TL’nin değer kaybetmeye başladığı 2015’te hükümet “Düşecek rahat olun diyerek güven telkin ediyordu. Bu söylemin eskimesi iç ve dış politik gerilimle birleşince iletişim dili sertleşti, “Onların doları varsa bizim Allah’ımız var” dönemi başladı. Şimdilerde ise kontrol tamamen kaybedilmiş durumda, hükümet ise vaziyeti çaktırmıyor: “Sizin dolarla ne işiniz var, biz milli ekonomi kuruyoruz.”

Dolarda değişen dönem yeni söylem

Ozan GÜNDOĞDU

Dolar kuru bu haftaya da rekorla başladı. Pazartesi gününe 7,97 TL seviyesinden başlayan dolar kuru, 8’de hiçbir dirençle karşılaşmayarak bu seviyeyi de kırdı geçti. Ancak bu sefer ekonomi yönetimi “kurdaki çığlığı duymazdan gelme” stratejisi izliyor. Bu zamana kadar “dolar almayın, düşecek” diyen, daha sonra “onların doları varsa bizim Allah’ımız var diyen” hükümet, son 1 aydır “Kur kontrol altında, bu düzeyler rekabet gücünü artırıyor” algısı yaratmaya çalışıyor. Son 5 yıllık sürece göz atıldığında ise hükümetin sürecin sonunda çaresiz kaldığı ve kontrolü kaybettiği anlaşılıyor.

***

DEĞER KAYBININ 1’İNCİ DÖNEMİ: Rahat olun, dolar düşecek

2015’le birlikte başlayan ve doların 3 liradan 6 liraya kadar yükseldiği 2015-2018 döneminde Erdoğan’ın temel söylemi dolar alanların duvara çarpacağı oldu. Seçim takviminin de etkisiyle seçmene güven telkin edildi, iktidar gazetelerinde yazanlar doların düşeceğini söyleyip durdu.

2015 MART: Dolar alırsanız duvara çarparsınız

2015’in mart ayı. Doların 3 TL’yi görmesine henüz 6 ay var. 2008-09 Küresel Finansal Krizi’nden sonra Amerikan Merkez Bankası (Fed) tüm dünyaya para pompalamış ancak artık bu bolluğun önü kesilmeye başlayınca gelişen ülke para birimleri riskli hale gelmiş durumda. TL de bu para birimlerinin başında geliyor, zira son yıllardaki para bolluğunda en çok borçlanan ülkelerden biri Türkiye. Bu koşullar altında 7 Mart 2015’te Gaziantep’te STK’lere konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan TL’ye güven kazandırmak istiyor ve şöyle diyordu; “STK’lara ve işadamlarına sesleniyorum. Sakın dolar alarak köşeyi dönerim gibi bir yaklaşım içine girmeyin. Duvara çarparsınız. Dere yatağında akar”.

dolarda-degisen-donem-yeni-soylem-797623-1.

2017 MART: Ben daha da düşeceğini düşünüyorum

80’li ve 90’lı yılların geçmişte kaldığını düşünen yurttaşlar endişelenmeye başlıyor ve Erdoğan artık sık sık dolar kurunu gündemine alıyordu. 2016’nın eylül ayında 3 lira civarındaki dolar kuru, yıl sonunda 3,80’e yükselmiş ve yıl başını bu seviyelerde aşmıştı. Daha sonra kar satışlarıyla düzeltmesini yapan kur 3,50 civarına gerileyince 2 Mart 2017’de Erdoğan Pakistan dönüşü uçakta gazetecilere konuştu; “Kurda gerileme başladı. Ben daha da ineceği kanaatindeyim. Bu konuda geldiğimiz nokta bunun sinyallerini veriyor.” Dolar kuru düzeltmesini yapıp yoluna devam etti, yılı 3,90 seviyesinde kapattı.

