Hepimiz birden sevinebiliriz. Böyle bir şey mümkün mü? Bakın Demokrasi ve Özgürlükler adası diye bir şekil yaptık. Ne de güzel oldu değil mi? Daha 40 bin ağaç gelecek. Söktüğümüz, kuruttuğumuz ağaçlar yerine ağaçlar dikeceğiz. Yok ettiğimiz ekosistemleri taşıma suyla döndüreceğiz. Yeni havalimanımızı arılar bile kıskanıyor. Çernobil’i yapan Rosatom, bizde de Akkuyu’yu yapıyor. Tercihler doğru. Adamların […]

Hepimiz birden sevinebiliriz. Böyle bir şey mümkün mü?

Bakın Demokrasi ve Özgürlükler adası diye bir şekil yaptık. Ne de güzel oldu değil mi? Daha 40 bin ağaç gelecek. Söktüğümüz, kuruttuğumuz ağaçlar yerine ağaçlar dikeceğiz. Yok ettiğimiz ekosistemleri taşıma suyla döndüreceğiz. Yeni havalimanımızı arılar bile kıskanıyor. Çernobil’i yapan Rosatom, bizde de Akkuyu’yu yapıyor. Tercihler doğru. Adamların her alanda deneyimi var. Artık bir hata yapmazlar herhalde. Hoş, Çernobil de devletin ‘daha fazla çalışsın da daha çok alenktrik üretsin’ diye kastırıp kastırıp, sonra cortlattığı bir ortam. Peki bizde bunun olmayacağının garantisini kim verecek. Hem de en güzel yerlerde. Verginin gersinin vergisini almaya niyetli bir ortamımız var. Onu bırak, daha emniyet şeridini, trafik ışıklarını kullanmayı bilmiyoruz, nükleere gereken özeni nasıl göstereceğiz? Nükleerin başına erik dönüştürücüden mezun bireyler gelmeyeceğini nereden bileceğiz? Ben istiyorum ki gösterelim, ben istiyorum ki örnek olalım ama nedense hep kötü örnek olabiliyoruz. Kısmet… Bakın, yabancılara armağan olan bir değerimiz daha. Kısmet…

Kim ister ki ülkesinde gelişmeler olmasın, yollar yapılmasın, fabrikalar inşa edilmesin, havalimanları olmasın? Tabii ki istemez ama bilime, somut bilgiye, analizlere, basit matematiğe, uyarılara, toplum sağlığına ısrarla aykırı işler kovalarsan, o zaman ne yapacağız seni a güzel dostum? Kusura bakma, bu felaket tellallığı değil, bilim. Sen yılın 114 günü havanın sakat olduğu ortama ısrarla havalimanı yaparsan, Atatürk’teki gibi bir 5-35 yani NE-SW pistinin yapmazsan, oraya inen de, oradan kalkan da sorun yaşar. Arılar da gelir havalimanını basar. Nerede bizim bitkilerimiz? Nerede bizim çiçeklerimiz? Diye sorar… Kuşların binlerce yıllık göç yolunun üzerine yol yaparsan, o kuşları da sesle, aletle edevatla kovmaya çalışırsan, bir gün bir kuş bir yere kaçar, sıkıntı yaşarsın. E bunu da neredeyse artık anaokulu çocuğu bile biliyor. Sen ısrarla olmayanı yapmaya çalışıyorsan, olmayacak şeyler olduğunda da kendini sorumlu tutmak zorundasın. Zaten bizde sorumluluk bilinci olsa, çoğu şey olamazdı…

İstanbul’a gönül belediyeciliğiyle niyetlenen aday, takipçi kazanmak için Meclis Başkanı hesabını üstüne geçirdi. Titivır’ı aniden 249 binden 1,6 milyona çıktı. Admin takipçi kasıyor, admin layk peşinde. Admin daha yazı yazamıyor ama 1,6 milyon takipçi edinebiliyor. Admin’in ne kadar çok gemisi var, hiç baktınız mı malvarlığına? Yurt dışında şirketler mirketler keşke hepimizde olsa… Bu insanlar örnek insanlar hepimize. O yüzden böyleler. İyi örnek mi, kötü örnek mi zaman gösterir. Ama çalışın, sizin de bir sürü geminiz, şirketiniz olur. Hızlı tren kaza yaparsa da ‘Direksiyonunda ben mi vardım?’ dersiniz. Sanki trenlerin direksiyonu olurmuş gibi. Sanki ulaştırma bakanı değilmiş gibi çek. Soran olursa, hatasız kul olmaz.

Bakın bir bakanımız: ‘Erdoğan’ın ülkesinde bugün herkes kendisini ifade ediyor, kimse korkmuyor, kimse çekinmiyor’… diyebiliyor. Haklı, öyle bir evren ki, o evrende sadece tek bir şey var. Tekillik ya da Mevlana felsefesi de böyle bir şey. Hepimiz tekiz. Ama tek bir duygu, tek bir düşünce, tek bir fikiriz adeta.

Diyelim ki bir gazeteciyim. Televizyonda, orada burada cart curt konuşuyorum. Ama cebimi nasıl dolduruyorlar. Nasıl para kazanıyorum. Yat, kat, villa, araba, aklıma ne gelirse alabiliyorum. Cebime sürekli para yağıyor. O zaman tabii ki ben de kendimi ve kalemimi sattığım için ‘Görüntüler var’ da derim, ‘Yalnız şimdi siz yanlışsınız’ da derim, ‘Süremiz bitti’ de derim… Derim yahu, ne olacak? Bugün derim, yarın unutulur.

Misal bir politikacıyım, önce ‘Beni Sincap Parti’de göremezsiniz, beni Sincap Parti’de görmek isteyenler Taocudur’ dedikten birkaç yıl sonra Sincap Parti’de bakan bile olup, daha bir süre önce demediğimi bırakmadığım Sincap Parti yöneticilerinin en büyük savunucusu da olabilirim. Bunlar soyluluk belirtileridir. Bunlar asillik belirtileridir, bunlar siyasi olmanın gereklilikleridir… Şimdi politikacı olduğuna inanıyorsun da iki gün sonra söylediklerinin tersini söylemesine neden şaşırıyorsun?

Neyse ne. Bugün böyle, yarın öyle. Keşke lafından dönenlerden enerji üretebilseydik. O zaman ne nükleer, ne güneş, ne dalga, ne de HES’e ihtiyacımız olurdu. Çünkü bizdeki dönüşüm, gerçekten çok büyük bir dönüşüm.