Doların rekor kırdığı dönemde bolca duyduğumuz ‘reform’ söylemi ısıtılıp yeniden gündeme getirildi. Artan faiz ile sıcak para girişi kısıtlı kaldı, dolar kuru yeniden yükselmeye başladı. Son bir haftada kurdaki artış nedeniyle Türk Lirası’nın bu yılki kazanımları kayboldu.

Dolar yükseldi reform harlandı

Havva GÜMÜŞKAYA

Türk Lirası’ndan yana esen rüzgâr yön değiştirdi. Kasım ayında ekonomi yönetiminde yaşanan değişiklik, faizlerin yükseltilmesi ve ‘reform’ söylemleri 8,50’ye kadar çıkan dolar kurunu hızla geriletti. Yaklaşık 4 ayda TL’nin dolar karşısındaki değeri yüzde 18 arttı. TL değer kazandıkça iktidarın ekonomide reform söylemleri sönümlendi. Ancak kurdaki bu düşüş de sınırlı kaldı. Son bir haftada ise bununla birlikte rüzgâr tersine esmeye başlayınca TL, dolar karşısında yeniden değer kaybı yaşadı. Geçen hafta cuma gününden itibaren başlayan değer kaybı yüzde 0,6’ya kadar çıktı. Böylece TL, bu yılki kazanımlarının tamamını kaybetti. Dolar kuru 7,40’ı geçerken avro kuru 9'un üzerini gördü.

Kasım ayının ilk haftasında ekonomi yönetimindeki taşlar değişti. Önce Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal görevden alındı ardından Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, istifa ettiğini açıkladı. Bu gelişmelerin ardından ilk olarak ekonomide reform söylemleri yükselmeye başladı. Daha sonra yeni ekonomi yönetimiyle, Erdoğan’ın düşük faiz inadına rağmen faizler yükseltildi. Ardından rekor üstüne rekor kıran dolar kuru düştü. Yüksek faiz ile ülkeye sıcak para girişi sağlandı. Ancak bu çok sınırlı kaldı. Zira Merkez Bankası’nın önceki gün açıkladığı verilere göre Devlet İç Borçlanma Senetlerine(DİBS) gelen para; net olarak 3,7 milyar dolar seviyesinde. Bu hafta dolar kurunda meydana gelen yükselmede ABD tahvil faizindeki ani yükseliş önemli rol oynadı. Faiz artışlarının küresel piyasalarda gelişmekte olan ülke para birimleri üzerinde yarattığı baskı TL’nin yabancı para birimlerine karşı değer kaybetmesinde etkili oluyor.

Sıcak para girişlerinin düşmesiyle dolar kuru artmaya başlayınca reform söylemleri yeniden harlandı. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan unutulan reform söylemiyle ilgili olarak “Makroekonomik İstikrar Politikalarını ve Yapısal Politikaları içeren ‘Ekonomik Reform’ çalışmalarımızda sona geldik. Reform politikalarımızın detaylarını Sayın Cumhurbaşkanı’mız mart ayının ikinci haftasında kamuoyuyla paylaşacak” deyip hatırlatmada bulundu.

TL’NİN KIRILGANLIĞI UZUN VADEDE DEĞİŞMEYECEK

Türk Lirası’nın kırılgan bir para birimi olduğunu belirten Doç. Dr. Atilla Çifter bunun hem küresel ekonomik hem de siyasal nedenlerine dikkat çekti. Çifter, şu değerlendirmelerde bulundu: "ABD tahvil faizleri yükseldiğinde fon transferinin yönü değişiyor, gelişmekte olan ülkelere dolar akışı duruyor ya da çıkış oluyor. Pandemi döneminde Fed toplam varlıkları hızla arttı ve ilk başta gerileyen ABD tahvil faizleri geçen yılın ağustos ayından itibaren zaten artıyordu. Son günkü artışta iki ülke para birimini diğer gelişmekte olan ülkelerden daha fazla ayrıldı. Bu ülkeler Türkiye ve Güney Afrika. Her iki ülkedeki makroekonomik kırılganlıklar diğer gelişmekte olan ülkelerden çok daha yüksek.

Türkiye'de net rezerv ve ödemeler dengesindeki problemler TL için iki temel sorun. Yeni ekonomi ve Merkez Bankası yönetimi döviz girişini başlatsa da bu giriş büyük oranda sıcak para olarak gerçekleşti. Sıcak para girişi ise bir süredir durdu ve bu duruş dış ya da iç şoklarda TL'nin direncini daha fazla bozuyor.

Ekonomi tarafında reform temel büyüme modelinin değişmesi olmalıydı, her fırsatta Kanal İstanbul söyleminin gündeme gelmesi ise inşaat ile büyüme modelinin değişmediğini gösteriyor. Türkiye kaynakları mega projeler yerine teknoloji ve üretime yönlendiren bir büyüme modeline geçmeden kırılgan olmayan TL uzun vadede mümkün gözükmüyor.