DNA: Hayatın kullanım kılavuzu

Deniz POYRAZ

“Bugün burada, Tanrı’nın hayatı yarattığı lisanı öğreniyoruz… Bu önemli yeni bilgiyle insanlık tedavi için büyük ve yeni bir güç kazanmanın eşiğindedir.”

Bu sözler yirmi iki yıl öncesine, dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’a ait. DNA uzun bir süredir, sadece bir avuç uzmanın ilgi duyduğu egzotik bir molekül olmaktan çıkıp yaşam şeklimizin pek çok yönünü dönüştüren bir teknolojinin kalbine evrilmiş durumda. ‘DNA: Genetik Devriminin Öyküsü’, isminden de anlaşılacağı üzere, DNA’nın yapısının çığır açan keşfiyle sonuçlanan moleküler araştırmaların ayrıntılarıyla aktarıldığı genel okura hitap eden bir bilim tarihi anlatısı olarak ele alınmış. Kitap, alanın öncü isimlerinden Nobel Ödüllü James D. Watson’ın çalışması.

“Atalarımız, evrim onlara doğru soruları soracak beyinlerle donatır donatmaz, kalıtımın nasıl çalıştığını merak etmiş olmalılar” diyor Watson. Bilindiği gibi Darwin, yükseklerdeki bitki örtüsüne ulaşmaya çalışan bir zürafanın boynunun uzaması gibi, doğumdan sonra gerçekleşen tüm değişikliklerin bir sonraki nesle aktarılabileceğini iddia ediyordu. Mendel, ebeveynden yavrulara aktarılan özel faktörler olduğunu fark etmişti, bunlara daha sonra ‘genler’ denilecekti.

1970’lerden itibaren artık doğayı saha kenarından izlemeye mahkûm değildik. Canlı organizmaların DNA’sını kurcalayabilir ve hayatın temel senaryosunu okuyabilirdik. Sistik fibrozdan kansere, başka pek çok hastalıkla sonunda baş edebilecektik. Genetik parmak izi yöntemiyle ceza adaletinde devrim yapacaktık; tarih öncesine DNA temelli bir yaklaşımla insanların kökeni hakkındaki fikirleri düzenleyebilecektik. Tarımsal olarak bizim için önemli türleri verimlilikle geliştirebilecektik. Molekülün zarif kıvrımında şok edici bir gelişim gösteren bu yeni bilimin, yani moleküler biyolojinin anahtarı saklıydı. DNA artık sadece kuytu üniversite laboratuvarlarında beyaz önlüklü bilim insanlarının ilgi alanı değildi; başta belirttiğimiz gibi, hepimizi etkiliyordu.

dna-hayatin-kullanim-kilavuzu-1016512-1.
DNA-GENETİK DEVRİMİN ÖYKÜSÜ
James D. Watson, Andrew Berry
Çeviren: Samet Öksüz
Say Yayınları, 2022

‘DNA: Genetik Devriminin Öyküsü’, aynı zamanda insan türü kadar eski olan bir tartışmaya odaklanıyor ve soruyor: Hayatın sihirli, gizemli bir esansı mı var, yoksa yaşam bir fen dersinde yürütülen herhangi bir kimyasal reaksiyon gibi normal fiziksel ve kimyasal süreçlerin ürünü mü? Bir hücrenin kalbinde onu hayata geçiren ilahi bir şeyler mi var? Watson’ın iddiasına göre ikili sarmal, bu soruyu kesin bir “hayır” ile yanıtlıyor. Aydınlanma devriminin materyalist düşünüşünü minicik bir hücrenin içine taşıyor. Kopernik’in insanları evrenin merkezinden çıkarmasıyla başlayan ve Darwin’in insanların sadece modifiye maymunlar olduğu ısrarıyla devam eden entelektüel yolculuk, sonunda hayatın özüne odaklanıyor. İki sarmal zarif bir yapı; fakat verdiği mesaj oldukça basit ve anlaşılabilir: Hayat sadece kimyasal bir mesele.

Watson’ın çalışmasında teknik literatürden kaçınılmaya da gayret edilmiş. Söz konusu teknik terimlerin her biri, ilk defa bahsi geçtiğinde açıklanıyor. Çalışmada yirmi birinci yüzyıla dair çağdaş sorular da var. Örneğin, kitabın ‘Kanser: Sonu Olmayan Savaş mı?’ adlı son bölümünde kanser araştırması ve terapisindeki gelişmelere ve kazanılmaz gibi gözüken bir savaşı kazanmak için ne gerekeceğine bakılıyor.

Özetlersek: Genetiği anlamak, sadece neden ebeveynlerimize benzediğimizi anlamak değil; genlerimizde genetik hastalıklara yol açan kusurlar gibi insanlığın en eski düşmanlarının bazılarıyla ilgilenmek hakkında. Bizi tüm diğer türlerden ayıran ve yaratıcı bilinçli, baskın, yıkıcı yaratıklar yapan şey DNA’mızdır ve işte, DNA bütünüyle bir insan talimat kitabı. ‘DNA: Genetik Devriminin Öyküsü’, hayatın kodlarında gezinmek isteyen herkes için ideal bir rehber.