzdur.

Dışarıdan içeriye mektuplar: Sizin direnişiniz Gezi’nin onurudur
Fotoğraflar: Atilla Özsever’in arşivinden

Atilla ÖZSEVER - Gazeteci/Akademisyen

Gezi Davası nedeniyle Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater halen cezaevinde bulunuyor. Osman Kavala, 7 yıldır, diğer arkadaşlar da 2,5 yıldır hapishanenin dört duvarları arasındadırlar.

Bu arkadaşlarımızdan Can Atalay’la şahsi tanışıklığım var. Çiğdem Mater’le şahsi tanışıklığımız olmamasına rağmen kendisinin annesi Nadire Mater ve babası Tayfun Mater, arkadaşımdır. Osman, Mine ve Tayfun’la bir tanışıklığım yok. Tabii bizzat tanışıklık olması o kadar önemli değil, tanışmadığım arkadaşlarım da aslında bizim için tutsak bulunuyorlar. Otoriter bir rejime karşı doğayı savunmakla başlayan bu başkaldırı, giderek faşizan bir karakteri olan siyasal İslamcı rejime karşı Türkiye toplumunda ilk kez bu kadar geniş katılımlı bir başkaldırıydı.  İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Bayburt ve Bingöl hariç 79 ilde düzenlenen eylemlere toplam 2,5 milyon kişi katılmış, daha sonra başka kaynaklarda gösterilere katılanların sayısının 4 milyon civarında olduğu ifade edilmişti.

CAN’LA MEKTUPLAŞMA

Cezaevindekiler için mektuplaşma çok önemli bir iletişim ve moral kaynağıdır. Ben de 12 Mart (1971) döneminde siyasi tutuklu olarak 2,5 yıl cezaevinde kalmıştım. 1974 affıyla cezaevinden çıkmıştık.  O nedenle ailemizden ya da yakınlarımızdan gelen mektubun, gazetede bizlerle ilgili çıkan küçük bir haberin bile ne kadar önemli olduğunu yakından bilirim. Can Atalay’a 6 Temmuz 2022 tarihinde yazdığım mektupta, 12 Mart dönemindeki cezaevi günlerimizden söz etmiştim.

Can da, cevabi mektubunda tanışıklığımıza, cezaevindeki günlerine kısaca değinmişti. Daha sonra Mayıs 2023 seçimlerinde TİP’ten (Türkiye İşçi Partisi) milletvekili oldu ancak Anayasa Mahkemesi kararına rağmen serbest kalmasına olanak tanınmadı. Güçlü duruşunu ve direngenliğini her zaman muhafaza ediyor.

Diğer arkadaşlarımızın da haklı bir dava uğruna hapis yattıklarının bilincinde olarak dirençli duruşlarının farkındayız. Tüm bu arkadaşlarımızın direnişi, aslında Gezi’nin onurudur…

YUNANLI DEVRİMCİ PANAGULİS

12 Mart döneminde cezaevinde iken Yunanistan’daki Albaylar Cuntası’nın darbesi sonucu birçok Yunanlı devrimci de cezaevine konmuştu. Bunlardan biri de cuntanın lideri Papadapulos’a suikast girişiminde bulunan Panagulis’ti.  Şair ve politikacı olan Alexandros Panagoulis  (2 Temmuz 1939-1 Mayıs 1976) Yunanistan’daki Albaylar Cuntası (1967–1974) yönetimine karşı aktif bir rol üstlenmişti. 13 Ağustos 1968’de diktatör Georgios Papadapulos’a yaptığı suikast girişimiyle tutuklanmış ve ağır işkenceler görmüştü.

Panagulis hakkında önce idam cezası verilmiş ancak uluslararası kamuoyunun baskısı sonucu idam cezası mahkûmiyete çevrilmişti. Yunanlı devrimci, 4,5 yıl cezaevinde kaldıktan sonra siyasi tutuklulara yönelik bir afla Ağustos 1973’te tahliye olmuştu.

Bizler de o sırada Selimiye Askeri Cezaevi’nde idik. Panagulis’in özgürlüğe kavuşması ile ilgili haberler dikkatimizi çekiyordu. Panagulis’in cezaevinden çıkışı sırasında annesinin “Oğlum, oğlum” diyerek karşılaması, gazetelerde fotoğraflı haber olmuştu.

Yunanlı devrimci de, cezaevinden çıkışında gazetecilere pişman olmadığını ve mücadeleye devam edeceği mesajını veriyordu. Kuşkusuz bu tür haberler hapishanedeki bizler için de moral kaynağı oluyordu. Mektubuma son verirken Can Atalay’a yazdığım mektuptaki bir şiiri tekrar buraya da koymak isterim. Gezi’nin onuru olan arkadaşlarımızın önünde sonunda özgürlüğe kavuşacağına inanıyorum.  Nazım Hikmet’le ayni cezaevinde kalan A. Kadir’in tahliye edildikten sonra Nazım’a yazdığı şiirden bir kaç mısra ile sizlere selam ve sevgilerimi iletiyorum:

Bir gün gelir,

her şey unutulur,

açlık, sürgün, hapishane,

ve yıllarca takip edildiğimiz

sokak,

sokak.

Bir gün gelir,

dünyamız aydınlık olur,

dünyamız kurtulur,

O zaman ben,

pazarları evinde ziyarete

gelirim

sana.