HIV/AIDS’li bireyler ayrımcılık ve damgalanma nedeniyle sıkıntılar yaşıyor, hatta pek çok birey bu nedenle test yaptırmıyor. HIV pozitif Ela “Her alanda olduğu gibi HIV’de de eğitim şart” derken; S.Y. “Doğru bilgilendikçe güçlendim, HIV ile yaşamayı öğrendim” diye konuştu.

Doğru bilgilendikçe daha da güçlendik

Sibel BAHÇETEPE

Bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu, aynı şekilde gözlerimden de bardaktan boşalırcasına gözyaşım akıyordu. ‘Neden ve nasıl ben?’ diye soruyordum” diyor Ela rumuzlu AIDS hastası. 17 yaşında evlendirilen S.Y. ise “Kendimle ve çevremle son derece barışık bir halde mutlu mutlu yaşıyordum… Taaaa ki HIV ile serüvenim başlayana kadar…” diye anlatıyor yaşadıklarını. HIV/AIDS’li bireylerin sayısının giderek arttığı ülkemizde, bu bireylerin yaşadığı en büyük problem ayrımcılık ve damgalanma.

ENDİŞE VERİCİ ARTIŞ

HIV (İnsan Bağışık Yetmezlik Virüsü), bağışıklık sistemini zayıflatarak, olumsuz etkileyen bir enfeksiyon. AIDS ise (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) tedavi alınmadığı durumlarda HIV’in neden olduğu hastalıkların bütünü yani klinik bir evre. Başka bir deyişle, pozitif kişiler HIV’i baskılayan tedavi olanaklarından yararlanamazsa AIDS evresine gelebiliyor.

Türkiye, HIV epidemisinin dünyada artış oranının en hızlı olduğu birkaç ülkenin de bulunduğu Doğu Avrupa ve Orta Asya ülkeleri arasında yer alıyor. HIV enfeksiyonunun son 10 yılda yüzde 460 arttığı tek ülke konumunda. Toplumda HIV farkındalığının düşük, HIV’e ve HIV pozitiflere yönelik damgalama ve ayrımcılığın devam ediyor olması nedenleriyle kişiler test yaptırmaktan çekiniyor. Böyleolunca ülkede HIV ile yaşayan ve durumunu bilmeyen kişi sayısının gerçekte mevcut sayının en az 2-3 katı olabileceği tahmin ediliyor. HIV pozitif bireyler hastalık tanılarını ve yaşadıklarını BirGün’e anlattı.

‘NEDEN BEN’ DEDİM

Ela rumuzlu öğretim görevlisi mikrobiyolog, HIV ile tanışmasını “Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Aynı şekilde gözlerimden de bardaktan boşanırcasına gözyaşlarım akıyordu. Bir yandan araba kullanıp bir yandan ‘neden ve nasıl ben’ diye düşünürken alt geçidin duvarına doğru hızlanma dürtüsü geldi içimden. Mantığım tamamen devre dışıydı o an. Evet HIV statüsünü öğrenmenin şoku maalesef bende de büyük olmuştu” sözleriyle anlattı. Ela, pandemi sürecinde HIV tanısı aldığını anlattı. Haftalarca süren kas ağrısı sonrası, gece ateş basması, terleme gibi belirtiler yaşadığını anımsatan Ela, özetle şunları söyledi:

“Bu belirtilerle hastaneye başvurunca ilk akla gelen Covid-19 oldu. Birçok tetkik yapıldı ama Covid olmadığım anlaşıldı. Peki ne diye geçmiyordu bu ağrılar? ‘Acaba romatolojik bir rahatsızlık mı var?’ diye düşünüp onun için detaylı muayeneler ve tetkikler yapıldı. Yine bir soruna rastlanamadı. Tanı almadan önce bariatrik (obezite) cerrahi işlem yapılmıştı. Durmak bilmeyen bir kilo verme sürecim vardı ve bunu ameliyata bağlamıştım. Derken ardından fırsatçı enfeksiyonlar baş gösterdi. Hekim arkadaşlarımla konuşurken ‘Ya HIV pozitif gibi iyice çöktü galiba bağışıklığım’ bile demiştim ama hep kendimi koruduğumu düşündüğüm için HIV olasılığını otomatik eliyordum aklımdan. Çünkü aldığım eğitimlerden de cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların farkında olup korunmaya dikkat eden (ya da ettiğini zanneden) birisiyim. Artık lenf nodlarımın şişmesiyle hekim de HIV olma ihtimalini düşünüp antikor testi istedi. O an başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki. Bütün belirtiler, yaşadığım sağlık sorunlarını düşününce evet HIV enfeksiyonu ile birebir uyuşuyordu. Antikor test sonucunu öğrendiğimde, babamın vefatını öğrendiğimdeki gibi bir şok yaşadım. Yaşamı sonlandırmayı istetecek kadar büyük bir şoktan sonra zamanla hayatına normal şekilde devam etmeye başlıyor insan. HIV pozitif olduğumuzu herkese açıklamak, söylemek zorunda değiliz. Mantar enfeksiyonu gibi bir enfeksiyon geçiriyor olsak benzer yorumları yapmayacak insanların mikroorganizmaya göre böyle tavır almasını anlayamıyorum. Bu yaklaşımlarla karşılaşmamak, çekinmeden tereddüt etmeden HIV statüsünü açıklayabilmek için mümkün olduğu kadar toplumda bireyleri bilinçlendirmek, HIV ile ilgili bilgi düzeylerini artırmak gerekiyor. Her alanda olduğu gibi HIV konusunda da eğitim şart.”

