Geçen haftaki yazımı, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, yeni rezervlerin bulunması ve petrol ile doğalgaz...

Son dönemlerde, tükenme eğilimine giren fosil yakıtların fiyatlarının giderek yükselmesi ve gelecekte de yüsek bir seyir izleme eğilimi ülkeleri ve tabii ki uluslararası tekelleri yeni rezervler aramaya itti. Bu çalışmaların bir alanı da Doğu Akdeniz’dir.


Bunlardan özellikle bizi yakından ilgilendirenler, yakın coğrafyamızdaki gelişmeler. Yani, İsrail ve Kıbrıs’taki gelişmeler.
İsrail, kuzey sahili açıklarında, Dalit, Tamar ve Leviathan Baseni Proensi içinde yaptığı arama çalışmalarından olumlu sonuç almış, 2009 ve 2010 yıllarında bu bölgelerdeki bazı doğalgaz sahaları yaşama geçirilmiştir. Bulunan doğalgaz, 125 trilyon feet küp dolayındadır.


Benzer bir şekilde, Kıbrıs; Mısır ile 2003’te, Lübnan ile 2006’da ve İsrail ile 2010’da enerji anlaşmaları yapmıştır. PGS Geophysical AŞ tarafından 2D ve 3D sismik operasyonları yapılmış, 15 Şubat 2007 tarihinde, 2006 yılı sismik verilerine bağlı olarak anons edilen birinci offshore ihale raundunda; 11 arama bloku yer almış ve 12 No.lu blok, üretim paylaşım anlaşması ile Noble Enerji ve ortaklarına tahsis edilmiştir (24 Ekim 2008). Kıbrıs, Enerji Hizmetleri Direktörü Solon Kassinis tarafından yapılan açıklama ile (3 Ağustos 2011); en geç 1 Ekim 2011 tarihi itibariyle, Noble Enerji’nin 12 No.lu bloktaki ‘‘Cyprus A’’ prospektinde sondaja başlamış olacağını duyurmuştur.
Bu gelişmeleri takiben Kıbrıs, İsrail ile boru hattı ve sıvılaştırma tesisleri gibi alanlarda işbirliği protokolleri imzalamıştır.


Şüphesiz bu gelişmeler beraberinde çeşitli çatışma potansiyellerini de taşıyarak gündeme getirmiştir. Lübnan ile İsrail’in deniz sınırları anlaşmazlığı devam ederken yeni durum, bunu daha üst seviyelere çekmesi beklenendir.
KKTC yetkilileri; “Rum yönetiminin ihaleye açtığı parsellerden birçoğunun, adanın kıta sahanlığı üzerinde var olan hakları çerçevesinde, 22 Eylül 2011'de KKTC Bakanlar Kurulu'nun adanın etrafındaki petrol-doğalgaz arama-çıkarma sahaları üzerinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO) verdiği ruhsatlarla çakıştığını” belirterek, Kıbrıs’ın yaptığı anlaşmalara itiraz etmektedir. Ancak, bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçeklik vardır, o da, KKTC’nin meşru bir devlet olmadığıdır. Dolayısıyla KKTC’nin yaptığı anlaşmaların dünya ölçeğinde meşruiyeti bulunmamaktadır. Öte yandan bunun böyle ifade edilmesi de sorunları çözmemektedir.


Anılan bu ihtilaflar, öncelikle yeni bir çatışma ortamına işaret ediyor. Ancak, bu böyle olmayabilir, tam tersine gelişmeler şimdiye kadar sağlanamayan barış ortamının oluşumuna katkı koyabilir. İsrail ve Kıbrıs, muhtemelen 2016-17 yıllarında üretecekleri doğalgaz için şimdiden müşteri aramaktadı. Son günlerde dünya ölçeğinde giderek adından daha çok söz ettiren kaya gazı üretimi giderek artacak gibi görünmektedir. Henüz tam anlamıyla teyit edilmemesine rağmen, söylentiler, kaya gazı rezervlerinin, mevcut konvansiyonel doğalgaz rezervlerinin nerdeyse 2,5 katı olduğu şeklindedir. Bunun gerçeğe dönüşmesi halinde dünya doğalgaz fiyatları düşme eğilimine girecektir. Dolayısıyla gaz üreticileri ürettikleri gazı satmak için her yola başvuracaklardır. İsrail ve Kıbrıs’ın üretecekleri gaza en yakın pazar, devasa boyutlara ulaşan tüketimiyle, Türkiye olarak gözükmektedir. İsrail şimdiden ilişkilerin düzeltilmesine yönelik işaretler vermektedir. Doğu Akdeniz gazı, Rusya, Azerbaycan ve İran’ın yeni fiyat indirimlerine gitmemeleri halinde oldukça ucuz kalacak konumda olacaktır. Azerbaycan, İsrail ile girdiği ikili ilişkiler nedeniyle daha fazla indirime gitmeyebilir ancak İran ve Rusya’nın tutumları bu günden belirsizdir. İran büyük rezervlerine rağmen yeterince üretim kapasitesine sahip olmadığından ve iç tüketimi giderek arttığndan istese de fiyat ve arz konusunda belirleyici olamayabilir. Görünen o ki, teklif edilecek ucuz Doğu Akdeniz gazına Türkiye’de hayır diyemeyecektir. Tıpkı Suriye ile olan elektrik arzında ekonominin politikanın önüne geçmesi gibi burada da benzeri bir durum yaşanması ihtimal dahilindedir. Sözün özü bu tür gelişmeler olasılık dahilinde olup, yakın gelecekte İsrail ve Kıbrıs ile bir yumuşama asla uzak bir ihtimal değildir.


Nedeni ne olursa olsun bir barış ortamı her zaman halkların lehine bir gelişmedir diye bakıyor ve umut ediyorum.. Bekleyip görelim, neler olacağını?