Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Sosyal medya” kavramını eleştiren geçen haftaki yazım üzerine Prof. Dr. Onur Bilge Kula’dan şu iletiyi aldım:

Sayın Aşut, Günaydın,
‘Sosyal medya’ ile ilgili yazınızı okudum. Şunu bilgilerinize sunmak isterim: Media, ‘Medium’ kavramının çoğuludur. Ben uzun süredir ‘medium’ kavramına karşılık olarak ‘dolayım’ kavramını önerdim ve kullanıyorum. Şu gerekçeyle; kavramlar tek ve belirgin anlamlı olmak zorundadır. Buna ek olarak, önerilen bir kavram, türetimlere de elverişli olmalıdır. Bütün Batı dillerindemedium’ temel alınarak ‘medial’, ‘medialite’, ‘medialaştırmak’ gibi türetimler yapılmıştır ve bunlar güncel kullanımdadır. ‘Dolayım’dan, ‘dolayımsal’, ‘dolayımsallık’, ‘dolayımlama’ ve ‘dolayımlamak’ ya da ‘dolayımsallaştırmak’ türetilebilir. Bir olayın basında farklı biçimde aktarılması, en açık olarak ‘dolayımlamak’, ‘dolayımlaştırmak’ eylemi ile anlatılabilir.

Dil duyarlılığınız için içten teşekkürler. İyi günler.”

***

Sayın Prof. Kula’nın iletisinde “media / medya” kavramının kökenbilimsel açıklamasına yer veriliyor fakat “sosyal medya” kavramı için bir karşılık önerilmiyordu. Oysa bizim amacımız, bu kavrama anlamlı bir Türkçe karşılık bulmaktı.

Sayın Kula’ya şu yanıtı gönderdim:

Değerli Hocam merhaba,

Katkınız için teşekkür ediyorum.

Yıllar önce yayımlanmış bir makalemde ‘medya’ kavramının kökenine ilişkin benzer ifadeler kullanmıştım.

Tabii, sözcüğü Türkçeye ‘dolayım’ olarak aktarabiliriz ama ‘sosyal medya’ kavramını nasıl karşılayacağız?

Benim yazıda yanıtını aradığım asıl soru buydu.

Sizin bu kavramı karşılamaya yönelik bir öneriniz varsa öğrenmek isterim.

Sevgiyle ve saygıyla.”

***

Dil felsefesi ve yazın kuramı konularında önemli incelemeleri bulunan Prof. Dr. Onur Bilge Kula’nın bu soruya yanıtı çok kısa oldu:

‘Sosyal medya’ için, aynı yolu izleyerek, ‘sosyal/toplumsal dolayımlar’ denilebilir.

Şimdi değerli hocamızın bu önerisine katılacak olursak, güncel gelişmeler karşısında şöyle tümceler kurmamız gerekecek:

-Son günlerde toplumsal dolayımların gündeminde AKP’li Cumhurbaşkanı var.

-Bir milletvekilinin şehit cenazesindeki davranışı, toplumsal dolayımlarda çok eleştiriliyor.

-Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), muhalif toplumsal dolayımlara erişim yasağı getirdi.

Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere, değerli hocamızın “toplumsal dolayımlar” önerisi “sosyal medya”yı karşılamıyor.

Benim geçen hafta önerdiğim “sanal ortam” ya da “sanal basın” terimleri, verili koşullarda bu kavramı karşılamak bakımından daha açıklayıcı görünüyor…

HAFTANIN NOTU: LAFTA KALAN “YARGI REFORMU”!

“Devlet sırrı”nı açıkladıkları gerekçesiyle önce Barış Terkoğlu ile Hülya Kılınç, ardından Barış Pehlivan tutuklandı. Gerekçe bahaneydi. Herkesin bildiği bir şey nasıl “sır” olurdu? Amaç, “Cemaat”in can düşmanı Odatvyi susturmaktı. Nitekim anında siteye erişim engeli getirerek gerçek niyetlerini ortaya koydular.

Böyle davranarak gerçek gazetecileri yıldıracaklarını sanıyorlar.

Oysa bunun boşuna olduğunu, Barış Terkoğlu arkadaşımız savcının yüzüne haykırdı:

“Bundan sonra da gerekirse betona gömüleceğiz ama yazmaya devam edeceğiz!”

Şimdi Adalet Bakanı’na sormak gerekiyor:

Sayısını unuttuğumuz o cafcaflı “yargı reform paketleri”niz ne işe yaradı??

Hani artık sabahın köründe kimse polis baskınıyla gözaltına alınmayacaktı?

Hani gazeteciler tutuksuz yargılanacaklardı?

Hani bilgisunar sitelerine toptan erişim engeli uygulanmayacaktı?

Hepsi lafta kaldı!

Çünkü siz ne derseniz deyin, yargı erki, kripto “FETÖ”cülerin güdümünde!

Bu çeteyi temizlemeden, kimseyi yargının bağımsızlığına inandıramazsınız!