Kapitalizm girdiği, geliştiği, insanlara kısmi refah sağladığı her yerde insanı aynı zamanda yalnızlaştırıyor

Doğuya inanmak

KEMAL CAN KAYAR - kemalkyr@gmail.com

Ben en büyük kimlik arayışını “biz deveye binmiyoruz” diyerek kendini Batılılara medeni göstermeye çalışarak geçirmiş bir halkın çocuğuyum. Dünyada şapka giymesi zorunlu hale getirilmiş tek halkım ben. Doğulu olmayla kafasında çok büyük problemleri olan ama ne yaparsa yapsın Batılılaşamamış bir ülke burası. Peki “iyi yanlarını” bir türlü alamadığımız Batı değerleri ve hümanizmi gerçekten de bu kadar yararlı mıdır bizim için?

Fransa’da IŞİD saldırısı tüm dünyada İslamofobi tartışmaları başlattı. Facebook profilini Fransız bayrağı yapanlar, Fransız İhtilali’nin sözlerini öne çıkaranlar, tüm Batı saldırıya karşı tek ses oldu. Çünkü Paris’te bu çapta bir saldırı yapmak. Aynı zamanda Londra’ya, New York’a, tüm Batı’ya da bir mesajdı.

Çok kez söylendi, Fransa’daki saldırıları yorumlarken bu saldırıların başına “ama” koyanlar vicdansızdır diye. Herkesten özür dileyerek büyük bir ama demek istiyorum. Fransa saldırılarında IŞİD’in katlettiği masum insanlar bizim için Ankara saldırılarında kaybettiklerimiz gibidir. Arkadaşlarımız olmasalar da insanlık dışı örgütün vahşetine maruz kaldıkları için kardeşimiz olmuşlardır. “Ama” IŞİD’in yaptığı saldırılar sonrası bir batı kültürü kutsamasına girerek, kapitalizmi ayakta tutan Batı aklının ve emperyalizminin yaptıklarının bedelini masum insanların ödediği gerçeğini söylemezsek, insanlığa karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Mülteci meselesinde ve diğer pek çok olayda gördüğümüz gibi Batı hümanizmi ikiyüzlüdür. Türkiye hükümeti de ne kadar anti Batıcı gibi gözükmeye çalışsa da G20’nin bize gösterdiği gibi Batı’ya tam göbeğinden bağlıdır.

Herkes bu olaylar sonrası Batı’da doğacak İslamofobi’den bahsetmeye başladı. Yunanistan Türkiye maçında yaşananlar sanki bilmiyormuşuz gibi bize ne kadar anlayışsız olduğumuzu gösterdi. Herkes sahada “ Ya Allah Bismillah Allahuekber” diye bağıranlar biz değiliz demeye başladı bir anda. Kendi halkından uzaklaşma ve nefret etme durumu daha da güçlendi. Ama ne yazık ki biz buyuz. Çünkü bu sloganı atmasak da bizim bu halka karşı bir iddiamız var. Aziz Güler’in de bu coğrafyaya karşı bir iddiası vardı. O yüzden İstanbul’un 1400 km doğusuna insanlık savaşı vermeye gitti.

Unutmayalım Batı kütüphanelerinde hayal olan sosyalizmi ancak Doğu cesareti gerçek hale getirebilmiştir. Batıyı reddetmiyoruz ama doğulu olmaktan gocunmamalıyız. Aklını, insafını kaybettiğini düşündüğümüz bu topraklar tarihin gördüğü en büyük katliamları yaşıyor. Küçücük bebeklerin ölüleri kıyılara vururken, her türlü vahşet bu halka reva görülüyor. Biz her şeye rağmen bu topraklara inancımızı kaybetmemeliyiz. Bu toprakların yetiştirdiği değerleri unutmamalıyız. Nazım Hikmet elini iyi ki de Şeyh Bedrettin’e atmış. Bu sayede onu tanıyoruz sahipleniyoruz. Ama Lale Devri’nin egemen sınıflarına karşı ayağa kalkmış Patronalı Halil’i, Osman’ın halifeliğine boyun eğmemiş Ebu Zer’i de, kapitalist İslamcılara yedirmemeliyiz. Köroğlu’nu kurt soyundan geldiğimize inanan Türkçülere yedirmemeliyiz.

Batının örnek olarak yarattığı ve insanlığı peşinden sürüklediği toplum ne kadar doğru bir yere gidiyor? Belki bunu söylemek çok yanlış ama Paris’teki saldırı kendinden başkasına ihtiyacı olmayan Batı insanına bir arada durmayı öğretecek. Kapitalizm girdiği geliştiği, insanlara kısmi refah sağladığı her yerde insanı aynı zamanda yalnızlaştırıyor. Bu yüzden yoksul bir sokakta herkes birbirini tanırken, zengin bir sokakta herkes birbirinden habersiz. Doğunun yoksulluğu aynı zamanda cesaretidir, dayanışmasıdır. Bizim için yüzdeler önemli değil. Yüzde elli, kırk, on önemli değil. Bizim için sınırlar önemli değil. Biz sömürge topraklarının çocukları kader ortağıyız. Evet belki insafsızlık içimize kök salmış ama Nazım’ın dediği gibi biz “Açlık ordusu”yuz. Kime oy vermiş olursa olsun, ismi cismi ne olursa olsun bu coğrafyanın halkı mazlumun yanında durmayı ister. Gün gelecek bütün kötülüklerin geldiği yer olarak görünen bu topraklar bütün insanlığın umudu olacak.