Doç. Dr. Bağcı: Sadece yaşlıları eve kapatmak virüsle mücadele açısından doğru bir yöntem değil
Çalışmalarını Almanya’daki Bonn Rheinische Friedrich-Wilhelms Üniversitesi’nde sürdüren Doç. Dr. Soyhan Bağcı, sadece 65 yaş ve üstü yurttaşlara yönelik uygulanacak sokağa çıkma kısıtlamasının, tahminlerin aksine olumsuz sonuçları olacağını savundu. Bağcı, bu görüşlerine dayanak olarak, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin kaleme aldığı ve 1 Eylül’de The Journal of Gerontology dergisinde yayımlanan makaleyi gösterdi.
HABER MERKEZİ
Koronavirüs salgını kapsamında Türkiye’de 65 yaş ve üzeri yurttaşlar hakkında kaleme alınan “2019 Koronavirüs Hastası Yaşlılar: Türkiye’de Ulusal Ölçekli Bir Araştırma” başlıklı makale, 1 Eylül’de The Journal of Gerontology dergisinde yayımlandı.
Aralarında Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci gibi Sağlık Bakanlığı yetkililerinin de bulunduğu 12 uzman tarafından yazılan makale, 21 Mart tarihinde uygulamaya koyulan 65 yaş ve üzerindeki yurttaşlara yönelik sokağa çıkma yasağının sonuçlarını da irdeliyor.
Makale, konu üzerine çalışma yapan bilim insanları arasında bazı tartışmaların fitilini ateşlerken, Almanya’da Bonn Rheinische Friedrich-Wilhelms Üniversitesi’nde Yenidoğan ve Çocuk Yoğun Bakım Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kronobiyoloji (Sirkadiyen ritim) Araştırmacısı olan Doç. Dr. Soyhan Bağcı, çalışmada kullanılan veriler üzerinden BirGün’e değerlendirmelerde bulundu.
Doç. Dr. Bağcı, söz konusu makaleye göre, ‘65 yaş ve üzeri kişiler için uygulanan sokağa çıkma yasağı işe yaradı’ diyebilmenin mümkün olmadığı görüşünde...
‘BULAŞ SAYISINI AZALTMIYOR’
Makalede, 11 Mart ile 4 Nisan tarihleri arasındaki 25 günde 65 yaş ve üzeri 3 bin 355, aynı yaş grubu için 5 Nisan-27 Mayıs tarihleri arasındaki 52 günde ise yaklaşık 9 bin 50 vakanın hastaneye yatırılarak (bunların da yüzde 29.4'ü yoğun bakımda) tedavi edildiğinin kaydedildiğine dikkat çeken Bağcı, “Sokağa çıkma yasakları 65 yaş ve üstünün bulaş sayısı azaltmamış, aksine bu dönemde hastaneye yatan hasta sayısı 2.7 kat artmıştır. Toplam vaka sayısına baktığımızda da, 65 yaş üzeri vaka sayısının genel toplama oranında belirgin bir azalma olmadığını, yani evde kalmalarına rağmen 65 yaş üzeri bireylere virüsün bulaşmaya devam ettiğini bu çalışmada verilen rakamlardan anlamaktayız. Önümüzdeki günlerde tekrar benzer bir uygulamanın gündeme geleceğini düşünürsek, sadece yaşlılara ve/veya 20 yaş altına uygulanacak kısıtlamaların yeterli bir karar olmayacağını belirtmek isterim” dedi.
‘KAFASI KARIŞIK VÜCUT SENDROMUNA YOL AÇAR’
Yaşlı yurttaşlara yönelik sokağa çıkma kısıtlamasının ‘kafası karışık vücut sendromuna’ yol açabileceğini belirten Doç. Dr. Soyhan Bağcı, hayatın olağan dengesini radikal şekilde bozmanın, yaşlıları virüsle savaşma konusunda daha kırılgan hale getireceğini ifade etti. Bağcı, kendi anne-babasının da 65 yaşın üstünde olduğunu ve Türkiye’de yaşadığını söyleyerek şöyle konuştu:
“Her yaş grubu, özellikle de yaşlılar, 10.00-14.00 saatleri arasında en az 1 saat gün ışığı görmelidir. İzolasyon önlemleri, bilhassa yaşlı yurttaşları bundan mahrum bırakmamalı. İmmün sistemin dengesini, yani bağışıklığa zarar verecek uygulamalardan kaçınmalı. Vücudun 24 saatlik bir ritim düzeni var. Sirkadiyen ritim olarak adlandırdığımız, biyolojik ve fizyolojik ritmin, normal bir şekilde devam ettirilmesi, vücuttaki tüm fizyolojik düzenin korunması açısından oldukça kritik. Örneğin İtalya’daki mortalitenin yüksek olmasına karşılık, Almanya’da düşük olması, sadece sağlık sisteminin sevisiyle açıklanamaz. Bunda, vücudun kendi biyolojik ve fizyolojik ritmini belli ölçüde korumasının da ciddi etkisi vardır.”
‘YAŞLILAR İÇİN TÜRKİYE İLE AVRUPA’NIN FARKI VAR’
Türkiye’de uygulanan 65 yaş ve üstü yurttaşlara yönelik kısıtlamaların da Avrupa’da uygulanandan farklı olduğunun altını çizen Bağcı, “Avrupa’da yaşlılar genelde ailelerinden ayrı yaşıyor. Türkiye’de ise genelde başka aile fertleriyle ikamet ediyorlar. Yani 65 yaşın altındaki gençleri sabah işe gönderip akşam tekrar yaşlı yurttaşlarla oturdukları eve döndürmek, riski grupları için bulaş oranını azaltmaz. Yaşlıları eve kapatıp gençleri serbest bırakmanın bir anlamı yok” ifadelerini kullandı.
‘DEVLET, YOĞUN BÖLGELERİ AÇIKLAMALI’
Bağcı, bulaş zincirinin nasıl kırılabileceğine ilişkin sorumuza da yanıt vererek, bunun için devletin şeffaf bir politika izleyip, Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi, virüsün yoğun olduğu bölgeleri açıklaması gerektiğinden söz etti.
Maske ve fiziksel mesafe gibi kurallara mutlaka uyulması gerektiğini belirten Soyhan Bağcı, “Devlet hastalığın nerede yoğun olduğunu açıklarsa, insanlar da buralardan uzak durarak kendilerini koruyabilir. Mesela herkes Almanya’da en küçük yerleşim bölgelerine kadar hangi bölgelerde yüksek risk olduğunu görüyor ve buralardan uzak duruyor. Türkiye’de de en baştan beri böyle olması gerekirdi. Hala şu şehirde artış ya da azalma var gibi hiçbir rakamsal veriyi içermeyen bilgilerin paylaşılması, insanların devletin aldığı tedbirler yanında kendi inisiyatifinde olan kararları yeterince almamalarının tek nedeni bence” dedi.