Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın demeçleri, kapıya dayanan dış borç ödemeleri ile belirsizlik ve güvensizlik ortamı da dövizin tırmandıkça tırmanmasına yol açıyor

Dövizde kritik sorular

Son günlerde döviz hareketleriyle ilgili sorulara çokça muhatap oluyoruz. Toz duman ortamında doların yükselişini nereye kadar sürdürebileceğini öngörmek gerçekten zor. Hasarın çeşitli aktörlere nasıl yansıyacağına ilişkin farklı senaryoların (hükümetin moratoryuma gitmesi, reel sektör şirketlerinde iflaslar, banka bilançolarının kredilerin geri dönmemesi nedeniyle bozulması vb.) takvimlendirilmesi de kolay değil. Ancak isterseniz çokça dillendirilen sorulara kısaca yanıtlar arayalım.

1- Tayyip Erdoğan’ın Londra çıkartmasında bilinçli bir mesaj mı verildi, yoksa bir iletişim kazası mı yaşandı?

Erdoğan’ın kasıtlı olarak dövizi yukarı fırlatacak mesajlar verdiğini ilk Merkez Bankası eski başkanı Durmuş Yılmaz dile getirdi. Bu doğrultuda en teknik değerlendirmeyi de 17 Mayıs 2018’de Dünya gazetesinde Tuğrul Belli yaptı. Belli’ye göre, “sözlü müdahaleyle devalüasyon yaratma politikasının” şu nedenleri olabilir: Devalüasyon sayesinde cari açığı düşürmek, yurtdışına çıkmak isteyen yatırımcıları cezalandırmak, “varlık barışı” benzeri yollarla girmesi beklenen dövizler için cazip ortam yaratmak…

Diğer bir tez ise, bir iletişim kazası sonucu Erdoğan’ın sözlerinden maksadı aşan bir sonuç çıkması. Benim kişisel görüşüm, Cumhurbaşkanı aşırı kibir (hubris tabir edilen) kurbanı oldu. Şu yatırım bankacılarına “faiz sebep, enflasyon netice” teorisini, Mehmet Şimşek gibi “mıy mıy etmeden” doğrudan bir anlatayım, görün bakın onları nasıl ikna ediyorum yanılsamasına kapıldı. Sonuç da bilindiği gibi doların 20 kuruş zıplaması oldu.

2- Önümüzdeki dönem ödenecek dış borçlar ne kadar?

Merkez Bankası’nın kısa vadeli borç istatistiklerine bakınca, 1 yıl içerisinde vadesi gelecek dış borç miktarının 181.8 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Kamunun yükü 32.8, özel sektörün 148.4 milyar dolar. Özel sektör içerisinde de finansal kuruluşlar 83.3, reel şirketler 65.1 milyar dolar ödemek zorundalar.

Bloomberg HT’nin 22 Mayıs tarihli haberine göre, reel şirketlerin borçlarında nisanda 9 milyar dolar, mayısta 10.9 milyar dolar olmak üzere iki aya bir yığılma vardı. Haziranda 5.6, temmuzda 5.8 milyar dolarla sonraki iki ayda göreceli bir rahatlama söz konusu. Doları yükselten ana etken de mayıstaki dış borç geri ödemeleri.

3- Dövize olan talebin artışını niye finansal istatistiklerde tam olarak görmüyoruz?

Gerçekten de geçen hafta altını çizdiğimiz gibi, döviz mevduat hesabındaki hareketlerde veya yabancıların DİBS ve borsa çıkışlarında büyük bir hareketlilik gözlemleyemiyoruz. Buna karşın döviz tırmandıkça tırmanıyor.

Bunu bir nedeni, belirsizlik ve güvensizlik ortamında, sermaye kontrolleri dedikoduları dillendirilirken insanların döviz alımlarını yastık altına kaydırmaları olabilir. Ayrıca, TL’ye yönelik spekülatif hareketlerin büyük ölçüde yurtdışında, özellikle Londra’da gerçekleştirilmesi nedeniyle bu ulusal istatistiklere yansımayabilir.

Hatırlatalım; döviz konularında en yetkili kurum olan Uluslararası Ödemeler Bankası’nın araştırmalarına göre, günde bir ayağı TL olan 71 milyar dolarlık işlem yapılıyor. Bunun 63 milyar doları ABD Doları, 4 milyar doları avro ve 3 milyar doları Japon Yeni bazında gerçekleştiriliyor.

Asıl ilginç nokta, TL işlemlerinin 22 milyar dolarının, yani ancak yüzde 31’inin Türkiye’de; 49 milyar doları, yüzde 69’unun ülke dışında yapılması. Doğaldır ki, TL’ye spekülatif atak sürerken, bu hacimlerin çok arttığını tahmin edebiliriz. Ne var ki, şu anda net bir rakam vermek zor görünüyor.

*****

Lirada serbest düşüş sürüyor

Lirada yaşanan erimenin şiddeti dün de artarak sürdü. Dün gün içinde 4 lira 54 kuruşa kadar düşen dolar, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’ten gelen uyarıların ardından yerini sert bir yükselişe bıraktı ve kritik seviye olarak kabul edilen 4 lira 60 kuruş seviyesi aşılarak 4 lira 65 kuruş seviyesine yükseldi. Avro ise 5 lira 50 kuruş seviyesine çıktı. Fitch’ten yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı yorumların keyfi politika yapımı olasılığını artırdığına dikkat çekildi. Açıklamada; TL’deki gerilemenin genişleyen cari açık, çift haneli enflasyon yanında politik ve jeopolitik baskılarla ilgili olduğu da ifade edildi.