Yaşam savunucularından AKP iktidarının doğa düşmanı politikalarına karşı ikinci tura çağrı: Evet doğanın daha fazla sömürülmemesi için Erdoğan’ın seçimi kazanmaması gerekiyor. Bu yüzden tarafız ve muhatabız.

Doğa için de oylayacağız
Rize’de taşocaklarına karşı direnen Havva Ana’nın 2015'teki “Devlet nedirKimdir devlet? Devlet bizim sayemizde devlettir” sözleri hâlâ akıllarda.

Aycan KARADAĞ

Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri referanduma dönüşmüş durumda. Ancak referandum sadece 2 aday arasında değil; rant ve talan politikalarıyla doğayı sermayeye peşkeş çeken AKP iktidarı ile yaşam savunucuları arasında da geçecek.

21 yıldır AKP iktidarı; doğayı, canlıları, sulak alanları ve tüm yaşam alanları hedef aldı. Ormanlar maden ocaklarıyla, sahiller otellerle donatıldı. İklim krizine karşı derinleştiren fosil yakıt kullanımı arttı, termik santrallar doğayı ve insanları zehirledi.

Yanlış enerji ve tarım politikalarıyla sulak alanlar kurudu. Kısaca doğa düşmanı projelerin doğaya, canlıya, yaşam alanlarına vereceği zarara hesaba katılmadan hepsi onaylandı.

Yaklaşık çeyrek asırlık AKP iktidarına karşı Cerattepe’den Kızılbük’e, Gerze’den Kuzey Ormanları’na, Kazdağları’ndan İliç’e mücadeleyi büyüten yaşam savunucuları kolluk kuvvetlerinin şiddetine maruz kaldı, mahkemelerde yargılandı. Bu seçimi doğa, ekoloji, tarihi ve doğal alanlar için referandum gibi gören yaşam savunucuları ikinci turdan umutlu.

“21 yıldır yaşadıklarımız ortada” diyen Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan, “Bu doğa düşmanı sistem değişmek zorunda. Hepimiz doğa için, tüm canlılar için elimizden geleni yapmak zorundayız. Bu yok oluş doğanın bir tercihi değil, sistemin yarattığı bir durum. Bunu tersine çevirmeliyiz, herkes üstüne düşeni yapmalı ve ikinci turda kazanmalıyız” ifadelerini kullandı.

Fotoğraf: Eren Dağıstanlı

BU EŞİĞİ GEÇİRTMEYECEĞİZ

Marmaris Kent Konseyi Başkanı Ufuk Beytekin de özelleştirilmeler dikkat çekti. Beytekin, “12 Eylül'den bu yana özelleştirmelerle birlikte elimizde sadece hepimizin malı olan doğa, çevre kaldı. Eğer AKP bu eşiği geçerse her yeri talan edecek. O yüzden mücadeleye devam etmek gerekiyor” dedi.

Yaşanılası bir ülkeyi mücadeleyle kuracaklarını belirten Beytekin, “İnsanları öyle bir noktaya getirdiler ki herkes gelen hükümet ne verecek diye bekliyor. İnsanlar hakları olanı alma mücadelesinden uzaklaştırılarak bir sadaka durumuna mahkum edildiler. İnsanlar da seçilen doğayı talan eder mi, emeklerinin karşılığını verir mi gibi düşünceler içerisinde. Eğer bu mücadeleler başarıya ulaşacaksa halkın kendisine ait olanı talep etmeyi bilmesi lazım. Öbür türlü bu AKP talana devam edecektir. Halk olarak muhakkak hakkımızı bilmemiz gerekiyor. Kimseye boyun eğmeden mücadeleye devam etmeliyiz. Eğer mücadelemize devam edersek daha yaşanılası güzel bir ülkeyi hep beraber tekrar kurabiliriz. Herkes sandıklara sahip çıkmalı. İkinci turda Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanma şansının yüksek olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Ekolojik yıkımı durdurmak için ikinci turda daha güçlü olacaklarına dikkat çeken İzmir Yaşam Alanları’ndan Yasemin Sağlam, “İktidar kazanamadığını biliyor. Direncimizi koruyor, her koşulda mücadelemizi aynı hızıyla sürdürüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, hak, hukuk, adalet için, havamız, suyumuz, toprağımız ve yaşamımız için direnmek zorundayız.  Onların iktidarında sanayileşme ve kentleşmenin ortaya çıkarttığı sorunların başında gelen ekolojik yıkımları durdurmak zorundayız” diye konuştu.

Sağlam şu ifadeleri kullandı: “Bergama’da, Foça’da, yaşanan çevre sorunlarına dur demek için, Aliağa’da gemi sökümüne dur demek için,  duraklattığımız, başlamasını engellediğimiz Çeşme Yarımada talanı mücadelemiz için kazanmak için,  Efemçukuru’ndaki altın madeni ve diğerlerindeki hukuksuz kapasite artışlarına dur dememiz gerekiyor. Kazdağları’na Murat Dağı’na, İkizköy’e, Salda’ya kadar her taraftaki doğal ve kültürel varlıklarımıza göz dikmiş olan yağmalayan projeleri durdurmak için başta Akkuyu olmak üzere tüm Nükleer maceralara dur demek için mücadeleyi sürdürmek zorundayız.  Gaziemir’i radyoaktivite bulaşıklı atıklardan temizlemek, doğamızı katleden vahşi madencilik ve taş ocakları faaliyetlerinin durdurmak, denizlerimiz kirleten balık çiftliklerine yeter diyebilmek; tarım, orman ve sulak alanlarındaki yapılaşmaları son vermek, gıda egemenliğimizi yok eden tüm politika ve uygulamalara karşı çıkabilmek, iklim krizi ile göstermelik değil gerçekten mücadele edebilmek için kısaca emeğin ve doğanın daha fazla sömürülmemesi için Erdoğan’ın seçimi kazanmaması gerekiyor. Bu yüzden tarafız ve muhatabız.”

***

TARİHTE GÖRÜLMEMİŞ BİR YIKIM

İkinci turda ülkedeki her canlının içeceği suyu, alacağı nefesi yiyeceği gıdayı oylacaklarını belirten Kuzey Ormanları Savunması Sözcüsü Banu Uzdeper ise şöyle konuştu: “Kuzey Ormanları’nın da bir parçası olduğu Türkiye doğası yaklaşık yirmi yıldır dünya tarihinde benzerine rastlanmamış ekolojik yıkımlardan biri altında kaldı. Kuzey Ormanları ve kırsalı da bu yıkımın en şiddetli biçimlerinin yaşandığı bir coğrafya oldu. İktidar, 3. Köprü ve KMO Otoyolu ile başlattığı doğa ve emek sömürüsüne dayalı sermaye birikim programını giderek Kuzey Ormanları coğrafyasının her bölgesine genişletti. Elliye yakın ayrı başlıkta sürdürülen yüzlerce orman dışı faaliyetlerle sadece İstanbul kuzeyindeki mevkilerimizin beşte biri yok edildi, kalanı da tahriplere karşı savunmasız hale getirildi. Çıkarılan onlarca yasa ve yönetmelikle yüzlerce köyümüz, tüm tarım ve kırsal alanlarımız inşaat ve ekonomik faaliyet alanlarına dönüştürüldü. İşte 2023 genel seçimlerinde belirleyeceğimiz ülkedeki her canlı varlığın içeceği su, alacağı nefes, yiyeceği gıdadır. Ya ağır yaralı haldeki dağları, ovaları, ormanları, dereleri, vadileri, denizleri koruma altına alıp yaralarını saracağız, ya da ülke doğasını kırıp geçirmeye devam edecekler.”