Türkiye’de sermayeden, hükümetten ve devletten bağımsız sınıf sendikacılığı yapmak zor iştir, çileli iştir. DİSK 50 yıldır bu zor ve çileli çabayı sürdürüyor

DİSK, demokratik sınıf sendikacılığı 50 yaşında

1960’lar Türkiye işçi sınıfının tarih sahnesine çıktığı müstesna yıllardı. İşçi sınıfı örgütleri, sendikalar güçlenmiş, işçi sınıfının nitel gücünde büyük sıçrama yaşanmıştı. Hızlanan kapitalistleşmeye paralel olarak emek hareketi de güçlenmişti. 13 Şubat emek tarihinde iki kritik yıldönümüdür. Türkiye İşçi Partisi (TİP) 12 sendikacı tarafından 13 Şubat 1961’de kuruldu. TİP’li sendikacılar 1961’deki büyük Saraçhane mitinginin düzenlenmesinde başrolü oynadı. Çoğunluğunu TİP’li sendikacıların oluşturduğu Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) da 13 Şubat 1967’de kuruldu. DİSK 50 yıl boyunca yaşadığı bütün badirelere rağmen ayakta ve bugün 50’nci yılını kutluyor.

DİSK’in kurulması uzun bir birikimin sonucudur. Türk-İş’te farklılaşma esasen TİP’in kurulmasıyla başlamıştı ve TİP’in kuruluşundan beri TİP’li sendikacılar Türk-İş ile ciddi gerilimler yaşadı. Türk-İş’te yarılmaya yol açan üç önemli gelişme yaşandı. Bunlar Mart 1965 Kozlu Direnişi, Ekim 1965 Genel Seçimleri ve 1966 Türk-İş Genel Kurulu’dur. Bu üç gelişme Türk-İş’te gerilimi derinleştirdi ve DİSK’in kurulmasına yol açtı.

Türk-İş’in özel sektör işyerlerinde bekleneni verememesi, “partiler üstü politika” yaklaşımı konusunda yaşanan farklılaşmalar, 1966 Kongresi’nde TİP’li sendikacıların AP’li sendikacılar tarafından Türk-İş yönetimi dışında bırakılması, Türk-İş’in ABD sendikalarıyla ilişkileri ve grevlere yönelik pasif tutumu gibi nedenlerle bir grup sendikacı Türk-İş ile yollarını ayırdı ve 1967 yılında DİSK’i kurdu. DİSK, Türk-İş’ten ayrılma kararı alan üç sendika (Türkiye Maden-İş, Lastik-İş ve Basın-İş) ile bağımsız Türkiye Gıda-İş ve Türk Maden-İş Sendikaları tarafından kuruldu. DİSK’in kurucuları sırasıyla Türkiye Maden-İş Başkanı Kemal Türkler, Lastik-İş Başkanı ve TİP Milletvekili Rıza Kuas, Basın-İş Başkanı İbrahim Güzelce, Gıda-İş Başkanı Kemal Nebioğlu ve Türk Maden-İş Başkanı Mehmet Alpdündar’dı.

disk-demokratik-sinif-sendikaciligi-50-yasinda-244546-1.

(DİSK’in kuruluş tutanağı​)

“Sanduk”tan “DİKS”e
DİSK’in genel başkanlığına Kemal Türkler getirildi. T. Maden-İş Sendikası kuruluş sırasında ve sonrasında uzun yıllar DİSK’in lokomotifi ve belkemiği oldu. DİSK’li sendikacıların mücadeleci kimlikleri işçiler arasında ciddi bir sempati yarattı. İşçilerin 1940 ve 50’li yıllarda sendikaya sanduk veya sanduka demesi gibi DİSK de işçiler arasında “DİKS” olarak telaffuz edilirdi. DİSK’e yönelik sempatide DİSK’in kurucularından Kemal Türkler ve Rıza Kuas gibi müstesna sendikacıların rolü önemlidir. 1950’lerde sendikal faaliyetleri nedeniyle işten atılmış, 1960’lı yıllarda direnişlerin içinde fiilen yer almış bu sendikacılar, Türk-İş’in uzlaşmacı sendikacılardan farklı olarak dinamik ve mücadeleci bir sendikacılığı temsil ediyordu.

