Erdoğan’ın F-35, S-400, Patriot alımı, Suriye’de güvenli bölge gibi konularda Trump’a bel bağlaması sonuçsuz kaldı. İkilinin teması telefon görüşmesi ve poz vermekle sınırlı kalırken, ABD Başkanı’nın 28 farklı ülke lideriyle görüşmesi dikkat çekti

‘Dost’la özel görüşme yok, poz vermek var

Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu için ABD’nin New York kentine giden AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki yoğun diplomasi trafiğine rağmen ABD Başkanı Donald Trump’la bir yemek daveti sırasında çok kısa bir araya gelmek dışında ikili görüşme gerçekleştiremedi. Erdoğan’ın New York’ta güvenli bölgeden Patriot alımına kadar birçok konuyu Trump ile yüz yüze görüşmesi bekleniyordu. Ancak Erdoğan’ın ABD de olmasına rağmen ikilinin sadece bir telefon görüşmesi yapması dikkati çekti. Erdoğan Türkiye'ye döndüğünde yaptığı açıklamada ise 'güvenli bölge' çalışmalarından ve Trump görüşmesinden bahsetmedi. Görüştüğü tüm isimleri sayan Erdoğan'ın sıraladığı isimler arasında Trump yer almadı.

ÇABALAR BOŞA ÇIKTI

BM Genel Kurulu için liderler New York’a gitmeden önce AKP hükümetine yakın gazeteler Trump ile Erdoğan’ın görüşeceğini iddia ederken, hükümetten konu ile ilgili resmi bir açıklama yapılmamıştı. Trump’ın resmi programında Erdoğan ile bir görüşmenin yer almamasının ardından gazeteci-yazar Murat Yetkin, Türk diplomatların iki liderin dün düzenlenen Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) yemeğinin öncesinde bir araya gelmesi için mesai harcadığını kaydetmişti. Trump'ın bu yemeğe katılmamasıyla bu çabalar da boşa çıktı.

TRUMP 28 LİDERLE GÖRÜŞTÜ

ABD Başkanı Donald Trump, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu görüşmelerinin ardından basın toplantısı düzenledi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelensky ile yaptığı telefon görüşmelerinin ardından başlatılan azil soruşturmasını gündeme aldığı konuşmada Trump, BM Genel Kurul toplantısında görüşme yaptığı ülkeleri de saydı. 3 gün süren BM görüşmelerinin özetini yapan Trump; Pakistan, Polonya, Yeni Zelanda, Singapur, Mısır, Güney Kore, Birleşik Krallık, Hindistan, Irak, Arjantin, Almanya, Brezilya, Fransa, Japonya, Ukrayna, El Salvador, Honduras, Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt, Katar, Umman, Birleşik Arap Emirlikler, Şili, Kolombiya, Ekvator ve Peru ile görüşme yaptığını söyledi. Listenin çok geniş olduğu görülürken, ABD-Türkiye hattında ilişkilerin kritik olduğu bir noktada neden iki liderin resmi görüşme gerçekleştirmediği merak konusu oldu.

GÜVENLİ BÖLGE MESAİSİ

Öte yandan, Birleşmiş Milletler’in (BM) 74. Genel Kurul görüşmelerinin yapıldığı New York, Suriye’de sahada olan aktörlerin temsilcilerinin de görüşmelerine ev sahipliği yaptı. Türkiye heyetinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile “güvenli bölge” başlığını görüşmek üzere bir araya geldiği bildirildi. Kalın’ın görüşmede, farklı yaklaşımlara rağmen Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD ile ortak çalışma yürütülen “güvenli bölgenin” bir an önce tesis edilmesi konusunda Türkiye’nin beklentisini dile getirdiği bildirildi.

ERDOĞAN BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SEFERİ

dost-la-ozel-gorusme-yok-poz-vermek-var-629863-1.

Prof. Dr. Taner Timur Erdoğan’ın BM temaslarını şöyle değerlendirdi:

Bence Erdoğan Birleşmiş Milletler’de hedefine ulaştı. Başkan Trump ile görüşememiş olsa bile, onunla bir "aile fotoğrafı" çektirmeyi başardı. Tüm iş çevrelerinin beklediği de buydu ve bugün bu fotoğraf tüm yandaş gazetelerin ilk sayfalarını süslüyor. Zaten Erdoğan’ın Trump’la görüşeceği haberi çıkar çıkmaz borsa ve TL de yükselmeye başlamıştı. Sevinç, görüşme haberinden çok, “anlaşma” umudundan doğuyordu. ABD’de Trump’ı başkanlıktan azletme sürecinin başlatılmış olması haberi bile havayı bozmadı.

Yine de -eğer “titreyip de kendimize gelirsek”- bu “beşten büyük” dünyada son derece tuhaf bir konumda olduğumuzu kabul etmek zorundayız. Şahsen gazete haberlerini okurken geçenlerde yayımlanan bir ADA anketi sonuçlarını anımsadım. Verilen yanıtlara göre “Türkiye’nin düşmanları” da sıralanmıştı ve listede ABD, yüzde 94,5 oranla Ermenistan’dan (yüzde 95,4) sonra ikinci sırayı alıyordu. Bugün ise emperyalizmin en saldırgan, en kaba, en bezirgân kanadını temsil eden bir başkan bizde egemen çevrelerde umut kapısı sayılıyor.

Peki Trump bizden ne istiyor ve bize ne vaat ediyor?

Aslında istenen açık: Ukrayna’da hasmı Joe Biden’ı çamura batırmaya çalışan Trump, bizde daha çok merkantil hedefler peşinde! “100 milyar dolarlık ticaret” mi dediniz? Hiç de fena değil! İlginçtir Erdoğan aynı şeyi Putin’e de söylemiş, fakat o pek aldırmamıştı. Oysa Trump –bezirgân dedik ya- hemen Hazine Bakanı başkanlığında bir heyet yolladı. Üstelik bizim onlara ne satacağımız pek belli olmasa da onların listesi neredeyse hazır.. Boeingler, F 35’ler ve –neden olmasın?- Patriot’lar.. bu kadarı bile yeter. Trump’ın vaadini anlamak da zor olmasa gerek: Kongre beni “yaptırım”lara zorluyor, bir de siz yapamayacağım şeyler için beni zorlamayın! Ve Erdoğan cephesi de zorlamıyor, daha çok “zorlar gibi” yapıyor. İşte bizim “Cumhur Cephesi”nin “antiemperyalizm”i de bu!

İnternette bakıyorum da bugün Erdoğan-Trump aile fotoğrafını yayımlayan gazeteler onun yanı sıra müthiş manşetler de atmışlar: “Teşekkürler Erdoğan!”; “Mazlumların Sesi Oldu!”; “Ümmetin Kalbini Fethetti!” vb.. Ben ise yine başta sözünü ettiğim anketin verilerine dönüyorum. Sanırım orada bu garabeti açıklayacak iki veri daha var. Birincisi, “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?” sorusuna verilen yanıtta yatıyor. Araştırmada buna “demokrasi, hak, hukuk ve adalet” diye yanıt verenlerin oranı sadece yüzde 2,9.. Bu konuda listenin başında da yüzde 44,9’u “ekonomi” yer alıyor.. İşte Türkiye’nin gerçekleri bu rakamlarda yatıyor.. “Karnımız doysun, biraz da hamaset, gerisi önemli değil!” felsefesi.. İşin kötüsü artık bu ülkede karınlar da doymuyor.. Çünkü “hukukun, adaletin” olmadığı bir ülkede karınlar da kolay kolay doymaz! Asıl anlaşılması gereken şey de bu!