İsveç’te 18 -29 yaş arası her dört gençten birinin, demokrasi yerine diktatörlüğü tercih ettiği açıklandı. Açıklamayı yapan kişi, Devlet Bilimci Doçent Staffan Lindberg. Herhangi bir biliminsanının öylesine kolay söyleyemeyeceği kadar iddialı olan bu cümleyi Lindberg’in eline düşüren ise Dünya Değerler Araştırması. Göteborg Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren Staffan Lindberg, altıncı dalgası parça parça yayımlanan, yüzden fazla toplum üzerinde gerçekleştirilen Dünya Değerler Araştırması’nın İsveç ayağını yürüten ekibin başındaki kişi. Lindberg, aynı zamanda Hükümet Kalite Enstitüsünün de başkanı. O, oturduğu kalktığı sandalyeler gereği, İsveç’in ve İsveç toplumunun geleceğini en iyi okuyan adamlardan biri.

Lindberg’in İsveç adına, 2010-2012 altıncı dalgasını yönettiği Dünya Değerler Araştırması’nın ilki, 1981’de yapılmış. Değer araştırmaları, yıllar içerisinde, tüm dünyayı ve çeşitli toplumları okuyabilmek için gittikçe önem kazanan bir veri tabanı oluşturur olmuş. Sosyal bilimciler tarafından yürütülen anket çalışmaları, çeşitli bilimsel kuruluşlar tarafından finanse ediliyor ve kar amacı gütmüyor. Her milli takım kendi masraflarından sorumlu. Biliminsanları, kendi ülkelerindeki insanların değer ve inançlarını ortaya çıkartan anketler uyguluyor ve sonuçlar ortak kullanım için yayımlanıyor.

Dünya Değerler Araştırması için Lindberg ve ekibinin çektiği İsveç fotoğrafı, buruda kaygı yarattı. Ne olmuşsa olmuş yeni nesil İsveçlilere bir şeyler olmuş. Ekibin özenle seçtiği 1.208 kişi üzerinde yürütülen anket çalışmasında, 18-29 yaş arasındaki gençlerin bir kısmı şimdiye kadar görülmemiş bir eğilimle demokrasiden uzaklaşıyor. Örneğin, küçük bir para karşılığı oy verdiği partisini değiştirmeyi düşünebileceğini söyleyenlerin oranı bu yaş aralığında yüzde 21’ken, kırk yaş üstü grupta bu oran 2,5. İsveç’in güçlü, tek bir lider tarafından yönetilmesini “iyi” veya “çok iyi” olarak değerlendirenler, gençlerde yüzde 26’ya kadar yükseliyor. Bahsi geçen bu liderin, ne parlamentoyu ne de genel seçimleri önemsemesi gerekmiyor.

Nesiller arası değerlerdeki bu farklılığı ve gençlerin demokrasiden uzaklaşmasının nedenini Staffan Lindberg, İsveç eğitim sisteminde yapılan büyük değişiklere bağlıyor. İsveç genelinde eğitim faaliyetlerini yürütme sorumluğunun merkezileşmekten uzaklaştırılarak, belediyelere devredilmesinin eğitimde standartları kaldırdığını söyleyen Lindberg, “Bu ülkede artık bazı gençler ‘iyi’ okullara, bazıları ‘kötü’ okullara gidiyor. Yeni eğitim sistemi, gençleri ayrımcılıkla tanıştırdı. Büyük bir gençlik grubu, ‘Bizim hiçbir şansımız yok, biz tamamen kaydık’ diyor ve bu gerçeğin farkındalar. Bu sistemi yaratan, demokratik yollarla seçilmiş politikacıların onları neye ittiğini de görüyorlar. O zaman, bu geniş kitleye, demokrasi nasıl bir yarar sağlar ki?” diyor.

Araştırma sonuçları açıklandığından beri, iki dönemdir iktidarda olan sağcı hükümeti taşa tutan Lindberg, lise dönemi eğitim sisteminde atılan bir yanlış adımla İsveç’in artık oy vermenin bir değer olduğuna inanmayan, kayıp bir gençlik grubuna sahip olduğunu söylüyor. “Eğitim alanında yapılan siyasi hataların bedelini, toplum geleceğiyle öder” diyen Lindberg, acımasızca ekliyor “Geri adım atılamaz, sonuçlarına katlanacaksınız.”

Aynı araştırmanın 2011 Türkiye ayağında, katılımcılar, “Gelecek yıl için sizi en çok endişelendiren nedir?” sorusuna yüzde 76’lık bir oranla “çocuklarıma iyi eğitim sağlayamamak” cevabını vermiş. ‘Dört çarpı dörtlük’ yepyeni eğitim sistemimizle 60 aylık çocukları, ilköğretim okullarındaki sıralara oturtacak olan Türkiye için geri adım atılamayacak bir hatanın eşiğinde olduğumuz kesin. Aklı başında anne babalar çocuklarını okula yazdırmamak için doktor raporu peşinde koşuyor. Tek ve güçlü bir lidere zaten kendimizi teslim etmişken siyaset ve devlet bilimcileri geçiyorum, hangi devlet bilinci buna dur diyecek. Bir parça şuur hepimize gerekli değil mi?