DİSK’in kurulmasının ardından Türk-İş içinde sular durulmadı. Önce sosyal demokrat dört sendika Dörtler Raporu olarak bilinen bir raporu hazırlayarak muhalefet bayrağını açtı, ardından 12 sendika, Türk-İş içinde sosyal demokrat muhalefet hareketini (12’ler Hareketi) oluşturdu. Aralarında da Genel-İş’in de olduğu bu sendikalardan bazıları 1970’lerin ortalarında Türk-İş’ten ayrılarak DİSK’e katıldı. Kuruluşunda 30 bin üyesi olan DİSK’in üye sayısı on yıl sonra yüz binlerle ölçülüyordu.

DİSK’in kuruluşundan sonraki birkaç yıl işçi sınıfının emek ve onur mücadelesinin görkemli yılları oldu. DİSK’in kuruluşu Türkiye emek hareketinde tarihi bir dönüm noktasıydı. Sınıf sendikacılığı, sınıf dayanışması, sınıf mücadelesi ete kemiğe bürünüyordu.

İşçiler DİSK’le kimlik kazandı
DİSK ile birlikte işçiler kimlik kazanmaya başladı. 1968’de Lastik-İş Sendikası, işyerlerinde işçileri aşağılayan üst aramalarına karşı “üstünü aratma, gerisini sendikana bırak” eylemini başlattı. DİSK’li sendikaların imzaladığı toplu iş sözleşmeleri fark yaratmaya başladı. DİSK işçilerin söz ve karar hakkını savundu. İşçilerin sendika seçme hakkı ve referandum DİSK’in mücadelesinde büyük yer tuttu. İşçiler DİSK’li olmak için büyük bedeller ödedi. İşçiler sendika seçme hakkı için, referandum için fabrikaları işgal etti. İşçiler başta metal sektörü olmak üzere birçok fabrikada hakları için direnişe geçti ve sarı sendikaları kovdu. 1969 yılının sonunda Türkiye işçi sınıfı tarihinin en acı olaylarından biri yaşandı. İstanbul Topkapı’daki Gamak Fabrikası’nda işçilere polis saldırdı ve bu saldırıda işçi Şerif Aygün öldürüldü, ikisi ağır olmak üzere dört işçi de yaralandı. İşçilerin 15-16 Haziran’da DİSK’i savunmak için yaptıkları görkemli direnişin ardında bu birikim yatıyordu.

disk-demokratik-sinif-sendikaciligi-50-yasinda-244547-1.

(1976 DGM direnişi)

15-16 Haziran doğrudan ekonomik hedefler dışında DİSK’in savunulması için yapılan bir direniş olması nedeniyle emek tarihinde müstesna bir yere sahiptir. Kendi varlığını hedef alan yasaya karşı DİSK, direnme kararı aldı ve 15-16 Haziran 1970 tarihlerinde iki gün boyunca İstanbul ve İzmit’te on binlerce işçinin katıldığı iş bırakmalar ve yürüyüşler yaşandı. Olaylarda üçü işçi olmak üzere beş kişi yaşamını yitirdi. Sıkıyönetim ilan edildi ve Türkler’in de aralarında olduğu çok sayıda sendikacı tutuklandı. 15-16 Haziran’ın ardından işverenler adeta bir intikam rüzgârı estirdi. Binlerce işçi ve temsilci işten atıldı ve kara listeler oluşturuldu.

