Doğayı arıyorsanız, Şavşat’a!
Sonbahar Şavşat’ın en gözde zamanı. Yeşilin yıl boyu hüküm sürdüğü coğrafya, sonbaharda yerini tüm renklere bırakıyor. Renkler bu kısacık sezonda kendilerini cömertçe sunarak havasını atıyor.
Aslı ATASOY
Şavşat’ta bir söz var: “Burada görmeyen biri bile fotoğraf çekse ödül alır.” Sonbaharda renk cümbüşü olan Şavşat’ın doğası dünyanın her yerinden fotoğrafçıları misafir ediyor. Elbette herkes kurallara ve sosyal mesafeye çok dikkatli.
Yolculuk yoldayken şekillenir daha çok. Önceden yapılan planlar, alınan kararlar her zaman uygulanmaz. Turist ile seyyah arasındaki fark burada başlar. Turist yol ile ilgilenmez onun derdi bir yere varmak, bakmak, hediyelik eşya almak ve geri dönmektir. Seyyah ise yolla ve yoldayken başına geleceklerle ilgilenir. Gördüklerini içselleştirir, yolun kendisi olur. Onun için yolculuk uzun ve törenseldir. Yavaşça ve yaşayarak tamamlanır, geri döndüğünde ise yol yeniden başlar.
Şavşat, Artvin’e 70 km, Karadeniz’e ise 120 km uzaklıkta yer alıyor. Engebeli bir arazide kurulu, gökyüzü yoğun çam ormanları ile kaplı yüksek dağların ardından adeta kafa tutuyor. Yemyeşil ve geniş bir alana serpiştirilmiş köyler, milli parklar, yaylalar, göller ve elbette dağlar… Çiçeklerin ve ormanın kokusu en güzel aromadan daha etkileyici. Öyle ki coğrafya sizi görmeye, duymaya ve hissetmeye zorluyor. Detayları keşfetmezseniz sadece yeşil görürsünüz bu da körlüğün başka biçimi.
Şavşat’a ulaşım, arabanız yoksa en az coğrafyası kadar zorlu. Ancak bu zorluğun hediyesi nefes kesici. Ardahan’dan Şavşat’a inen uzun yol, virajları ile sinemasal bir atmosfere sahip. Her dönemeçte orman ve gökyüzü başka açılardan sizi izliyor.
GÜRCÜ İZLERİ
Ortaçağ’da Gürcü prensler tarafından yönetilen Şavşat’ın ismi de Gürcüce’den geliyor. Gürcülerin bir boyu olan Şavşilerin diyarı demek. Kasaba, son beş yıldır Cittaslow, yani yavaş şehirler birliği içinde yer alıyor. Eşsiz doğal yapısı nedeniyle doğaseverler için büyük önem taşıyor. Bölgedeki santral ve barajlardaki artışa bakınca büyük sermayenin de buralara göz diktiği çok belli.
Karadeniz, yazın diğer turizm bölgelerine göre serin ve nemli bir alternatif. Yol kenarında kır çiçeklerinin ormana eşlik ettiği ineklerin otladığı, berrak mavi gölleri ve dağ manzarası fotoğraf çekmeniz için sizi sürekli ayartıyor. Havanın döndüğü anlarda ise alto kümülüs bulutları güneşi saklayarak gökyüzünü griye boyuyor. Dağlar daha haşmetli görünüyor göze. İşte başka bir güzellik daha…
DOĞA KIŞA HAZIR
Sonbahar Şavşat’ın en gözde zamanı. Yeşilin yıl boyu hüküm sürdüğü coğrafya, sonbaharda yerini tüm renklere bırakıyor. Renkler bu kısacık sezonda kendilerini cömertçe sunarak havasını atıyor. Şavşat’ın bioçeşitliliği de renkleri gibi… Gürcistan’ın ve Doğu Anadolu’nun özellikleri ahenkli biçimde kendi gösteriyor. Ülkemizde doğal turizmin şu anda belki de Macahel ile birlikte en iyi temsilcisi. Özellikle doğa sporlarını seven doğal yaşam tutkunları için çekim merkezi.
Çoğunluğu ahşap, dik çatılı, mütevazı evler yamaçları süslüyor. Son dönemde yapılan konaklama yerleri ise gösterişli ahşap bungalov evlerden oluşuyor. Konukseverliğin konforun bir adım ötesinde olduğu küçük aile işletmeleri misafirlerini kendi ürettikleri balları, peynirleri ve akşam yaktıkları odun sobaları ile ağırlıyor.
