Google Play Store
App Store

Saray rejimi, Erdoğan’ı ilahlaştırarak kendini kalıcılaştırmanın yollarını arıyor. Erdoğan’ın adaylığını savunan Devlet Bahçeli’den ‘devletin merkezinde Erdoğan var’ diyen Mehmet Uçum’a dek tüm aktörler bu görev için seferber oldu. İktidar, bu hamleye karşı çıkan herkese sopa gösteriyor. Erdoğan’ı İsrail meselesi üzerinden protesto eden 9 kişinin tutuklanması da bu politika ile ilgili. Ancak ülkenin geleceğini ve rejimin kaderini halkın ‘artık yeter’ sesleri belirleyecek.

Dokunulmazlık zırhını halkın iradesi delecek
Ankara’da ‘Geçinemiyoruz’ mitinginde yurttaşlar rejimin politikalarına karşı bir araya gelmişti.

POLİTİKA SERVİSİ 

Ülke Saray rejiminin elinde gün geçtikçe felakete sürükleniyor. Toplumsal desteğini kaybeden ve yönetme krizi içerisinde hayatını sürdürmeye çalışan rejimin rotası krizleri yönlendirmek üzerine kuruluyor. Bununla birlikte iktidar bloku, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da yeni bir kutsallık atfetmeye çabalıyor. Öyle ki İsrail’le ticarete ilişkin soru sormak bile tutuklama nedeni olabiliyor.

Erdoğan’ın 29 Kasım’da TRT World Forum'da Gazze hakkında konuştuğu sırada kendisine soru soran kişi dahil toplam 9 protestocu, nöbetçi sulh ceza hakimliği tarafından tutuklandı. "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" ve "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamalarından işlem yapılan 9 kişinin suçlanmasına ise “Gemiler Gazze'ye Hayfa'ya değil", "Vicdan Gemisi'ne neden izin verilmiyor", "Siyonistler, siyonist gemileri ülkemizde serbestçe dolaşıyor" sloganları gösterildi.

Bu durum son birkaç yılda artık her ağzını açanın başına gelen sıradan bir olay halini aldı. Adalet Bakanlığı İstatistikleri’ne göre 2019-2023 arasında tam 68 bin 139 kişi Cumhurbaşkanına Hakaret suçlamasıyla yargılandı. Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra hakkında bu nedenle soruşturma açılan kişi sayısı ise yaklaşık 200 bin oldu. TCK 299-301 kapsamında geçen yıl hakkında dosya açılan çocuk sayısı da oldukça fazla 18 yaşın altında 552 çocuk hakkında Cumhuriyet başsavcılıklarında TCK 299-301 maddeleri kapsamında toplam 673 dosya açıldı. Verilerin di li de bize Erdoğan’a dokunulmazlık zırhı verilmek istendiğini gösteriyor. Tüm politikalarını Erdoğan’ın en az bir dönem daha adaylığı üzerine kuran rejimin rejimin aktörleri de bu kutsallığa sığınıyor. Yerel seçim yenilgisinin ardından başlatılan yumuşama hamlesi de son dönemde iyice vites artırılan Kürt sorunu meselesi de rejimin ‘bekası’ için araçsallaştırılıyor.

Erdoğan’ın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’den Saray’ın sözcüsü Mehmet Uçum’a Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan MİT Başkanı İbrahim Kalın’a tüm aktörler rejimin kalıcılaşması için kolları sıvıyor.

Sürecin sözcülüğünü üstlenen Mehmet Uçum’un önceki gün yaptığı açıklamalar da rejimi sağlamlaştırma hamlesi içerisinde Erdoğan için çevrelenen zırhı ortaya koydu.

DEVLET AKLININ MERKEZİNDEKİ ERDOĞAN

Tıpkı MHP Lideri Devlet Bahçeli gibi çözüm sürecinin olmadığını söyleyen Uçum, yaşananların ancak diyalog olarak ilerleyebileceğini ve herhangi bir müzakere sürecinin söz konusu olmadığını da sözlerine ekledi.

Konuşmasını rejim övgüsüyle sürdüren Uçum, Bahçeli ile Erdoğan’ın uyum içinde çalıştığını, aralarında bazı iş dağılımı olduğunu da belirtirken “Erdoğan devlet aklının tam merkezindedir” dedi.

Kendini Erdoğan’ın “fikri asistanı” olarak lanse eden Uçum, Erdoğan’ı ise “Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine uygun olarak, Atatürk'ün vizyonuna uygun olarak bir noktaya taşımaya çalışan bir lider” olarak tanımladı.

