Hayat Tiyatro Hayat. Tiyatro kaynağını hayattan alır, hayatı besler. Tiyatro bir ilişkiler sanatıdır. Ve toplum ile ilişki halinde gerçekleştirilir.

Hayat Tiyatro Hayat. Tiyatro kaynağını hayattan alır, hayatı besler.

Tiyatro bir ilişkiler sanatıdır. Ve toplum ile ilişki halinde gerçekleştirilir.

Türkiye’de ‘oyuncu’ ile ‘rejisör’ (veya ‘yönetmen’) kelimeleri herkese bir şeyler ifade eder. Buna karşılık ‘dramaturg’ kelimesi genellikle soru işareti uyandırır. Yurdumuzda görece yeni bir kategori olduğu için bu durum şaşırtıcı değil ama aşılmalı.

Dramaturg hem sanat alanında araştırma, inceleme, yorumlama, yaratıcı geliştirme ve yönlendirme boyutlarında çalışır, hem de ürünün toplum ile buluşması sürecinde. ‘Oyun sanatı bilimi ve bu disiplinin toplumla ilişki halinde yaratıcı uygulanması’ diye tanımlanabilecek olan dramaturgi hem bilimsel hem de sanatsal bir süreçtir; bu bakımdan dramaturg hem bilimci hem de sanatçıdır.

Peki, dramaturg ne/ler yapar?

Bu noktada tiyatro sürecini üç temel aşamada ele alalım:

1) Hayattan piyese:

Yurtta ve dünyada ne gibi önemli sorunlar var? Bu konularda hangi piyesler var? Yeni piyesler neler? Hangi piyesler nasıl oynanmalı? Bu sorularla, dramaturg yurtta ve uluslararası alanda tiyatro hayatını izlemeye özen gösterir. Kendi toplumuna anlamlı gelebilecek piyesler seçer. Bir yazara piyesi ile ilgili eleştiri ve önerilerde bulunur. Gerekli görüyorsa çeviride düzeltmeler yapar; piyes yerli ise yine dil ve yapıda rötuşlar yapabilir. (19. Yüzyılda yazılmış bir piyeste günümüzde anlaşılmayabilecek sözleri değiştirebilir; günümüz izleyicisine daha çok hitap edecek şekilde budama ve eklemeler yapabilir.) Ayrıca, yeni yazarlar kazandırmaya özen gösterir. Romandan uyarlama yapabilir.

2) Piyesten oyuna:

Piyes yerine oyun veya metin (veya senaryo) denmesi en iyi yol değil. ‘Oyun’ kelimesini sahnede gördüğümüz toplam ürün için kullanalı m. Sinema için senaryo, opera için libretto yazılır. Tiyatro için piyes terimini kullanmak uygun olmaz mı? Her piyes bir metindir ama her metin bir piyes değildir. Shakespeare’in ‘metinleri’ değil, piyesleri vardır. Piyesten hareketle oyun metnini hazırlarız.

Dramaturg piyesi analiz eder, yönetmen ile görüşür, birlikte çalışır. Metin hazırlanır; bu süreçte piyeste değişiklik yapılmış olmaz; Hamlet piyesi basıldığı gibidir; biz onda budama ve ekleme yaptığımızda oyunumuza temel olacak metinde değişiklik yapmış oluruz.

Dramaturg yazarın haklarını yönetmene, yönetmenin haklarını yazara karşı savunur. Prova sürecinde ön-izleyici ve ön-eleştirmen olarak yer alır; daha az kusurlu bir oyun doğurulmasına katkıda bulunur.

Oyundan topluma:

Dramaturg basın ve halkla ilişkiler konusunda çalışır. Oyunun tanıtım malzemesinin hazırlanmasına öncülük eder. Temsillerde izleyici tepkilerini değerlendirir; yönetmene yeni rötuşlar önerebilir. Oyun ile ilgili etkinlikler düzenleyebilir.

Bütün bu süreçlerin birer ‘izdüşümü’ olması na özen gösterir; kurumun kütüphane, arşiv ve müzeden oluşan (veya oluşması gereken) belleğini geliştirir.

Hem bilimci/bilgin hem de sanatçı olan dramaturgun B kadrosunda tutulması azgelişmiş ve çarpık bir bakışın ürünü. Başlangıçta A kadrosunda iken ‘rekabetten’ korkup B kadrosuna indirildiği itirafı ibret verici. Bu haksız uygulama düzeltilmeli.

Tiyatroya bütünsel yaklaşım disiplini olan dramaturgun sanat yönetmeni (çok-sahneli bir tiyatro için ‘genel sanat yönetmeni’) olması şaşılacak bir şey değil; aksine, makul. Türkiye’de ünlü de olsa bazı bakımlardan ilkel kalmış kişilerin açıklamaları o kişilerin seviye ve terbiyesi ile ilgili.