Doç. Dr. Çağhan Kızıl, Türkiye’nin henüz tespit edilmiş vakalardaki koronavirüse ilişkin genetik bilgileri uluslararası veri tabanlarıyla paylaşmadığını söyledi. Kızıl, Türkiye’deki virüsün kaynağı ve yayılımının anlaşılması için bu bilgilerin paylaşılması gerektiğini vurguladı

Doç. Dr. Çağhan Kızıl: Türkiye’deki virüsün kaynağının anlaşılması için genetik bilgisi paylaşılmalı

Sinir bilim ve genetik uzmanı Doç. Dr. Çağhan Kızıl, Türkiye’deki koronavirüsün kaynağının ve yayılımının anlaşılması için virüse dair genetik bilgilerinin uluslararası veri tabanlarıyla paylaşılması gerektiğini söyledi.

Bilginin paylaşılması halinde Türkiye’de bulunan virüsün tipinin ve nereden geldiğinin anlaşılacağını söyleyen Kızıl, “Türkiye'de tanımlanan tüm vakalardaki virüslerin genetik dizilimleri uluslararası veri tabanlarına girilmelidir” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Çağhan Kızıl’ın kişisel Twitter hesabından yaptığı paylaşımlar şöyle:

"En baştan beri virüs vakalarının yurt dışı temaslı olmasına vurgu yapılıyor. Bu virüs tüm dünya için yeni ve zaten herkes için yurtdışı bağlantılı. Yapılan genetik analiz çalışmaları sonucunda aşağıdaki gibi bir tabloyla karşılaşılıyor:

doc-dr-caghan-kizil-turkiye-deki-virusun-kaynaginin-anlasilmasi-icin-genetik-bilgisi-paylasilmali-702180-1.

Virüsün genetik dizilimindeki küçük değişikliklere bakılarak iletim yolu (transmission route) hesaplanabiliyor (http://nextstrain.org). Mesela Avrupa'ya 2 giriş var (sarı ve yeşil tip), ABD'ye ise tek (kırmızı). İran daha çok Avustralya'daki virüsten etkilenmiş.

doc-dr-caghan-kizil-turkiye-deki-virusun-kaynaginin-anlasilmasi-icin-genetik-bilgisi-paylasilmali-702181-1.

Virüsün genetik materyalindeki bu nükleotid değişimlerinin fonksiyonel etkisi olup olmadığı bilinmiyor ancak bu genetik haritalama bize virüsün nereden geldiğini ve hangi tip olduğunu şüpheye mahal vermeyecek şekilde gösteriyor.

Virüs zaten birkaç kişiye bulaştıktan sonra o ülkede yerel dağılıma geçiyor. Bu aşamadan sonra yurtdışı ile ilgisinden de çok söz edemeyiz çünkü artık bu virüsü yurtdışı ile hiç temas etmemiş insanlar da kapabiliyor.

Örneğin Güney Kore'de 30 hastanın karantinaya alınması ve 31. hastanın fark edilememesi, neredeyse tüm Güney Kore'nin bu bir insandan enfekte olmasını beraberinde getirmişti. Güney Kore virüsü de zaten onlar için yurtdışı kaynaklıydı.

Türkiye'de tanı konan hastaların sadece seyahat geçmişine bakarak virüsün orijini hakkında yorum yapılamayabilir. Bu nedenle hastalarda tanı konan virüs sekansları uluslararası kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Hastalığın en başından beri veri tabanlarında ülkelerden izole edilen hastaların taşıdıkları virüslerin genetik dizilimleri açıklanmıştı.

Buna göre virüsün L ve S tipi denen iki tipi bulunuyor. Bu tipler arasında agresif olma konusunda farklar olabileceği düşünülüyor. S tipi ancestral yani ilk ortaya çıkan, L ise sonradan değişen ve tüm vakaların yaklaşık %70'ini oluşturan tip.

Türkiye için bu sekans verileri girilmemiş y da paylaşılmamış. Eğer bu veriler paylaşılırsa virüsün genetik kaynağı da anlaşılabilir. Böylece virüsün nereden geldiği daha net söylenebilir. Yurtdışı temasına vurgu yapmak derinlemesine bir bilgi anlamına gelmiyor.

Yurtdışı ile temas etmeyin vurgusundan çok birbirinizle temas etmeyin vurgusunu yapmak gerekiyor. Çünkü virüs bir kere bir ülkeye girdiği zamana artık yerel dağılıma geçiyor ve buradan sonra dinamikler yurtdışı teması olmasa bile yayılıma yol açıyor.

Türkiye'de tanımlanan tüm vakalardaki virüslerin genetik dizilimleri uluslararası veri tabanlarına girilmelidir.

Bu, uzun vadede önlem çalışmalarında bize önemli bilgiler sağlayabilir. Bilimsel olarak da Türkiye'yi etkileyen virüsün hangi ülkelerle benzerlik gösterdiği anlaşılır."

Çağhan Kızıl’ın floodunda paylaştığı görseller ve linklere ulaşmak için tıklayabilirsiniz.