DONK!!!

Galatasaray, Onyekuru rüzgarının devam ettiği maçta yeni transferlerine katılan Ryan Donk’un etkili oyunu ile Başakşehir’i 3-0 mağlup etti.

Başakşehir mücadelesi, Galatasaray’ın sezonunu Onyekuru’dan önce ve sonra olarak ikiye ayırarak incelememiz gerekeceğini anladığımız ikinci maç oldu. Nijeryalı’nın önceki iki sezonda zaman zaman oyundan kopup gittiği ve etkisiz kaldığı maçlar oluyordu. Gol vuruşlarındaki zayıflık, taç çizgisine sıkıştığı maçlarda oradan çıkamaması ve özelikle dış saha maçlarındaki konsantrasyon eksiklikleri geçtiğimiz iki sezonda taraftarların şikayet ettiği şeyler arasındaydı. Üçüncü seferinde bu zaaflarını görür müyüz bilemeyiz, ama şimdilik, görüntü daha olumlu. Üstelik onun gelişinin Saracchi’ye yaptığı muazzam iyiliği de gözden kaçırmamalı. Uruguaylı’nın hala topu ceza sahasına yerden veya havadan indirme konusunda sorunları var, ancak bindirmelerinin sayısındaki artış ve savunmadaki müdahale başarısının artışı, durağan bir açık oyuncusu yerine, rakip defansın başına bela olmayı çok seven kendisi gibi hareketli bir açık oyuncusu ile oynamasından kaynaklanıyor. Hücumdaki yaratıcılık anlamında son 3 sezonda önemli sıkıntılar çeken Galatasaray Mostafa Mohamed’in serseri hava toplarını indirmedeki başarısı, daha ilk maçtan boş alanları görme konusundaki mentalitesi ve Onyekuru’nun gelişiyle bunları minimuma indirmeyi hedefleyecek.

Tabii bu maçı Ryan Donk’tan bağımsız değerlendirmek mümkün değil. Hollandalı’nın ilk yarının uzatma dakikalarında yaptığı adrese teslim ortayı, hücumcu bir sol bek olan Caner Erkin, formda zamanlarında yapıyordu. Galatasaray’a geldiğinden beri nerede ise sorun olan her noktada denenen oyuncunun performansına, maç içi karakterine ve istikrarına baktığınızda bu sezonun takımdaki son sezonu olmamasını istiyorsunuz.

Gelecek haftaki derbi elbette ligin kader maçlarından birisi. Transferler sonrası camianın geneline yayılan hava bir mağlubiyet ile oluşan 6 puan farkın olumsuz etkisiyle çok kolay dağılabilir. Zira Erol Bulut, bu sezon topu ayağında tutmayı seven rakiplerini bu sevdalarından hiç mahrum etmediği bir oyun planını benimsiyor ve bu plan Galatasaray karşısında da en olası plan gibi duruyor, zira sarı-kırmızılıların maç içinde gol bulamadıkça en çok sıkıntı çektikleri plan da bu, topu kendilerine bırakan ve kapanan takımlar. Burada kilit noktalardan birisi, Fenerbahçe’nin set oyununda topu kaybeden Galatasaray’ıhızlı çıkışlarla nasıl faka bastıracağı olacak ki bu anlamda Pelkas’ın yokluğu önemli bir dezavantaj. Tabii Erol Bulut hafta boyu, Onyekuru’yu topu ayağına aldığında kademeli bir savunma ile nasıl durdurabileceğini de düşünecek. Terim ise, yerleşik oyunda rakibinin boş alanlarını nasıl bulacağı üzerine kafa yoracak.