İktidarın desteğiyle toplumsal yaşamın her alanında etkisini artıran Diyanet’in hazırladığı, “İslam’ın Salgın Hastalıklara Bakışı” isimli kitapta, “Mikroskopla bile görünmediği” savunulan koronavirüsün ilahi bir ikaz olduğu belirtildi

Diyanet’ten skandal salgın yorumu: Allah’ın insana ikazıymış

MUSTAFA MERT BİLDİRCİN

Koronavirüs salgını ile mücadele sürecinde aldığı hemen her karar ve açıklamasıyla tartışma konusu olan Diyanet İşleri Başkanlığı, “İslam’ın Salgın Hastalıklara Bakışı” kitapçığı hazırladı. Binlerce insanın yaşamını yitirdiği salgın için “Olanda hayır vardır” denilerek “Bunu, dünyanın dengesini bozan beşeriyet için ilahi bir ikaz olarak kabul edebiliriz” yorumu yapıldı. Kitapta virüsün mikroskopla bile görülemediği de savunuldu.

2020 yılı için ayrılan 11,5 milyar TL’lik bütçesi ile çok sayıda icracı kamu kurumunun bütçesini geride bırakan ve iktidarın desteğiyle toplumsal yaşamın her alanında etkisini artıran Diyanet İşleri Başkanlığı, koronavirüs salgını sürecinde de rol aldı. Diyanet’in, “İslam’ın Salgın Hastalıklara Bakışı” isimli kitapçığında, koronavirüsün, “İlahi bir ikaz” olduğu savunuldu.

Kitapçıkta, meydana gelen, “Bela ve musibetlerin” bir genelleme yapılarak ceza, helak ya da azap olarak görülemeyeceği kaydedilerek şu ifadeler kullanıldı: “İşte şu günlerde tüm dünyayı saran koronavirüs salgınını, her ne kadar Allah’ın bir azabı veya kesin bir kıyamet alameti olarak sayamasak da pekala bunu dünyanın dengesini bozan beşeriyet için ilahi bir ikaz olarak kabul edebiliriz. Yaratıcısını unutan, dünyada var olma amacı olan kulluk bilincinden uzaklaşan ve adeta kendisini her şeyin sahibi ve hakimi görmeye başlayan modern insana Yüce Allah adeta mikroskopla bile görülmeyen bir virüsle bir uyarı göndermektedir.”

DEĞERLERE DÖNMEK İÇİN FIRSAT

Koronavirün kaynağını, “Kendi yaptıklarımız yüzünden” sözleri ile açıklayan Ali Erbaş’ın başkanı olduğu Diyanet, salgının İslam dünyası için bir fırsat olarak kullanılabileceğini belirtti. Kitapçıkta, “Salgın, İslam dünyası tarafından kendi değerlerine dönmek için önemli bir vesile olarak algılanmalıdır” değerlendirmesinde bulunuldu.

İnsanoğlunun güç ve imkânı dışında kalan olayların ulvi bir mana ve amaç taşıdığının unutulmaması gerektiği ifade edilen kitapçıkta, “Salgın hastalıklara karşı dini bakışın”, “Olanda hayır vardır” şeklinde değerlendirilebileceği vurgulandı.

İNANÇSIZLIKLARINA GEREKÇE

Diyanet’in kitapçığında, koronavirüsü fırsata çevirmeye çalışanların, “İnançsızlıklarına gerekçe üretme peşine düştüğü” ileri sürülerek şunlar kaydedildi:

“Koronavirüs olayında sabır ve sebat gösteren inananların yanında isyan edenler, bunu fırsata çevirmeye çalışanlar ve inançsızlıklarına gerekçe üretme peşinde olanlar her platformda görülmektedir. İnananların bir kısmı, ‘Acaba bu olay kıyamet alameti mi?’ diye aşırı endişeye düşmekte ve bunu Allah’ın bir imtihanı olarak görüp ibadetini, zikrini ve fikrini artırmakta, Cuma ve cemaatle namaza gidememenin üzüntüsüyle ev ortamında aile içinde cemaati yaşatmaya çalışmaktadırlar.”

ERBAŞ’A TEPKİ SÜRÜYOR

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın ramazan ayı başlar başlamaz, ‘kötülüklerin ve salgın hastalıkların kaynağını eşcinsellik ve nikahsız yaşam’ olarak göstermesi Almanya’da da siyasetin gündeminde yer etti. Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Sosyal Demokrat Partili Michael Roth, Erbaş’ın açıklamalarının Türkiye’deki heteroseksüel olmayan azınlık için durumun “halen çok zor ve hatta tehlikeli” olduğunu tekrar gösterdiğini söyledi. Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen de Erbaş’ın sözlerinin “Erdoğan rejiminin kendini İslamiyet ve antidemokratik Müslüman Kardeşler yönünde radikalleştirdiğini gösteren kanıt” olduğunu kaydetti.

'DİYANET SUÇ İŞLEDİ'

Haklarında soruşturma açılan Diyarbakır ve Ankara barolarına destek açıklaması yapan Urfa Barosu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açıklamalarının hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğunu ve suç işlediğini belirtti. Baronun açıklamasında şu ifadeler kullanıldı: “Ankara ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı haksız ve hukuksuz soruşturmanın her aşamasında, Diyarbakır ve Ankara barosunun yanında yer alarak, sonuna kadar dayanışma içerisinde olacağız.”