Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde “Türkiye” başlığı altında kabul edilen kararların "beklenilen ve gereken adımları içermekten uzak" olduğunu bildirdi.

Dışişleri Bakanlığı’ndan AB’nin Türkiye kararlarına tepki: Beklenilen ve gereken adımları içermekten uzak

Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi'nde, Türkiye’ye ilişkin görüşmelerin tamamlanmasının ardından yapılan açıklamaya tepki gösteren Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Türkiye bildirgesine ilişkin, “Beklenilen ve gereken adımları içermekten uzak” değerlendirmesinde bulundu.

Bakanlıktan, dün (24 Aralık) Brüksel'de gerçekleştirilen AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde alınan kararlara ilişkin yazılı açıklama yapıldı.

"AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde 'Türkiye' başlığı altında kabul edilen kararlar, beklenilen ve gereken adımları içermekten uzaktır." denilen açıklamada, Türkiye'nin gerginliğin düşürülmesi, diyalog ve iş birliğinin başlatılması bakımından üzerine düşeni "fazlasıyla" yerine getirdiği savunuldu.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"AB’nin, gerginliğin düştüğünü teslim edip, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi dahil olumlu gündemi hayata geçirmeye yönelik somut kararlar almayı ertelemesi, bir oyalama taktiği, irade eksikliği ve bir iki üye ülkenin AB üyeliklerini kötüye kullanması olarak görülmektedir. Metinde adaylık statümüze atıfta bulunulmasından kaçınılması da bu görüşümüzü teyit eder niteliktedir. AB, hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanlarında diyalog önermek yerine, katılım müzakerelerinin önünü açarak, 23. ve 24. fasıllarda ülkemizde daha hızlı gelişme kaydedilmesinin zeminini oluşturabilecektir."

'DİYALOG ÖNERMEK YERİNE MÜZAKERELERİN ÖNÜNÜ AÇMALI'

Bildiride yer alan "Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve temel haklarla ilgili gelişmelerin endişe kaynağı olduğu" değerlendirmesine de yer verilen açıklamada, şöyle denildi:

"AB, hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanlarında diyalog önermek yerine, katılım müzakerelerinin önünü açarak, 23. ve 24. fasıllarda ülkemizde daha hızlı gelişme kaydedilmesinin zeminini oluşturabilecektir."

YENİ MALİM YARDIM PAKETİ

Açıklamada önerilen yeni mali yardım paketine de işaret edilerek "Önerilen yeni mali yardım paketi Türkiye’ye değil, Suriyeli sığınmacılara yönelik olup, esasen AB’nin kendi huzur ve güvenliğinin teminatı için atılacak bir adımdır. Göç iş birliğinin sadece mali boyuta indirgenmesi, büyük bir yanılgıdır. Bu alanda yakın iş birliği hedeflenmesi herkes için yararlı olacaktır" değerlendirmesi yapıldı.

Zirvede Kıbrıs'a ilişkin alınan kararların "her zamanki gibi Rum/Yunan ikilisinin görüşlerinin tekrarı" olduğu ifadelerine yer verilen açıklamada, AB'nin Kıbrıs Türklerini yok saydığı ve eşit haklarını görmezden geldiği aktarıldı.

AB'nin bu tutumu devam ettiği sürece Kıbrıs meselesine yapıcı bir katkıda bulunamayacağına işaret edilen açıklamada, "Bu vesileyle AB’yi bir kez daha Ada’daki gerçekleri artık görmeye, Kıbrıs Türklerini ve müktesep eşit haklarını tanımaya ve 2004’te verdiği sözleri yerine getirmeye davet ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, yakalanan olumlu ivmenin sürdürülebilmesi ve Türkiye-AB ilişkilerinin katılım perspektifiyle 'olumlu gündem' üzerinden ilerletilmesi için, 18 Mart Mutabakatı’nın tüm yönleriyle ve bütüncül bir anlayışla gözden geçirilerek günün ihtiyaçlarına ve ortak çıkarlara cevap verecek şekilde işler hale getirilmesi gerektiği kaydedildi.