Bu ülkede ekonomiye ilişkin köşe yazısı yazmak hem çok kolay hem de çok zor. Kolay; çünkü o kadar çok sorun var ki hangisi hakkında yazsan ilgi ile okunuyor. Hatta yeni konu bile aramaya gerek yok. Mesela, döviz kurları üzerine sürekli yazabilirsin ve bu yazılar da ilgi çeker. Zor; çünkü döviz kurları hakkında yazdığında hep aynı cümleleri kurmak zorunda kalıyorsun. Bu da kendini tekrar etme sonucunu doğuruyor, çünkü kurların yükseliyor olmasının gerekçesi hiç değişmiyor ve iktidar da bu gerekçeleri ortadan kaldırmaya yönelik bir girişimde bulunmuyor. Bu nedenle farklı zamanlarda dolar kuruna ilişkin yazdığın yazıların sayılarını değiştirip kullanabilirsin.

Ama ben öyle yapmayacağım. Kolayına kaçmadan doların neden yükseldiğini ve önümüzdeki dönemde de yükselmeye devam edeceğini yazacağım.

Dolar kuru mayıs ayı başından beri istikrarlı bir şekilde yükseliyor. Çarşamba günü 17,50’ye kadar yükselen dolar bu seviyelere yakın işlem görmeye devam ediyor. Yaklaşık 2,5 liralık bir artış söz konusu. Bu artış beklenen bir artış mıydı? Bu köşeyi düzenli olarak okuyorsanız yanıtın evet olduğunu bilirsiniz. Bunu bilmenin de çok zor bir şey olmadığını itiraf edeyim. Biraz ekonomi bilgisi olanlar mevcut ekonomik göstergelerin doların yükselmeye devam edeceğini işaret ettiğini hemen bilir.

Enflasyonun yüzde 73,5 olduğu bir zamanda mevduat faizleri yüzde 18-19 civarında olursa, kimse TL’de kalmak istemez. Tabi dolar talebi sadece tasarrufları olanlar tarafından oluşmaz. Mesela önümüzdeki bir yıl içerisinde çevrilmesi gereken dış borcun 182 milyar doların üzerinde olduğu, yurtdışında faizlerin yükseldiği ve yeni krediye ulaşmanın hem daha pahalı (CDS’in 770’i geçtiğini biliyoruz) hem de zorlaştığı bir dönemde, bu borcu çevirmek zorunda olanlar da fırsat buldukça dolar alacak. Ayrıca, tüm veriler dış ticaret açığının hızla artmaya devam ettiğini gösteriyor. İhracattan elde edilen döviz geliri, ithalat yapmak için ihtiyaç duyulan dövizi karşılamıyor. Peki, aradaki fark için gereken döviz nereden temin edilecek? Piyasadan tabi. Bu da bir diğer talep kaynağı. Bu listeyi uzatmak mümkün. Dolar talebi güçlü seyredecek. Peki ya dolar arzı? Kim doların yükselmeye devam ettiği bu dönemde elindeki dolarları satmak ister? Vatandaş satmaz, şirketler satmaz. Dışarıdan yatırım olarak gelen dolar da yok. E, ne kaldı geriye? Evet, haklısınız, merkez bankası var. Fakat onlar da uzun zamandır kurları baskılamak için dolar sattıkları için artık satacak fazla dolarları da kalmadı. Rezervlerin durumunu biliyorsunuz. Dolayısıyla, almak isteyen çok, satmak isteyen yok ise sonuç kaçınılmaz olarak kurların yükselmesi olur. Olan da budur.

İZİN Mİ VERİYORLAR

Son birkaç gündür bazı gazete köşelerinde “iktidarın kurları yükselmesi için bıraktığı” anlamına gelen yazılar görüyorum. Meğer bu yükseliş, iktidar izin verdiği için yaşanıyormuş. Bu nedenle paniğe de gerek yokmuş. Her şey kontrol altında ve planlı yapılıyormuş.

Üstelik bu görüşlerini şöyle ifadelerle kuvvetlendirmeye çalışıyorlar: seçim sath-ı mailine girildiği bir dönemde, iktidar kendisine zarar verecek sonuçlar ortaya çıkaracak kur yükselişlerine izin vermez. Eğer buna izin veriyorlarsa, bilin ki bir oyun planları var. Hiçbir şey tesadüfi değil!

Ama gerçekler hiç de öyle değil. Ne “izin vermeleri söz konusu” ne de bir “oyun planları” var. İktidarın kurların yükselişini durdurma imkânı olmadığı için bir şey yapamıyorlar. Yapmak istemediklerinden değil, yapamadıklarından dolayı bir şey yapamıyorlar. Yanlış anlamayın. Yapılması gerekenleri bildiklerini tahmin ediyorum ama onu yapabilecek “yetkileri” olduğunu düşünmüyorum.

Hal böyle olunca dolar da yükselir, avro da.

Peki ya altın? Keşke yükselmese. Malum, düğün mevsimi başladı.