Gökay BAŞCAN Tip 1 Diyabet hastası çocuklar, günlük hayatlarında birçok zorlukla karşılaşıyor. Hayatını sürekli bir düzen ve disiplin içerisinde geçirmek zorunda olan çocukların kan şekeri ölçümü de parmak uçlarından yapılmak zorunda. Günde en az 8 defa parmak uçları delinen çocuklar, hem fiziksel hem de psikolojik zorluklar yaşıyor. Bu durumun önüne sensör sistemiyle geçmek mümkün. Herhangi […]

Diyabet hastası çocukların talebi var: Sensör can acıtmaz

Gökay BAŞCAN

Tip 1 Diyabet hastası çocuklar, günlük hayatlarında birçok zorlukla karşılaşıyor. Hayatını sürekli bir düzen ve disiplin içerisinde geçirmek zorunda olan çocukların kan şekeri ölçümü de parmak uçlarından yapılmak zorunda. Günde en az 8 defa parmak uçları delinen çocuklar, hem fiziksel hem de psikolojik zorluklar yaşıyor. Bu durumun önüne sensör sistemiyle geçmek mümkün. Herhangi bir acıya neden olmayan sensör sistemi, glikozların anlık izlenmesini sağlayarak hastanın erken müdahalede bulunabilmesini sağlıyor.

Geçen yıl konuya ilişkin change.org’da Diyabet ve Teknolojileri Derneği’nin başlattığı kampanyaya binlerce destek geldi. Siyasilere seslerini duyurmak için kampanyayı başlattıklarını söyleyen dernek yöneticisi Merve Yurttaş, seçim öncesi sesimizi duyurmaya çalıştık. Ancak herhangi bir şey yapılmadı” dedi.

Diyabet hastası çocukların aileleri, seslerini duyurabilmek için tekrar harekete geçti. Sosyal medyadan çağrı yapan aileler, sensör sisteminin devlet tarafından karşılanmasını talep etti.

SGK KAPSAMINA GİRMELİ

Kızı Tip 1 Diyabet hastası olan Gülhan Yüksel, change.org’da kampanya başlatarak destek çağrısında bulundu. Yüksel, ‘Sensör gelsin acım dinsin’ kampanyasında şu sözlere yer verdi:

“Devletin bu çocukları görüp bu sensörleri SGK kapsamına alması gerekiyor artık. Onca yıl çalışıp vergi veriyoruz. Çok mu şey istiyoruz?”

BirGün’e konuşan Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun “Son 5-10 yıldır parmak ölçüm sistemleri yerine onlarla paralel bir şekilde doku aralığına ulaşan sensör sistemi kullanılıyor. Bu sistemler 5 dakikada bir glikozu ölçüyorlar. Direkt kandan ölçmüyorlar. Son 5 yıldaki gelişmelerle kandaki glikoz oranına çok yaklaşıldı. Bu sistem 24 saat glikozların izlenmesini sağlıyor. Bu bizim güvendiğimiz bir sistem” dedi.

Sistemin yalnızca ölçümü değil, değerlendirmeye de yardımcı olduğunu ifade eden Şükrü Hatun, “Yemek öncesi glikoz ölçümünün parmaktan zorlama yapmaya gerek kalmadan insülin dozlarına karar vermeyi sağlıyor. Anlık olarak izleyebildikleri için rahatça karar vermelerine imkân tanıyor. Bunun daha bilinçli diyabet için önemli katkısı oluyor. Glikozun düşme ve yükselmesini de haber verdikleri için önceden davranmayı sağlarlar. Ayrıca sistem sayesinde glikoz oranı uzaktan da izlenebiliyor. Türkiye’de ve dünyada Tip 1 Diyabetlerin yüzde 50’si okulöncesi çağda toplanıyor. Bu çağlarda anne-babaların çocukları uzaktan izlemesi çok önemlidir. Sistem her anlamda hayatlarını kolaylaştırıyor” ifadelerini kullandı.

LÜKS BİR TALEP DEĞİL

SGK’nin sensör sistemini karşılamaması, ailelerin ayda bin liraya yakın bir masraf çıkarttığını söyleyen Hatun konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bu büyük bir handikaptır. Bizim çocuklara eşit imkânlar sağlamamız gerekiyor. En büyük istediğimiz maddi yükün ailelerin üzerinden alınması. Bu talep çocukların gündelik hayatlarına dokunan bir taleptir. Lüks bir talep değil.”

Diyabet hastası kızı olan Gülbahar Erdoğan, sensörün maliyetli olduğunu ve kısa süreli kullanıldığını ifade ederek şunları aktardı: “Çocuğun beslenmesini özel olarak hazırlıyoruz. İnsülin pompasını aksesuvarlar olmadan kullanamıyoruz. Onlara ayrı bir ücret ödüyoruz. Kızım insülin pompasıyla birlikte sensör de kullanıyor. Çok maliyetli bir şey. 6 gün sonra çöpe atıyorsunuz. Sonra tekrar ödeyip alıyorsunuz. Devlet bunların hiçbirini karşılamıyor. En büyük beklentim devletin bunları karşılaması.”