DİSK Basın İş: Bir yanda devlet sansürü, bir yanda patron...

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı, Basın İş Sendikası, sansürün kaldırılışının 110. yıldönümüne ilişkin bir açıklama yaptı.

"" başlığıyla yayımlanan açıklamada, "Devlet eliyle basın kartı ve ilan dağıtılmaya devam ediliyor. Bir yanda devlet sansürü, bir yanda patron. Elbette bunların daha kötüsü, sınırları zorlamayı denemek, editoryal bağımsızlığı savunmak yerine otosansürü meşrulaştırmak. Sansür en karanlık dönemlerinde bile aşıldı, aşılmaya devam edecek. Su çatlağı bulup yoluna devam edecek. Bizler yeni yöntemler bulmaya, gerçekleri ulaştırmaya devam edeceğiz" denildi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

"Haber merkezine düşen basın açıklamalarının altına "Sesimizi duyurmak için bu açıklamayı lütfen en az beş gazeteciye daha gönderin" notunun düşüleceği günler yakın.

"Bugün Türkiye'de ne oldu?" sorusuna yanıt bulmak için iğne ile kuyu kazar gibi sosyal medyada saatler ayıracağınız günler yakın.

Halkın haber alma hakkını savunan gazetecilerin yer altında haber fanzinleri hazırlayacağı günler yakın fahrenheit 451 gibi, gerçek gazetecilerin her birinin bir gazete olacağı günler yakın.

Bunlar distopik değil... Türkiye'nin hali...

24 Temmuz 2018 basında sansürün kaldırılışının 110. yıl dönümü.

Sansürün daha da güçlendiği bir dönemden geçiyoruz.

Çünkü biliyoruz;

Seçim sürecinde ana akımda çalışanlara talimat net olarak verildi: CHP dışındaki partilere bize sormadan yer vermeyin, HDP'nin insani yanlarını gösteren haberler yapmayın!

Suruç saldırısında ortaya çıkan video görüntülerini önce patronlar ardından mahkeme yasakladı. Zaten uzun süredir çok sayıda insanın canını kaybettiği veya yaralandığı olaylarda yayın yasağı kararları sağlık ekiplerinden önce geliyor.

Ahmet Şık, TBMM'de söylediklerinden ötürü hem saldırıya uğradı hem de ceza aldı, ana akım medya ceza aldığından söz ederken, olaya neden olan sözleri görmezden geldi.

Aralarında gazeteci Ziya Ataman'ın da olduğu çok sayıda tutuklu ve hükümlü hapishane koşullarında tedavi edilmediği için hayati risk altında. Hapishanelerde hala 164 gazeteci ve yayınevi çalışanı olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz

Ekonomik kriz uyarılarının tersine gazetelerde ekonominin nasıl da şahlandığı haberlerini gösteriyorlar bizlere

Gazeteciler yaptıkları haberleri nedeniyle ceza alıyor. Aynı haberi yapan "Sansürcü" medya organlarına ise hayat şahane! Gazeteciler ve gazetecilik risk altında.

Devlet eliyle basın kartı ve ilan dağıtılmaya devam ediliyor.

Bir yanda devlet sansürü, bir yanda patron. Elbette bunların daha kötüsü, sınırları zorlamayı denemek, editoryal bağımsızlığı savunmak yerine otosansürü meşrulaştırmak

Sansür en karanlık dönemlerinde bile aşıldı, aşılmaya devam edecek. Su çatlağı bulup yoluna devam edecek. Bizler yeni yöntemler bulmaya, gerçekleri ulaştırmaya devam edeceğiz."