Başta laiklik olmak üzere cumhuriyetin ilerici birikimlerine savaş açmış, eğitimden sağlığa ülkedeki bütün kamusal mekânları tarikat ve cemaatlerin arka bahçesi haline getirmiş olan bu rejimin başındaki Erdoğan hakkında yapılan bu tanımlama da bugün sahnelenen oyunla oldukça paralel.

Ülke sorunlarının tamamının bir yana bırakılmasını isteyen bu yaklaşım Erdoğan’ın ‘ilahlaştırılması’ üzerinden yürütülüyor. Ülkenin ikinci yüzyılının başındaki ‘büyük lider’ görüntüsü, Erdoğan’ı bir kez daha seçelim ve rejimin kalıcılaşmasının yolunu açalım demenin nedenleri arasına sokuluyor. Rejimin yeniden tahkimi için Erdoğan vurgusu Bahçeli ve Uçum ile de sınırlı değil. Aşağıdan yukarıya rejimin tüm aktörleri bu çemberin içerisinde yer alıyor.

Erdoğan’ın adaylığı için bir yol bulunur diyen AKP Sözcüsü Ömer Çelik de aylardır Anayasa turlarında bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da bu amacın etrafına diziliyor. Muhalefetin dizayn etmek için geliştiren iç cephe söylemleri de Ortadoğu üzerinden Kalın ve Fidan’ın açıklamalarıyla destekleniyor. Erdoğan’ın milli bir değer olduğu, böyle güçlü bir lidere adaylık imkânının verilmesi gerektiği söylemleri de tüm bunların arasında ortaya çıkıyor.

ANLATACAK HİKÂYELERİ KALMADI

Rejim açısında durum böyle olsa da Erdoğan nasıl anlatılırsa anlatılsın kendilerini tahkim etmenin tek yolu baskıcı, faşizan politikaları olabildiğince artırmak.

Her yeni bir güne farklı hukuksuzluklarla uyanan ülkenin geldiği hal bu. Sorunları çözeceğiz safsataları arasında tekrar sarılınan kayyum siyaseti de muhaliflere, gazetecilere yönelik artan gözaltı ve tutuklamalar da bunun en somut örneği. Ancak tüm bu söylemler ve hesaplar hala Saray rejiminin cephesinde olup bitenlerle alakalı. Erdoğan 22 yıllık iktidarını başkanlık rejimi ile taçlandırmayı başarsa da artık ne eskisi kadar güçlü ne de bu halka anlatacak yeni bir hikâyesi mevcut. Üstelik tüm kamuoyu yoklamalarında dahi toplumun yarısından fazlası artık açık ara rejimin karşısında konumlanıyor.  OHAL koşullarına rağmen hala ülkenin birçok yerinde işçiler, kadınlar, gençler, emekliler, eğitimciler üreticiler korkmadıklarını gösterirken Erdoğan’a ‘Sana rızamız yok’ diye sesleniyor.    Halkın geniş kesimlerinin durduğu bu noktanın kendisi ise rejimin gelecek hesapları önündeki en büyük engel. Tam da bu sebeple rejimin geleceği ne Erdoğan ve Bahçeli’nin ne de çevrelerinde dolaşan Uçum, Fidan, Kalın gibi aktörlerin elinde olacak.

Ülkenin ve rejimin geleceğini ‘Halkın artık yeter’ sesleri tayin edecek.

***

ERDOĞAN’A KARŞI ÇIKILMAZ!

Uçum’un bir diğer öne çıkan başlığı ise çözüm sürecinden bahsederken ‘ihanet ettiler’ çıkışı oldu. Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın o süreçte ihanet ettiğini belirten Uçum, “Seni başkan yaptırmayacağız’ siyasi çıkışı sürece ihanet etmiştir” dedi. Bir siyasi parti Eş Genel Başkanı’nın kendi politik hattı doğrultusunda Erdoğan’a karşı çıkmasını ihanet olarak belirten Uçum, bugün için sürece dair de ipuçları verdi. Bir elinde havuç bir elinde sopa ile bekleyen rejim, Erdoğan’a karşı çıkan kim varsa terörist ya da ihanetçi ilan etmeye devam edecek.

***

SİZİN KORKUNUZ NEDİR?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı "Gemiler Gazze’ye bomba taşıyor" sloganıyla protesto eden 9 kişinin tutuklanmasına tepki gösterdi. İmamoğlu, "Cumhurbaşkanı’na İsrail’le yapılan ticaretle ilgili eleştiride bulunan, ses çıkaran gençlerin jet hızıyla tutuklanması vicdanları yaralayan yeni bir hukuk garabetidir. Bu neyin tahammülsüzlüğüdür? Neden korkuyorsunuz? Bu gençler ülkedeki iki yüzlülüğü protesto ediyorlar ve sizden korkmuyorlar. Peki sizin korkunuz nedir?" ifadelerine yer verdi.