YAYLALARDAN İNDİLER
Şavşat’ın hemen girişindeki Yeşil Vadi Bungalov Evleri’nin sahibi rehber Atanur Keskin bölgenin ilk turizmcilerinden. Sonbahar onun cümleleri ile; “Yazdan daha önemli bizim için. Bir yandan hüzün var. Yaprakların dökülmesi bile insanın zoruna gidiyor. Bir yanda da kış hazırlığı yapıyoruz. Göç başlıyor, herkes büyük şehirlere gidiyor. Buranın sonbaharı ekim sonu biter, sonra kış…”
DOĞA TURİZMİ ANLAYIŞI KALKINDIRIR
Keskin, Şavşat’ın gerçek anlamda son beş yıldır turizm konusunda ilerleme kaydettiğini söylüyor. Öncelikle anlayışımız memnuniyet diyor: “Buranın halkı %99 oranında eğitimli. Her evde mutlaka bir öğretmen var. Bu da bakış açımızı farklı kılıyor. Bölgede 500 yatak kapasitesi var. Tüm işletme sahiplerinin önceliği misafir memnuniyeti. Para sonra geliyor. Çünkü doğanın ve turizmin önemini bilen aile zihniyetimiz var. Şavşat’ın doğa turizmine yatırım yapılırsa kalkınır. Doğaya uygun yeni tesisler en büyük ihtiyaç. Şu anda 10 otel var. Ayder’de ise 250 tane…”
HAZIRLIKLAR BİTTİ
Şavşatlılar çok önemsedikleri kış hazırlıklarını tamamlamak üzere. Eylül başı yaylalardan indiler. Peynir, mısır, patates, tereyağ ve odunlarını hazırlıyorlar. Ahır ve samanlıklar hazır. Çünkü hayvanların bakımı ayrı bir önem taşıyor. Yükseklerde yaşayan halk yağan kar nedeniyle kışın komşuya bile gidemiyor. Baharın gelmesini bekliyor.
Atanur Keskin iyi bir rehber ve turizm elçisi. Her sezon öncesi keşfe çıkarak yeni rotalar hazırlıyor. Sadece kendisi için değil, diğer işletmeler için de gönüllü danışmanlık yapıyor. Biliyor ki her güzel gelişme Şavşat’ın yararına.
SONBAHARDA NELER YAPILIR?
Sonbaharda yolunu buraya düşüreceklerin fotoğraf çekmelerini öneriyor. Doğanın renk armonisine kayıtsız kalınmayacağını, Şavşat’ın baştan aşağı renklerle donanacağını anlatıyor. Öncelikli önerisi ise; Yukarı Koyunlu Köyü, Pınarlı Köyü, Papart Ormanları, Karagöl, Sahara Milli Parkı ve Maden Köyü. Gezerken köylerde yöresel yemeklerin tadılması gerektiğini mutlaka belirtiyor.
Atanur Keskin, Karadeniz’e gelenlerin farklı bir seyahat anlayışı olduğunun altını çiziyor: “Gelenler 5 yıldızlı otel konforuna doymuş. Burada yoğurt arıyor, elma arıyor. Burada doğayı arıyor. Yayla turizmine gelenler doğayı olduğu gibi kabul etmeli. Odanda çekirge, örümcek çıkacak. Gerçek ev sahibi onlar” diyor.
HES’LERİ İSTEMİYORUZ
Her Şavşatlı gibi Atanur Keskin de HES’lerden dertli: “Artvin’de Deriner Barajı yapıldı. Dünyanın sayılı büyük barajlarından. Üzerine bir sürü HES yapılıyor. Artvin’in her tarafında HES yapılmasına gerek yok. Bütün halk karşı. Şavşat’ta isteyen tek kişi yok. Yukardan aşağı baktığınızda ağaç katliamını görüyorsunuz. Doğayı korumak yerine tahrip ediyorlar. Örneğin Şavşat Karagöl’ü ihale ile Şavşatlı olmayan birine verdiler. Bölge insanı olarak oraya gitmek istemiyoruz. Karagöl’ü Şavşat Belediyesi’ne teslim etmeleri lazım. Milli Park’a çivi çakılmaması gerekirken beton bina diktiler. Şavşat’ın bu anlamda sahibi yok.”
Evet pandemi sürecinde eğer kişisel aracınızla yolculuk yaparak buralara yolunuz düşerse sizi önce renkler karşılayacak. Sınırdan sınıra, yayladan yaylaya, göllerden göllere eşsiz bir coğrafyada sessizlik ve renkler görmeye değer!