Sosyal medya çağında bağımsız kalan ve tarafsızlığını yitirmeyen doğrulama kuruluşlarının gerekliliğine inanıyorum. Teyit.org konusunda da olumsuz bir önyargıya sahip değilim. Yaptıkları işin değerli olduğunu düşünüyorum. Sosyal medya platformlarının ülkeler bazında doğrulama kuruluşlarıyla iş birliğine gitmesi de önemli. Dolayısıyla Facebook’tan doğrulama hizmeti için ücret alıyor olmalarında da garipsenecek bir durum yok. Ancak şunu belirtmek gerekir ki hem bu alışveriş hem de doğrulama işinin niteliği, onlara bir hakem görevi yüklüyor ve bu son derece dikkatli olunması gereken bir pozisyon.

Özellikle ABD’de gerçekleşen Kongre Baskını sonrası, sosyal medya platformları bu konuda daha fazla sorgulanır hale geldi. Yani başta ABD olmak üzere dünyanın her yerinde doğrulamanın ve moderasyonun öneminin yükseleceği bir döneme giriyoruz. Böyle bir dönemde, Türkiye’de bir doğrulama platformunun tartışmalar içinde kalması üzücü. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nda Teyit.org ve T24 arasında yaşanan olaya ve doğrulamanın önemine değinmek istiyorum.

NE OLDU?

T24, “Teyit.org, Boğaziçi öğrencisi Şeyma Altundal’ı hedef alan iktidar medyası yayınlarını raporunda paylaşmadı” başlıklı bir haber yaptı. Teyit konusu iddia, Şeyma Altundal’ın açıklamalarının Türk Polis Teşkilatı’na ait resmi bir hesaptan yalanlanması ve bu doğrultuda bir video yayımlanmasıydı. Hatırlanacağı üzere Altundal, “Sivil kadın polis, kolumdan tutup beni yerde sürükledi. O sırada başörtüm açıldı. Gözaltına almak için kollarımı arkaya doğru çekti ve ters kelepçe yaptı. Başımı yeniden örtmeme ise müsaade etmedi” açıklaması yapmıştı. Polis bu iddiayı yalanladı ve bir video yayımladı. Teyit.org, bunu teyit etmeye çalışmış ve polis tarafından paylaşılan videonun Şeyma Altundal’ın iddialarını çürütmediği bulgusuna ulaşmıştı. Olaya buradan bakınca bu doğrulamaya tepki göstermesi gerekenin iktidar medyası olduğunu düşünebilirsiniz ama konu orada kalmadı.

T24, NEYİ TALEP ETTİ?

T24, bir haber kuruluşu olarak bu doğrulamanın eksik olduğunu belirtti. T24’e göre doğrulanan videonun sahibi Türk Polis Teşkilatı olsa da paylaşan odaklar eksik yazılmıştı. Olayın sadece sosyal medya boyutuna yer verilmiş; Sabah, Yeni Akit, Takvim, Yeni Şafak, A Haber gibi geleneksel medya kuruluşları, bu haberi yaydıkları halde “paylaşanlar” grubunda yer almamıştı. T24, haberini yaparken Teyit’ten de görüş aldı. Teyit’in görüşü “genelde viral olanları ve tespit edebildiklerini koydukları” şeklindeydi. Bu yayın kuruluşları için Facebook’a “yalan haber bildirimi yapıldı mı?” sorusu ilk etapta yanıtsız kalmıştı. Teyit.org, T24’ün haberi yayımlandıktan birkaç saat sonra “Merhaba gözden kaçırdığımız veriyi ekledik, düzeltme notumuzu şeffaf bir şekilde okurlarımızla paylaştık. Sistemimizi bu doğrultuda iyileştirdik. Katkıda bulunduğunuz için teşekkürler” şeklinde bir cevap ekledi.* Aslında bunu haber için görüş istendiğinde de yapabilirler ve belki de haberin şeklini değiştirebilirlerdi.

Sonra, Teyit.org Kurucusu Mehmet Atakan Foça’nın seri tweetleri geldi. Teyit’in çalışma sistemini tane tane açıklamakla beraber “Teyit’e artan saldırıların nedenleri” gibi genelleyici ifadeler ve polemikçi olmaktan kaçınmayan bir üslup kullanıyordu. Haklı olduğu taraflar vardı ama kişisel kızgınlığını ve hafif üstten bakışı gizleyemiyordu.

Teyit, iktidar medyasını koruyor iddiasına da muhalefete yakın medyayı koruyor iddiasına da aynı oranda katılmam. Yandaş medyayı koruyacak bir kuruluş, polisin yayımladığı videoyu teyit etmez zaten. Görünen o ki, bir iş eksik yapılmış. Olabilir, insan işidir. Ancak sistematik saldırı olduğunu, gelir kaybı yüzünden yaşandığını, birilerinin canını yaktığını düşünseniz dahi bunları belirten polemiklere girerseniz, ‘hakem’ konumunu korumak zorlaşır. Bu, futbol maçının hakeminin maçtan sonra yayına bağlanıp yorumcular ve takımlarla tartışmaya girmesine benzer. Konu ne olursa olsun taraf olmuştur artık. Bu tarz açıklamalar, son derece kurumsal bir dille yapılır, eksik varsa düzeltilir, hata varsa özür dilenir. Doğrulama gibi aşırı derecede güvene dayanan bir işin içindeyseniz, polemikçi üslup sadece polemiği yapana değil, hakikatin peşinde olan herkese zarar verir. “Biz hakikat için savaşıyoruz, onlar canı yandığı için bize saldırıyor” tarzı iddialaşmaların bana kalırsa bu işte yeri yok. Bir doğrulama kuruluşunun önemine ve sosyal medya kuyusunda sözüne güvenebileceğimiz birilerinin kalmasının değerine inanan biri olarak bu tartışmayı son derece üzücü ve tehlikeli buldum. Gazetecinin işi doğrulanmak zorunda kalmayacağı bir haber yapmaktır evet ama doğrulama kuruluşunun işi de olayları asla kişiselleştirmemektir.

*Yazıyı yazdığım cumartesi (20 Şubat) öğleden sonra, Teyit’e eklenen haber kuruluşlarının (TRT Haber, Yeni Şafak, Sabah) söz konusu paylaşımları Facebook’ta yanlış bilgi diye işaretlenmemişti.