Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Güzel insan” dendiğinde, benim aklıma ilk gelenlerden biriydi…

1950’li yılların başlarından beri komünist hareketin yorulmaz bir neferi, TKP’nin militan bir üyesiydi. Ama hepsinden önemlisi, komünist kimliğini eşsiz bir incelikle örmüş olmasıydı.

Onu tanıdığımda, Konuk Yayınları’nın yöneticisiydi. 12 Eylül döneminde kendisiyle aynı parti biriminde çalışma mutluluğunu yaşadım. Son derece çalışkan, titiz, birikimli bir yoldaş; dünya tatlısı bir insandı. Müzikten felsefeye, siyasetten toplumbilime, dilden yazına her konuda engin bilgisi vardı. Ama o ölçüde de alçakgönüllüydü. Kendisini hiç öne çıkarmaz, özellikle genç yoldaşların önünü açmaya özen gösterirdi.

Bir dönem Konuk Yayınları’nda çalışan ozan Gülsüm Akyüz, bana gönderdiği iletide, Doğan Abi’nin bu özverili emeğini şöyle vurguluyor:
Sevgili Doğan Görsev’in benim ve benimle aynı odada çalışan editörlerin üzerinde büyük emeği vardır. Bazen yayınevinde, bazen de evinde bizi çalıştırırdı.

Doğan Görsev, 12 Eylül darbesinden sonra, TKP’nin yanı sıra Barış Derneği davasından da yargılandı, üç yılı aşkın hapis yattı. Bu süre içinde birçok hapishaneyi dolaştı; Selimiye Kışlası, Sultanahmet, Kabakoz, Metris, Sağmalcılar cezaevlerini mesken tuttu. Başını hiç eğmedi, hep dik ve onurlu durdu. En olumsuz koşullarda bile iyimserliğini koruyan ve çözüm üretmeye çalışan bir komünistti. Yaşadıklarını, TÜSTAV Yayınları’nın “Sarı Defter” dizisinden çıkan “12 Eylül Anıları” adlı kitapta anlatırken de alçakgönüllülüğü elden bırakmadı. Çünkü kendisinden bir “kahraman” yaratmak derdi hiç olmadı…

1984’te hapisten çıkınca yurtdışına gitti; Almanya’da siyasal göçmen olarak yaşadı. TKP’nin Türkiye Postası gazetesinde çalıştı. 1986 yılında Kopenhag’da toplanan “Dünya Barış Kongresi”nde etkin görev aldı. Aşkla, tutkuyla bağlı olduğu sosyalist harekete, yetkin çevirileriyle katkıda bulundu...

Doğan Görsev’in bir başka tutkusu müzikti. İstanbul’daki evinin duvarları plaklar, bantlar, kasetler, CD’lerle doluydu. Dostlarına, makaralı bantlarda kaydettiği müzik kasetleri armağan etmeyi severdi. Oğlu Kerem Görsev’in ünlü bir caz sanatçısı olarak yetişmesinde onun bu büyük tutkusunun etkisi olduğunu düşünüyorum. Müzik aşkından yurtdışında da vazgeçmedi; yaşamını sürdürdüğü Gelsenkirchen’deki evinde yeni bir arşiv oluşturdu ve adını da, oturduğu sokaktan esinlenerek “Weber Bandotek” koydu. Binlerce parçadan oluşan bu paha biçilmez klasik müzik arşivini, 2005 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ne bağışladı.

En son, TKP’nin geçen yılki “Atılım Kongresi”nde görüşmüştük. Görüşmek ne kelime, Bostancı Gösteri Merkezi’nde bütün gün birlikte olmuş, söyleşmiş, özlem gidermeye çalışmıştık! Çok neşeliydi o gün. Coşkuyla alkışlıyordu konuşmacıları. Arada yorumlar da yapıyordu. Gırtlak rahatsızlığı nedeniyle sesi kısık çıktığı için sözlerini anlamakta zorlansam da, gülen gözlerinden okuyabiliyordum mutluluğunu. Akşam Ankara’ya dönmek için vedalaşırken içime bir hüzün çöktü. Bunun son karşılaşmamız olduğu duygusuna kapıldım birden. Sıkı sıkı sarıldık birbirimize. Kendisine eşlik eden genç yoldaşımıza, “Doğan Abi’ye iyi bakın, o bizim çok kıymetlimizdir!” diyebildim yalnızca...

Doğan Görsev’in yaşamında derin acılar da vardı. Ama onlardan söz etmeyi hiç istemezdi. Hep gülen gözlerle bakardı yoldaşlarına. Kendini, insanlık için daha güzel bir dünya ülküsüne adamıştı. Onu, hareketimizin seçkin bir üyesi olarak her zaman saygıyla anacağız. Ama en çok da büyük insanlığını, inceliğini unutmayacağız. Değerli eşi Nesrin Görsev’e, oğulları Ahmet ve Kerem’e başsağlığı dilerken; sevgili yoldaşımı, çalışma arkadaşı Gülsüm Cengiz’in ona adadığı “Karda Esintiler” adlı şiiriyle uğurluyoruz:

KARDA ESİNTİLER

Döne döne yağıyor kar
harmandalı oynar gibi.
Birikiyor durmadan
üşümüş çocuk ellerinde.

Dalıp gidiyor gözlerim
kulağımda bir şarkı
eski günlerden.

Karlı bir akşamı anımsıyorum
ışıklı, aydınlık, karlı bir akşamı.
Dostlukla, sevgiyle ısınarak indiğim

Cağaloğlu yokuşundan aşağı.
Gülüşünü anımsıyorum bir dostun
türküsünü fısıldıyor kulağıma serçeler
gözyaşlarım boşanıyor ansızın.
-Ben sevinince de ağlarım-