BÜYÜK BİR SESSİZLİK

S.Y. ise çocuk yaşta evlendirilen ve anne olan HIV pozitifli bireylerden biri. S.Y. “Çocuk yaşta, 17 yaşında evlendirildim. 19’umda anne, 24’ümde duldum, ama hangi yaşta HIV pozitif olduğumu bilmiyorum…8 yıllık berbat bir evlilikten kurtulmuş, hayatı hızla geri kazanmaya başlamıştım. İşe girmiş, kendi ekonomik gücümü elde etmiştim. Son derece sosyal, neşeli, hayat dolu biriydim… 6-7 yıl kendimle ve çevremle son derece barışık bir halde mutlu mutlu yaşıyordum… Taaaa ki HIV ile serüvenim başlayana kadar…” dedi. S.Y. özetle şunları söyledi: “Organizasyon şirketinde aşırı yoğun ve stresli bir ortamda çalışıyordum. Bu arada her zaman kilolu olmamdan şikâyet eder, diyet yapardım. Ama hiçbir zaman istediğim kiloya gelemezdim. O sene nasıl olduysa ben diyet yapmadan zayıflamaya, ayda birkaç kilo vermeye başladım. Ne yesem mideme dokunuyordu. İştahsızlık ve halsizlik de vardı. Hastaneye gittim ve endoskopi yaptırmayı kabul ettim. Şikâyetlerime göre antibiyotikler ve beslenme listesi verildi. Kilo kaybım bir türlü durdurulamadı. 14 kilo vermiştim. İyice kötüleşmiştim. Ayağa kalkamaz duruma gelmiştim. Hastanede yatalak vaziyette 25 gün kadar bakıma muhtaç yattım. Sonra bir gün...! Güler yüzlü kadın bir doktor viziteme geldi. Görüşmek için beni başka bir odaya aldı. Bana yaptıkları bir tahlilin ‘pozitif’ geldiğini söyledi: 'HIV!!' Anlamayan gözlerle yüzüne bakıyordum. İçimde çok büyük bir sessizlik oldu. Doktor, bunun artık ölümcül bir durum olmadığını, ilaçlarla HIV’i baskıladıklarını, kişilerin doğal yaşam sürelerini yaşadığını, ancak çok düzenli ve ömür boyu kullanmam gereken ilaçlarım olduğunu anlattı. Hemen HIV’i baskılayan ilaçlarıma başladım ve çok kısa sürede toparladım. Ocak 2005’te yatalak vaziyetteydim, Haziran ayında ise rafting yapıyordum. Artık çok iyiydim. 'HIV pozitifler evlenemez' diyenlere de ayrıca duyurulur! Üstelik HIV pozitif olmayan yani enfekte olmayan bir sağlık çalışanı ile evlendim! Sevgili HIV, hayatıma kattıkların için çok teşekkür ederim. Hayat direncimi artırdığın, duruşumu dikleştirdiğin ve inancımı güçlendirdiğin için."

***

10 MİLYON KİŞİ TEDAVİYE ERİŞEMİYOR

•Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı’nın 2022 raporuna göre, dünya genelinde 38,4 milyon kişi HIV ile yaşıyor.
•Günde yaklaşık 4 bin yeni HIV enfeksiyonu kaydediliyor.
•HIV ile yaşayan kişilerin 28,7 milyonu yani yüzde 75’i tedavi olanaklarından yararlanabiliyorken 10,2 milyon kişi HIV’i baskılayan ilaçlara erişemiyor.
•Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre; ilk vakanın görüldüğü 1985 yılından 31 Aralık 2021 tarihine kadar ülkede toplam 32 bin 376 kişi HIV tanısı aldı.
•2021 verilerine göre Türkiye’de her gün 8 kişiye HIV tanısı konuldu.

***

DÜZENLİ HIV TESTİ YAPTIRMAK ÖNEMLİ

Pozitif-iz Derneği Kurucu Üyesi Çiğdem Şimşek ise HIV’in tıbbi yönünde çok başarılı gelişmeler olduğunu anımsatarak “HIV ile yaşayanlar, herkes gibi doğal yaşamlarını sürdürebilir, çalışabilir, evlenebilir, bebek sahibi olabilirler. Bilimsel olarak yüz güldüren bu gelişmelerin yanı sıra değişmeyen tek şey, HIV’e ve HIV ile yaşayanlara yönelik olan önyargılar. Doğru sanılan yanlış bilgiler nedeniyle önyargılar oluşuyor ve bunlar da damgalanma ve ayrımcılığa neden oluyor. HIV hakkında daha fazla bilgilenmeye ve farkındalığa ihtiyaç var. Evli yada bekar fark etmez, herkesi düzenli olarak HIV testi yapmaya davet ediyorum. Erken tanı HIV’de çok önemli” dedi.