2017 KASIM: 1 Doların 7 bin 500 lira olduğu günleri niye konuşmuyorsunuz?

Merkez Bankası 2017 yılı boyunca en çok tartışılan kurumlardan biriydi. Erdoğan her fırsatta faizi yükseltmeyin talimatı veriyor, Merkez ise faizi yükseltmeyip arka kapıdan geç likidite penceresini yükselterek döviz kurlarını kontrol etmeye çalışıyordu. Politika faizi yüzde 8 iken geç likidite penceresinden fonlama faizi yüzde 16,5’i görmüştü. Kredi faizleri yüksekti, dolar borcu olan şirketler borçlarını çevirmekte zorlanıyordu. Önünü göremeyen piyasa yatırımları durduruyor, işsizlik her geçen ay artıyordu. Erdoğan durumdan rahatsızdı, ATO ödül töreninde akaryakıta yapılan zamları eleştiren sektöre şöyle cevap verdi; “Bugün döviz 3 kuruş yükseldi akaryakıt iki kuruş arttı diye karalar bağlayanlar 1 doların 7 bin 500 liralara çıktığı günleri niye konuşmuyorsunuz?” Artık Erdoğan’ın söylemi de sertleşiyordu.

***

DEĞER KAYBININ 2’NCİ DÖNEMİ: Bize baş eğdiremeyecekler

2018’den 2020 yazına dek devam eden döviz kuru söylemi bir ekonomik savaşın içinde olunduğuydu. Erdoğan, gündemin ekonomi olmasını istemiyordu. Böylece ekonomi gündemiyle dış politik gerginlik birleştirildi. Rahip Brunson kriziyle başlayan bu süreçte döviz kurlarındaki artış iç ve dış politik gerilimle harmanlandı. Seçmene saldırı altındayız, atlatırsak her şey çok güzel olacak mesajı verildi. Önceki dönemde güven telkin eden söylem, yerini seçmenden fedakarlık bekleyen söyleme bıraktı.

2018 NİSAN: Bizi döviz kuru üzerinden terbiye edemezler

2018’le birlikte Erdoğan’ın döviz kuruna ilişkin yorumları manevra yapmaya başladı. Geçmişte de “faiz lobisi, dış güçler, üst akıl” gibi söylemler kullanılsa da dış politik gerilim artık bu söyleme daha fazla yardımcı olmaya başlamıştı. 12 Nisan’da Başkentray açılış töreninde konuşan Erdoğan “Ekonomide aktif rol oynayanlar, finans sektörünün içinde olanlar eğer Suriye’deki bu gelişmeleri bahane ederek ülkemize ekonomik terör estirmeye çalışıyorsanız yanlış yaparsınız. Bunları gayet iyi biliyoruz. Yeri geldiğinde bunun hesabını verir, bunun bedelini ödersiniz. Döviz kurlarındaki artışın makul, mantıklı, işin kitabına uygun bir izahı yok” diyor ve ekliyordu “Bizi döviz kuru üzerinden terbiye edemezler”. Artık “döviz düşecek rahat olun” politikası yerini yavaş yavaş “dış güçlerle mücadele ediyoruz, arkamızda durun” söylemine bırakıyordu. Seçimlerin yaklaşması da bu söylemi güçlendirdi, 19 Haziran’da meşhur “Bu kur falan, bunların hiçbirisi bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil. Bizim geleceğimizi biz belirleyeceğiz. 24’ünde bu kardeşinizi yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” konuşması geldi. Bu esnada dolar 4,74’tü…

