Türkiye ekonomisine ve dolayısıyla Türk lirasına olan güven yerlerde sürününce, doğal olarak vatandaşlar da dövize ilgi gösteriyor. Bankalarda bulunan döviz mevduatları TL mevduatları geçmiş durumda. Küçük bir tasarrufu olanların bile döviz aldıklarını görüyoruz.

Bu ilgiyi maliyetli hale getirmek isteyen iktidar, önce döviz alımlarına vergi uygulamaya başladı. Bugün herhangi miktarda döviz almak isterseniz %1 oranında vergi ödemeniz gerekiyor. Böyle yüksek oranda bir vergiye rağmen dövize ilgi artarak devam ediyor.

Bu hafta Merkez Bankası(MB) tarafından açıklanan ve bankaların nelerden ücret alabileceklerini düzenleyen mevzuata göre, artık sahip olduğunuz dövizi bankanızdan nakit olarak çekmek istediğinizde bankanın sizden ek bir ücret talep etmesine de imkân verildi. Diğer bir ifade ile bankaya yatırdığınız dövizi bankadan geri çekerseniz bir bedel ödemek durumunda kalabilirsiniz. Anlaşılabilir gibi değil. Kendi paranız karşılığında komisyon ödeyeceksiniz. Acaba böyle bir düzenlemeye neden ihtiyaç duydular?

Bunun yanıtı gayet açık; nakit olarak döviz sahibi olmayı pahalı kılmaya çalışıyorlar çünkü mevduatlarda kayıt olarak gördüğünüz dövizlerin yeterli miktarda nakit olarak karşılığı yok. Bugün herhangi bir bankadan döviz almak istediğinizde size hemen satıyorlar ancak o sattıkları döviz kaydi olarak var. Bankalar döviz satışlarından kaynaklanan yükümlülüklerini de büyük ölçüde türev ürünler ile karşılıyorlar. Durum böyle olunca, kaydi olanı efektife(nakde) dönüştürmek için de ek bir bedel talep etmelerine izin verildi.

VERİLEN MESAJ TEHLİKELİDİR

Parasını bankalarda tutan vatandaşlar haklı olarak bankalara güvenir. Bankaların arka tarafta yaptıkları, türev ürünler gibi karmaşık finansal işlemleri bilmezler ve bilmeleri de gerekmez. O bankaların işidir.

Ama şimdi vatandaşın dövize nakit olarak(teknik adıyla efektif) olarak erişmelerine bir komisyon getirilmesi, vatandaşa şu mesajı vermektedir: kaydi olarak tutulan döviz hesaplarının yeterli miktarda nakit karşılığı yoktur. Bu mesaj oldukça tehlikelidir. Bankalarda döviz hesabı olanlar artık sorgulamak isteyeceklerdir. Belki tedirgin bile olacaklardır.

Finansal piyasalarda sinyalleme önemlidir. Sinyallerin verdikleri mesajlar piyasa aktörlerinin pozisyon almalarına yol açar. Şimdi yapılan, nakit olarak döviz çekmeye getirilen “komisyon”un verdiği sinyal finansal sistem açısından risk doğuran niteliktedir. Fısıltı olarak konuşulanların artık daha yüksek sesle konuşulmasına yol açar. Tahmin ediyorum ki bankalarda döviz hesapları bulunan bir kısım tasarruf sahipleri bu gelişmeden rahatsız olmuşlardır.

Bu da bize gösteriyor ki ekonomi yönetimi ne yaptığını bilmiyor, çok olumsuz sonuçlar yaratma potansiyeli olan uygulamaları hayata geçirerek ekonomiyi, özellikle finansal sistemi daha kırılgan hale getiriyor.

YAPILMASI GEREKEN GÜVENİN TESİS EDİLMESİDİR

Vatandaşın dövize erişiminde herhangi bir sorunla karşılaşmayacağı mesajının sağlam bir şekilde verilmesi önemlidir. Çünkü bu mesaj verildiğinde bankalardan efektif olarak döviz talebi de düşük olur. Oysa burada bir risk olduğu algısının oluşması durumunda bunun sonuçları ağır olur. Bu algı oluşur, dövize erişimde sorun yaşanacağını düşünürse, vatandaşlar paralarını “yastık altına” almaya başlarlar. Vatandaşlar bundan sonra yapacakları döviz işlemlerini de bankacılık sisteminin dışında yapmaya başlarlar. Oysa paranın sistem içinde kalması gerekir.

Çarşamba akşamı katıldığı bir televizyon programında Bakan Albayrak, artık “bir lira bir dolar olacak” diyenlere itibar etmeyin diyor, kurların rekabetçi bir seviyeye geleceğinden bahsediyordu. Kurların artacağı beklentisinin olduğu, bunun gerçekleşeceğinin bakan tarafından örtük olarak açıklandığı bir dönemde vatandaşın dövize nakit olarak erişimine de ek bir maliyet getirilmesi beklenmedik sonuçlar doğurabilir.