Bozlu Art Project, 9 Nisan-31 Ağustos tarihleri arasında Türk resminin en özgün ve sıra dışı karakterlerinden biri olan Cihat Burak’ın ilk kez gün yüzüne çıkan desenlerini sergiliyor. Sanatçılarla olan dostlukları, grafik çalışmalarından, afiş tasarımlarına ve tiyatro dekorlarına kadar farklı alanlardaki başarılı eserleriyle tanınan Mengü Ertel’in adeta müzeye benzeyen evindeki bir çekmecede ortaya çıkan bu desenler, […]

Dostun çekmecesi açılırsa

Bozlu Art Project, 9 Nisan-31 Ağustos tarihleri arasında Türk resminin en özgün ve sıra dışı karakterlerinden biri olan Cihat Burak’ın ilk kez gün yüzüne çıkan desenlerini sergiliyor. Sanatçılarla olan dostlukları, grafik çalışmalarından, afiş tasarımlarına ve tiyatro dekorlarına kadar farklı alanlardaki başarılı eserleriyle tanınan Mengü Ertel’in adeta müzeye benzeyen evindeki bir çekmecede ortaya çıkan bu desenler, bugün her ikisi de hayatta olmayan iki sanatçının ve dönemin samimi, çıkarsız, dostane ilişkilerinin de nişanesi niteliğinde.

Küratörlüğünü Esma Ertel ve Oğuz Erten’in üstlendiği sergide, resim, edebiyat, müzik, sinema gibi farklı sanat dallarındaki disiplinlerarası ilişkinin önemi vurgulanmaya çalışılırken, sergi dolayısıyla hazırlanan kitabın yazarlığını ise Oğuz Erten yapıyor. Cihat Burak’ın seksene yakın yapıtının yer aldığı sergiye videolar, Cihat Burak’ın öykülerinden alıntılar ve Mengü Ertel’in oğlu BaBa ZuLa’nın kurucusu Murat Ertel ile eşi Esma Ertel’in birlikte hazırladığı ses enstalasyonları eşlik ediyor. Sergiyi konuşmak için Oğuz Erten, Esma Ertel ve Murat Ertel ile bir araya geldik.

>> ‘Dostun Çekmecesinden’ fikri nasıl ortaya çıktı?

Esma Ertel (E.E.):  ‘Dostun Çekmecesinden’  için 10 yıldır Murat’la beraber arşiv üzerine çalışıyorduk hem Mengü Ertel’in kişisel arşivi hem de sanatçı dostlarından oluşan arşivi üzerinde uzun bir çalışma sürecimiz vardı ve arada da Mengü Ertel ile ilgili de hem spesifik sergi hem de karma sergiler yaptık. Bu sefer de dedik ki onun uzun sanat hayatı boyunca beraber yolculuk yaptığı çok sıkı arkadaşlıkları vardı. Bunlardan biri de Cihat Burak ve çekmecesinde onun için bir yer ayırmıştı. ‘Dostun Çekmecesinden’ başlığını buldum. Çünkü bu onun bir taraftan da zihin çekmeceleriydi yani orada tuttuğu her şey onun uzun sanat hayatı boyunca arkadaşlarıyla beraber yol alıp ürettikleri ve biriktirdikleri önemli şeylerdi. ‘Dostun Çekmecesinden’i bulduktan sonra o desenleri zaten evimize gelen  sanatçı dostlarımıza, misafirlerimize paylaşıp, kuşaktan kuşağa aktardık. Bunlar hep evimize gelen sanatçı dostlarımızla sınırlı kalıyordu. Bir gün ben bu bir kitap olsa bunu yapsak ve paylaşsak, bir sanat tarihçisiyle çalışsak, kitabı yazsa ve bu koleksiyonu herkesle paylaşsak diye düşündük.

>>Sergi fikri de tam olarak burada ortaya çıktı sanırım.

