Teşvik edilmesi-ödüllendirilmesi ve ceza görmesi gereken davranışları belirleme konusunda her eyalet hatta şehir yönetiminin elleri serbest. Güvenilir-dürüst ve güvenilmez-sahtekâr insanlara ait olduğunu düşündükleri davranışları listeye ekliyorlar ve duyuruyorlar. Ödüllendirilmesi ve cezalandırılması gereken davranışlar listeleri karşılaştırıldığında ilk liste (ödül) ikincinin yanında çok kısa kalıyor. Kredi düşüren davranışların listesi geçen yılın sonlarında 300 bini bulmuştu. “Teşvik edilmesi gerekenler” listesi neredeyse bütün ülkede aynı davranışları içeriyor. Listenin başında faturalar, kredi borcu ve vergileri vs ödemek (hem de zamanında) gibi ekonomiyle ilgili konular yer alıyor. Sonrasında, yaşlılarla ilgilenmek, bir gönüllü kamu hizmeti yapmak, bağış yapmak, kan vermek vs diye uzayıp giden (kolayca tahmin edilebilecek) bir liste görüyoruz. Listede siyasi ölçütler (aleni olarak) yok. Örn. birisi Başkan Şi’yi övüp kolay kredi kazanmak amacıyla “Wuhan’da ortaya çıkan salgından haberi yoktu. Ona yanlış bilgiler veriliyordu” dese, Şi’ye aslında “Ülke yönetme becerisinden yoksun bir çapsız, kendi kibrinde keramet bulan bir kifayetsiz muhteris, hataları ve verdiği yanlış kararların sorumluluğunu üstlenebilecek özgüvenden yoksun bir kibir abidesi zorba” dediği için başı derde bile girebilir.

“Ceza görmesi gereken davranışlar” listesi de ekonomiyle ilgili konularla başlıyor ve uzayıp gidiyor. Aralarında bazı davranışlar var ki, yazıya ilginçlik katması açısından birkaçını yazmak istiyorum: Örn. bir eyalette bir yıl içinde on kez kırmızı ışıkta geçen biri bütün kredi puanını tüketip “güvenilmezler” listesine ekleniyor. İki eyalette ise çöpleri ayrıştırmadan (dört kategoride ayrıştırmak zorunlu) atanların kredi puanı düşürülüyor (takibinden atıkların toplayan ve işleyen kuruluşlar sorumlu). Yakın zamanda bizim şehirde (Wuhan) gıda-yiyecek içecek sektörünün canlanmasına destek amacıyla 500 milyon Yuanlık (yaklaşık 72 milyon dolar) gıda kuponları dağıtıldı. Şehir yetkilileri, bu kuponlarla alışveriş yapmak yerine üçte bir değerine nakde çeviren uyanıklar türediğini fark etmiş. (Dalavere sektörü icat etmekte Çinliler de bizim memleket ahalisi kadar iyidir.) Birkaç hafta önce, şehir yetkilileri “Gıda kuponlarını nakde çevirenler ve bu işe aracılık edenlerin sosyal kredi puanlarının düşürüleceğini” duyurdu. Bir başka eyalette köpeğini tasmasız gezdirenlerin kredi puanı düşüyor. Yüz tanıma sistemli kameralar bu davranışı tanıyor ve puanın düşürülmesi için insan müdahalesine gerek kalmıyor. (devam edecek)

‘ÇİN MALI AŞI’

Madem Çin hakkında yayılan dezenformasyon ve yazılan distopya hikâyelerinden bahsediyorum, aşı konusundan bahsetmezsem olmaz. Covid-19 aşısını hedef alarak Çin hakkındaki taze bir dezenformasyon örneğiyle karşı karşıyayız. Bazı büyük Batılı ilaç firmalarının aşıları piyasaya çıkmaya hazırlanırken, Çin’in geliştirdiği aşı hakkında dezenformasyon yayılmaya başladı (beklendiği gibi). Arada bir şöyle bir bakıp geçtiğim memleket medyasında da bunun yansımaları görülüyor.

Çin, biri Sinovac firmasının, ikisi Sinopharm firmasının projesi olmak üzere üç Covid-19 aşısı projesi yürütüyor. Bir de kapalı kutu Çin ordusu bünyesindeki bilim insanlarının yürüttüğü bir proje var ama onun ne durumda olduğu hakkında bir fikrim yok. Üçüncü faz uygulamasının bir ayağı da Türkiye’de yürütülen proje Sinovac firmasının aşısı. Bu aşı hakkında atıp tutanların bildiğini sanmadığım bir ayrıntı daha var: Bu aşı burada eylül ayından beri “acil durumlar” için zaten uygulanıyor. En başta sağlık çalışanları olmak üzere, toplu taşıma araçlarının sürücüleri ve metro güvenlik personeli, öğretmenler ve bazı memurlar gibi bir milyon civarında insana uygulandı. Sanırım bu geniş çaplı aşılama üçüncü faz çalışmasının bir parçası olarak kullanılacak. Bu haliyle, Sinovac’ın geliştirdiği aşı, üçüncü fazı en geniş popülasyona uygulanmış aşı olacak gibi görünüyor.

Her iki firmanın geliştirmeye çalıştığı aşılarla ilgili bilgiler firmaların web sitelerinde mevcut. Bilimsel araştırma sürecinin nasıl bir şey olduğundan biraz haberdar olan, bilimsel yöntem üzerine birkaç sayfa okumuş olanlar bir bilimsel araştırma sürecinin ürününü-sonucunu Çin’in ürettiği ucuz çakmak veya don lastiği ile kıyaslamak gibi bir ucuzluk yapmazlardı. Batı’da üretilen aşılarla aynı etkililiğe sahip olan bir aşı için “uyduruk Çin malı” yakıştırması yapmak niyetiyle kullandıkları “Çin aşısı/Çin malı” gibi ucuz bir ifade kullananı ucuzlatmaktan başka bir şeye yaramaz.

Aşı-ilaç geliştirme konusunda Çin’in çok köklü bir geleneği vardır. Örn. Artemisinin Çinli bilim insanı Tu Youyou tarafından 1972’de icat edildi ve bu başarısı Youyou’ya 2015 Nobel Tıp Ödülü’nü kazandırdı. Çiçek aşısı da Ming Hanedanlığı döneminde (1368-1644) Çinliler tarafından icat edildi. (Bu konuda daha fazla bilgi için kamuraninnotdefteri.blogspot.com adresinden “Çinliler uygarlığa ne kattı” başlıklı çeviriyi okumanızı öneriyorum)

Aşı hakkındaki bilinmezlikler Çin’den ve Sinovac firmasında değil artık (çöküş aşamasını geçip) dağılma sürecine girmiş, ülkeyi karanlığa boğmak isteyen ve o karanlıkta ömrünü uzatabileceğini sanan Saray rejiminin karanlık aklından kaynaklanıyor.