Diyarbakır’da neden ulusal liglerde mücadele eden iki şehir takımına ihtiyaç olduğu sorusunun cevabı belli değil. Amedspor adını alarak tarihe geçecek bir adım atan belediye kulübü ile kentin 1968’de kurulan şehir kulübünün birleşmemesi için hiçbir neden yok.

60’lı yılların sonları Türkiye’de siyasal hareketin hız kazanmasının, özgürlüklerden yana örgütlü bir politik hareketin toplumsal yaşama katılmasının yanı sıra futbolda da önemli bir değişim yaşanmasına tanık oldu.

Hatta tıpkı gençlik hareketi gibi, 1968 Türkiye’de futbol için de oldukça önemli bir yıldır.

Türk futbolunda da bir ‘68 Hareketi’nden söz edebiliriz.

Şöyle bir bakın, bugün Türkiye liglerinde mücadele veren pek çok kulübün, özellikle de şehir kulüplerinin 1968 yılında kurulduğunu göreceksiniz.

Sebebi aslında basit. O dönem profesyonel ligleri kurma işini üstlenen Orhan Şeref Apak, 1967 yılından başlayarak yaklaşık üç yıl boyunca Türkiye’deki her şehre giderek o şehirde mücadele etmekte olan amatör kulüpleri tek bir çatı altında birleşmeye davet etti.

Bunun ne kadar zor bir iş olduğunu kestirebiliyorsunuzdur sanırım. Zira, o güne dek sportif rekabet şehirler arasından ziyade şehir içerisindeki bu kulüpler arasında yaşandığından, Apak’ın yaptığı düşman kardeşleri aynı evde yaşamaya ikna etmeye çalışmaktan ibaretti.

Pek tabii ki önce hepsi karşı çıktı. İki dünya bir araya gelse şehrin diğer takımı veya takımlarıyla birleşmeyecekleri söylendi. Kentin ileri gelenleri, valileri devreye sokuldu ve nihayetinde hemen her şehir kendi ismini taşıyan ve profesyonel liglerde mücadele etmek üzere örgütlenen bir kulübe sahip oldu.

İstisnalar olmadı mı peki? Olmaz olur mu. Hemen aklıma Mersin İdman Yurdu geliyor örneğin. Mersinspor olmayı asla kabul etmedi.

İzmir, Ankara ve İstanbul’u zaten saymıyorum. Orada yerel düzeyde devam eden rekabet, illerin kendi nüfus zenginliğine bağlı olarak ulusal bir nitelik kazanabildiğinden ve yerel kulüpler ulusal birer kimliğe sahip olageldiğinden birleşme yoluna gidilmedi.

Şehir takımlarının birleşmelerinden biri de 1968 yılında Diyarbakır’da yaşandı. Tam da yukarıda bahsettiğim şekilde, şehrin birbiriyle büyük rekabet içerisindeki iki takımı Diclespor ve Yıldızspor, Diyarbakır ismi altında birleşmeye ikna edildi.

Oturup uzun uzun Diyarbakırspor tarihi anlatacak değilim. Yaklaşık bir buçuk yıl önce kulübün bugün nasıl yalnız kaldığıyla ilgili bir yazı yazmıştım. O yazıda Diyarbakır halkının kulübe karşı, devletin kulüple geçmişte kurduğu sorunlu ilişkiye dayanan bir soğukluğu olduğundan bahsetmiştim.

Kürt siyasi hareketi, geçmişte polisin, askerin üzerinde hakimiyet kurmaya çalıştığı Diyarbakırspor yerine Diyarbakır belediyesinin takımını sahiplenmeyi benimsemişti.

Gelinen noktada bu benimseme geçtiğimiz hafta yerini başka bir seviyeye taşıdı ve belediye kulübü adını Amedspor olarak değiştirme kararı aldı.

Artık Diyarbakır’da bir Amedspor, bir de Diyarbakırspor var. Tıpkı bir zamanlar Diclespor ve Yıldızspor’un olduğu gibi.

Üstelik o günlerden farklı olarak artık futbolda bir iç rekabetten söz etmek de mümkün değil.

Yani Diyarbakır’da neden ulusal liglerde mücadele eden iki şehir takımına ihtiyaç olduğu sorusunun cevabı belli değil.

Amedspor adını alarak tarihe geçecek bir adım atan belediye kulübü ile kentin 1968’de kurulan şehir kulübünün birleşmemesi için hiçbir neden yok.

Diyarbakırspor kulübünün asbaşkanı Şeyhmus Şenyiğit dört gün önce kişisel bir açıklama yayınlayarak iki kulübü birleşmeye davet etti. Onun çağrısıyla bitirelim yazıyı:

Eğer gerçekten Bilbao modelini oluşturmak istiyorsak DİYARBAKIRSPOR ile AMEDSPOR’UN tek çatı altında birleşmesi gerekir. O zaman halkın tüm bileşenleri bir arada olmuş olur. Tüm işadamları, STK’lar, kurumlar, tüm halk bir olur. Halk bu inançla bu ortak takımı sahiplenir. ...Bazen siyaseten veremediğimiz mesajları da spor sayesinde hem vermiş olur hem de şehrimizin gerçek değerini ve gerçek yüzünü tüm dünyaya duyurmuş oluruz.