E.E.: Evet, Süleyman Salim Tekcan ile görüştük. Süleyman Hoca baktı ve çok etkilendi. Muhteşem bir desen koleksiyonu bir taraftan da. Bize Oğuz Bey’i söyledi. Siz Oğuz Bey’le beraber yaparsınız dedi. Oğuz Bey bu hayale inananlardan biri oldu. Ve biz üç kişi yola çıktık. Kartopuydu ve sonunda büyüyerek çığa dönüştü. Güzel sergi oldu.

>>Kaç parça eser var?

E.E.: 80 parça desen var, Cihat Burak’ın yaptığı yağlıboya eserlerle birlikte, Mengü Ertel ile beraber bastıkları ipek baskılar ve filmler var.

KLASİK BİR SERGİ DEĞİL

>>Klasik bir serginin ötesinde bir noktada sergi. Katılır mısınız?

E.E.: Biz klasik bir sergi yapmak istemiyorduk, evet. Çünkü hem Mengü Ertel hem Cihat Burak değerli ve çok yönlü insanlardı ve her zaman sanatsal alanda sınırları zorladılar. Biz de bunun üzerine bir şey yapalım istedik.  Murat ile birlikte iki tane video ve müziklerle ses enstelasyonlarını hazırladık, Oğuz Bey’le birlikte sergiyi kurgularken dedik ki Cihat Burak aynı zamanda çok iyi bir hikâyeciydi, üç tane kitabı var, eserleriyle örtüşen belli alıntılar yaparak onun çok yönlü sanatına göndermeler düşündük. 

>>‘Dostun Çekmecesinden’ projesi başka insanlarla devam edecek mi?

E.E.: Tabii, seri başlangıcı olarak düşünüyoruz bu sergiyi. Cihat Burak sergisini yurtiçi ve yurtdışında gezdirdikten sonra başka değerli sanatçılar için de düşünebiliriz.

ÇOK GEZEN VE ÇOK OKUYAN BİR RESSAM

>>Siz Cihat Burak’ı nasıl okur, nasıl izlersiniz?

Murat Ertel: Babamın atölyesi tekke gibiydi ve oraya çok sanatçı gelirdi. Yayınlanmamış eserler konuşulurdu. Eskiden sık sık toplanıp şiirler okunurdu. Herkes daha yapım aşamasında olan şiirlerini böyle buluşup okurdu yayınlanmamış eserler renklendirilmemiş desenler paylaşılırdı. İnanılmaz derecede şiir okuma geleneği vardı. Cihat Burak da işte Edip Cansever’lerin Turgut Uyar’ların Yaşar Kemal ve Turhan Selçuk’ların arasında içinde yer alan kadim müdavim dostlardan biriydi. Gözlemci ruhuyla bir köşeden olayları izler ve durmadan çizerdi.

Oğuz Erten: Cihat Burak’ın eserleri okuyan ve entelektüellerin anlayacağı düzeyde yani bakılarak yapılan resimler değil. O anlamda gezen çok okuyan ve derin düşünen bir ressamdan söz ediyoruz. Evliya Çelebi başucu kitaplarından biriymiş. Cihat Burak bu eser için keşke o hikâyenin içine girebilsem ve hiç bitmese diyormuş. O yüzden her gün bir paragraf okurmuş. Çünkü içine giriyor hikâyenin hayal ediyor. Çok sessiz köşesine çekilen biri gibi dursa da içinde büyük bir zenginlik barındıran bir insan. Sonuca ve malzemeye bakmayan yolda olmayı daha çok önemseyen bir insan. Çünkü resim satmak gibi bir zorunluluğu yok. Bir devlet memuru ve para sıkıntısı çekmeyen birisi.

Resmi hem teoride hem de pratikte çok iyi anlamış biri o yüzden yeni bir görsel sanat akımı ortaya koyuyor. Türkiye için bu anlamda tek ressamdı. O yüzden Cihat Burak çok gündemde son zamanlarda. 1960 senesinden sonra başlayan kavramsal resim akımının Türkiye’de ki yansımasıdır Cihat Burak. Kavramları kültür üzerinden değerlendiriyor ve bu kültürü de ayırt etmiyor. Tüm kültürleri evrensel olarak değerlendiriyor. Bu yüzden de tüm kültürlerin birleşiminden bir sanat akımı ortaya çıkarıyor.