Gerçekten çok tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Ülkemizin uzun bir sorunlar listesi var. Yanı başımızda savaş tamtamları çalıyor. Her gün kadınlar öldürülüyor. Artık şiddetle değil cinayetlerle, cinnetle, samuraylarla mücadele ediyoruz. Kafalar kesiliyor. Ekonomi dibin en dibine vurmuşken bir bakıyorsunuz Demet Akalın bile markette sucuk etiketi takip edip zamlardan şikâyet eder olmuş. Her gün daha da fakirleşen işçilerin direnişi fabrikadan fabrikaya yayılırken iktidar baskısıyla zayıflatılan sendikalara destek Haluk Levent’ten geliyor. Sanatçının dilini koparmaya niyetli azmettirici ve şiddeti teşvik eden iktidarın karşısında direniş, dayanışma büyürken sosyal medyada paylaşılan “demokrasi Tarkan’a, sendikacılık Haluk Levent’e, laiklik Gülşen’e emanet” cümlesi zamanın özeti. Bir yanda samuraylar, zebaniler, meczuplar diğer yanda popçular. Fantastik bir zamana tanıklık ediyoruz. Öyle ki okuduğumuz haberleri mizah sitesi Zaytung haberlerinden ayırabilmek için sağlama yapmak zorunda kalıyoruz. Saçma sapan, akla gelmeyecek şeyler o kadar tahmin edemeyeceğiniz makamlardan ciddiyetle kamuoyuna aktarılıyor ki şaşıramıyorsunuz bile. O denli dipsiz bir cehaletin ve yozluğun elindeyiz.

***

İşte böyle bir ortamda önceki gün iktidarın sözcülüğüne soyunmuş yaşını başını almış bir parti liderinin elinde bir kartonla TBMM’de “6’yı ters çevirirseniz 9 olur” düzeyinde açıklamasını gördüğümde yıllar öncesinden, o zamanlar beni çok güldürüp eğlendiren bir yazıyı hatırladım. Mizah dergisi GırGır’ı yaşı yetenler hatırlayacaktır. Her hafta okumayı iple çektiğim bir köşe vardı GırGır’da. Atilla Atalay’ın ironisine hayrandım. Yazılarını kesip saklardım. Zamanla kitaplarında yer aldı gözlerimden yaş gelerek okuduğum yazıların çoğu. İşte bugün Atilla Atalay’ın 6 rakamının Devlet Bahçeli’nin elinde can çekiştiğini gördüğümde aklıma düşen yazısını paylaşmak istiyorum sizinle. Evet, çok çok zor ve ağır günlere direnip dayanıyoruz ama umutlu olmak için de çok sebebimiz var. O yüzden gülümsemeye devam.

***

Otuz küsur yıl evvel çarpıklığı, çürümüşlüğü mübalağa ile mizaha dökerken Plan Program ve Hesap İşleri başlıklı yazısındaki 6’nın 9’un kaderinin gerçek kürsülerden geçeceğini düşünmüş müdür Atilla Atalay? Buyurun sevgili okurlar demiyor muyuz “gülmek devrimci bir eylemdir” diye:

“Planlama teşkilatının saygıdeğer hesap uzmanları. Sayın Başbakanımızın isteğiyle yine ülkemizin kalkınma ve büyüme hızını hesaplamak için toplanmış bulunuyoruz. Geçen sefer ülkemizdeki elektrik prizi sayısını, mevcut memeli hayvanlarımızın ayak sayısıyla çarpıp milli gelirimize bölünce, kalkınma hızımızı 0.3 bulmuştuk. Bu rakamı biraz yuvarlatıp üstünü tamamladıktan sonra, kalkınma hızımızın yüzde 7.9 olduğunu açıklamıştık. Ama şimdi aynı formülü kullanarak hesap yaptığımızda acayip sonuçlar çıkıyor. Ben demin ki hesabımın sonucunda bir adet virgül bulmuş durumdayım.

- Nasıl yani? Virgülün solunda ve sağında bir rakam yok mu? Sıfır virgül sekiz olur, yedi virgül beş olur. Ama sadece virgül olması biraz garip değil mi Hikmet Bey?

- Maalesef sadece virgül çıktı efendim.

- Bari bir rakam bulsaydınız, yuvarlak hesap yükseltir bir şeyler uydururduk. Virgülü en fazla yuvarlatsak nokta haline dönüştürebiliriz ki, bunun da konumuzla bir ilgisi yok. Sizin hesaplarınızdan da illallah yani Hikmet Bey. Geçen yıl ülkemizdeki işsizlik oranını yedi litre olarak hesaplamıştınız. Sonra Sayın Başbakanımız da “Litre cinsinden işsizlik yoktur” diye halka açıklamada bulundu.

- Naapabilirim, yüz kere kontrol ettim, virgül çıkıyor.

- Zamanımız yok. Birazdan Başbakan cevap isteyecek. Sonucu bu akşamki “İcraatın İçinden” programında söyliyecekmiş. Adama şöyle yüksekçe bir şey söylemek lazım, yoksa feci bozulur. Hikmet Bey, bulduğunuz virgülü verir misiniz. Evet, gördüğünüz gibi, hesap neticesinde bulunan virgül dikkatle bakılıp daha büyükmüş gibi tasavvur edildiğinde, aynen dokuza benzemektedir, zaten virgül minyatür bir dokuz rakamı değil midir? Bütün bu bilgilerin ışığı altında memleketimizin kalkınma ve iktisaden büyüme hızı yüzde dokuzdur. Hadi şimdi daalın…”