Google Play Store
App Store

Diyanet’in Aile Dergisi’nde, çalışan kadınları hedef tahtasına oturtan skandal bir yazı kaleme alındı. Yazıda, iş yaşamında kariyerin kadınlar için başarı olarak kabul görmesiyle “İyi annelik” ifadesinin anlamını kaybettiği, erkeklerin kadınlaştığı ve “Etekli erkekler” benzetmeleri yapıldığı belirtildi.

Diyanet çalışan kadınları hedef aldı: Kariyer ile “İyi annelik” anlam kaybediyor
Mustafa Bildircin
Mustafa Bildircin
mustafamertbildircin@birgun.net

Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yayımlanan Aile Dergisi’nin Mayıs sayısında, “Kaybolan Erkeklik Azalan Kadınlık” başlıklı bir yazı yayımlandı. Yazıda, çalışan kadınlara ve kadınların çalışma yaşamına katılmasına yönelik çarpıcı ifadeler kullanıldı.

Türkiye’deki siyasal iklim nedeniyle çalışma yaşamında dezavantajlı konumda olan kadınları hedef alan yazılara bir yenisi daha eklendi. Çalışan kadınlara yönelik çarpıcı ifadelerin kullanıldığı yazıya, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aylık dergisinde de yer verildi.

ETEKLİ ERKEKLER

Diyanet’in Aile isimli dergisindeki yazıda, “Günümüzde artık azalan ve kaybolan erkeklikten bahsedilir olmuştur. Hatta, ‘Etekli erkekler’ şeklinde benzetmeler bile yapılmaktadır” denildi. Yazıda, “Etekli erkekler” benzetmesinin yabana atılmaması gerektiği kaydedilerek, “Erkekler azalan erkeklik ve kaybolan otoriteleriyle âdeta kadınlaşırken kadınlar da kaybolan kadınlıklarıyla erkekleşmektedir. Modernitenin temellerini oluşturan pozitivizm, sekülarizm ve feminizm yeni bir dünyanın kuruluşunu beraberinde getirmiştir” ifadeleri kullanıldı.

İYİ ANNELİK

Yazının, çalışan kadınları hedef tahtasına oturan bölümünde ise şunlar kaydedildi:

“Başarı, ‘İş hayatına atılma, kariyer yapma ve sürekli ilerleme’ olarak kabul görmeye başlayınca iyi bir annelik, iyi evlatlar yetiştirme ve iyi bir eş olma anlamını kaybetmeye başlar. Artık evde oturan, çocuklarını büyüten, ailenin mutluluğunu temin etmeye çalışan kadının mutsuz bir yaşama mahkûm olduğu gibi bir düşünce peydahlanmıştır. Elbette kadınlar iş hayatında yer almalı ve kariyer basamaklarında ilerleyebilmelidir. Ancak bu durum, yaşam felsefesi hâline gelince kaygı ve mutsuzluğu besleyici bir faktöre dönüşebilmektedir.”