2018 AĞUSTOS: Onların doları varsa bizim de Allah’ımız var

ABD’li Rahip Brunson’ın Türkiye’de hapiste tutulması Erdoğan ile Trump arasındaki gerilim konusuydu. Dolar kuru 10 Ağustos’ta deyim yerindeyse patlamış ve 5,50 seviyesine yükselmişti. Artık “rahat olun düşecek” açıklamaları tatmin edici olmuyordu. Erdoğan ise dolar kurundaki artışı son aylarda artık bir beka mücadelesine çevirmeyi başarmıştı. AKP seçmeni her fırsatta yükselişin yerli ve milli bir iktidar istemeyen dış güçler olduğuna inandırılmaya çalışılıyordu. 10 Ağustos 2018’de Erdoğan Rize’de seçmenlerine “Çeşitli kampanyalar sürdürülüyor. Bu kampanyalara kulak asmayın. Onların dolarları varsa bizim de halkımız, hakkımız, Allah’ımız var. Hiç endişelenmeyin. Çok çalışacağız ve 2023 yılına farklı gireceğiz” dedi. Artık dolar kuru bir ekonomi gündeminden çok iç ve dış politik gündemin parçası haline getirilmişti. Ertesi gün “Sanıyorlar ki; döviz kurunu zıplatınca Türkiye yıkılacak, finans araçlarını devreye sokunca bu millet diz çökecek, bize farklı hukuk uygulayınca bu ülke teslim olacak. Bunlar ülkemize karşı açılan ekonomik savaşın kurşunlarıdır, gülleleridir, füzeleridir. Biz elbette bunlara karşılık vermek için gereken tedbirleri aldık, alıyoruz. Ama asıl olan bu silahları ateşleyen elleri kırmaktır”

***

DEĞER KAYBININ 3’ÜNCÜ DÖNEMİ: Her şey kontrol altında

dolarda-degisen-donem-yeni-soylem-797624-1.

Son 2 yıldaki “Saldırı altındayız, fedakarlık bekliyoruz” söylemi de eskiyordu. Yeni dönemin iletişimi “Her şey kontrol altında, siz dolara bakmayın” ifadesinde vücut buldu. Dolara bakanlar Mercedes’lerini değiştirmek isteyen sosyete takımıydı. Bu dönem Erdoğan mümkün olduğunca arka planda bırakıldı, konuşmalar Berat Albayrak tarafından yürütüldü. “İthalat cenneti olmayacağız, milli ekonomi devrimi yapıyoruz” tezi işlendi.

AĞUSTOS 2020: Dolarla mı maaş alıyorsun?

Güven telkin edip dolar düşecek dense kimse inanmıyor, kimse bize baş eğdiremez dese altının boş olduğu anlaşılıyordu. Yeni dönemde “dolara bakmayın, her şey kontrol altında ve iyiye gidiyor” söylemi benimsendi. Bu söylem Berat Albayrak’ın 13 Ağustos’ta CNNTürk’te Ahmet Hakan’ın programındaki ifadelerinde simgeleşti; “Dolarla mı maaş alıyorsunuz, döviz borcunuz mu var, dövizle bir işiniz mi var? Türkiye 80’li yıllardan itibaren serbest piyasa ekonomisine geçtiğinden beri bir kur algısıyla ekonomiyi ölçmeye yönelik bir psikolojik iklime girmiş. Bunun eski dönemlere kıyasla bugün çok daha az etkilediği bir süreçteyiz”. Artık dolara bakmayacaktık, zaten yüksek dolar kuru ihracatı artıracak ve artık cari açık vermeyecektik. Cari açık tarihe karışacaktı.

AĞUSTOS 2020: Zaten 1 lira

1 dolarcılar ülkeyi ithalat cenneti yapmışlardı


Albayrak aynı programda bir yandan seçmenlerine boş verin doları, dolara bakanlar otomobillerini yenilemek isteyenler mesajı verirken sınıf çatışmasını manipüle etmeye çalışıyordu. Bir yandan da yeni dönemi rasyonelize etmeye çalıştı. Şöyle diyordu Albayrak “1 lira 1 dolarcılar dönemi bitti. Yurtdışı seyahat, Mercedes pahalandı diyorlardı. Vatandaşın böyle bir derdi yok. Daha rekabetçi ihracat olsun diyoruz. 1 lira 1 dolar olur mu enflasyon farkı var. Paranız olduğundan fazla olursa ithalat cenneti olur. TL artık çok daha rekabetçi, iş dünyası artık dövizle borçlanmıyor. Türkiye ilk kez rekabetçi bir kur düzeyiyle ekonomiyi yöneten düzeye geldi. Bu manada eleştiri yapanların bir kısmı kötü niyetli”.