Ancak sonuçta DİSK haklı çıktı. Anayasa Mahkemesi TİP’in başvurusu üzerine yasayı iptal etti. DİSK 12 Mart sonrasında güçlenerek yoluna devam etti. 1 Mayıs, 1976’da 50 yıllık bir aradan sonra DİSK tarafından alanlara taşındı. Yasak kırılmış ve tabu yıkılmıştı. Demirel’in Milliyetçi Cephesi 1976’da Devlet Güvenlik Mahkemeleri ile hak ve özgürlükleri boğmak isteyince DİSK “genel yas” ilan etti ve “hayır” dedi. On binlerce işçi iş bıraktı.
disk-demokratik-sinif-sendikaciligi-50-yasinda-244548-1.

(1 Mayıs 2009)

Onca badireye rağmen
1970’lerin ikinci yarısı bir yandan yükseliş bir yandan yeni badireler dönemiydi. 1 Mayıs 1977’de Taksim’de yüz binlerce işçinin katıldığı 1 Mayıs kutlamaları kana bulandı. 36 emekçi yaşamını yitirdi. 1 Mayıs 77 Katliamı, yükselen işçi sınıfı hareketini boğmak için tertiplendi ama işçi sınıfı 1978’de daha güçlü biçimde yine Taksim Meydanı’ndaydı.

1977’de toplanan DİSK 6’ncı Genel Kurulu’nda kuruluşundan beri 10 yıldır genel başkanlığı sürdüren Kemal Türkler’in yerine Genel-İş Genel Başkanı Abdullah Baştürk DİSK başkanlığına seçildi. Baştürk döneminde de DİSK sınıf sendikacılığı çizisini sürdürdü ve büyük badireler atlattı. 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi’nden çıkan öğrenciler bombalı saldırıya uğradı ve 7 öğrenci öldürüldü. DİSK tırmanan şiddete karşı 20 Mart’ta Faşizme İhtar Eylemi gerçekleştirdi. Bir saatlik iş bırakma eylemine yüz binlerce işçi katıldı. 1979 ve 1980 1 Mayısları’nda işçi sınıfına Taksim Meydanı yasaklandı.

DİSK kuruluşundan 13 yıl sonra en büyük badireyi 1980’de yaşadı. Önce kurucu genel başkanı öldürüldü, ardından faaliyetleri durduruldu. Kemal Türkler, 22 Temmuz’da evinin önünde faşist bir saldırı sonucu öldürüldü. Sıkıyönetimin tüm önleme girişimlerine rağmen Türkler’in cenaze töreni yüz binlerin katıldığı büyük bir protesto gösterisine dönüştü.

12 Eylül 1980 askeri darbesiyle birlikte DİSK’in faaliyetleri durduruldu. On binlerce işçinin grevi yasaklandı. 12 Eylül darbecileri adeta DİSK’i yok etmek istedi. DİSK yöneticileri tutuklandı, işkence gördü, uzun yıllar hapiste kaldı ve idamla yargılandı. DİSK Genel Başkanı Baştürk idam talebinde bulunan savcılara “Siz ancak benim ceketimi asarsınız” yanıtını verdi. Baştürk haklı çıktı. Hukuksuz dava 1991’de beraatla sonuçlandı. Öte yandan 12 Eylül darbesi sonrası sendikal alan; darbeciler, işbirlikçi sendikacılar ve sermaye örgütleri eliyle yeniden düzenlendi. Sendikal yasalar bir daha DİSK gibi sendikaların doğmasını ve güçlenmesini önlemek amacıyla yeniden düzenlendi. Başta metal sektörü olmak üzere DİSK üyesi işçiler işveren ve devlet zoruyla başka sendikalara üye olmaya zorlandı. DİSK yasaklı iken üyeleri parsellendi. Ancak DİSK bu badireyi de atlatarak bir kez daha yoluna devam etti.

Türkiye’de sermayeden, hükümetlerden ve devletten bağımsız demokratik sendikacılık, sınıf sendikacılığı yapmak zor iştir, çileli iştir. DİSK 50 yıldır bu zor ve çileli çabayı sürdürüyor.

Fotoğraflar: DİSK Arşivi