Namlu, oyuk ve namludaki toptan oluşur. En iyi düdüğün pirinçten yapılanı olduğu iddia ediliyor.

Düdüğün 1878 yılında ilk kez kullandığına şahit oluyoruz.

Futbolun içinde tam 156 yıldır varlığını artırarak sürdürüyor?

Tabii çıkış nedeni; o zaman dilimde oluşturulan ve oluşturulmaya devam edilen kuralların, sahada bir otorite tarafından uygulanmasını sağlamaktır.

Ana teması; sahadaki adaleti sağlamaktır.

Adalet duygusu; hem kutsal kitaplarda buyruk olarak yazılan, hem de yasalarca belirlenmiş hakkaniyet paylaşımıdır.

İnsan oğlunun adalet ve hakkaniyet paylaşımındaki acımasızlığı maalesef düdük üzerinde de etkisini 156 yıldır gösteriyor.

Düdüğe kanal vasıtasıyla verilen hava, topu harekete geçirerek namlu içinde değişik titreşimlere neden olarak ses çıkarmasını sağlıyor.

İşte sorun o havayı sağlayan mekanizma.

O mekanizma bir insan;

İsim olarak “hakem” denilen ama kendine ait özellikleri ve yaşam arzusu olan bir insan.

Düdüğün çalınması için kullanılan havanın ne için kullanıldığı ve o “namlu”ya ne için hava sürüldüğü (!) çok önemli.

Çünkü “namlu” bir ateşleme alanıdır, istenirse çok rahat adalet ve hakkaniyet duygularına ateş edilerek onları vurabilirler.

Çaldığı başlangıç ve bitişler; kazandırdığı ve kaybettirdiği unsurlar o kadar büyük olabiliyor ki; ülkeleri ve şehirleri harekete geçirebilecek kadar sorumluluk içermektedir.

Çokuluslu kurumlar ve onların yerel uzantıları her zaman silahları (!) kullanmak için savaş alanları yaratırlar.

Artık futbol ülkemizde spor alanı olmaktan çıkıp bir savaş alanı halini almıştır, ama buradaki en kahredici kayıp insanlığın yararına olabilecek tüm unsurların “silah” haline getirilerek adalet ve hakkaniyet duygusunu imha etmesidir.

İşte bu anlamda eğer düdük silah haline getirildiyse; artık hava sirkülasyonunu sağlayan önem arz etmemektedir.

O havayı sağlayanın iradesi dışındaki koşulların düdüğe yaptığı baskı geçerli olacaktır.

Düdüğün canı yanarak öteceği ve zaman zaman “yapma bunu” diyeceği kahredici koşullar; düdüğe acı çektirmektedir.

1878 yılındaki adaleti sağlamak için varoluş koşulları, 2014 yılında savaşı kazanma silahı haline gelmesinin nedeni diyalektik süreç değildir. İnsan oğlunun düdük üzerindeki teamülleridir.

İnanın saha içinde “keşke kırılsaydım da bunu çalmasaydım” dediği çok pozisyon olmuştur.

Hiçbir organizma amacı dışında kullanılmaya izin vermez; ta ki çıkarların sistematik kurgu haline geldiği zaman dilimine kadar.

Hava sirkülasyonu ile adaleti sağlamak veya yok etmek; ülkelerin demokratik koşullarına bağlıdır.

Hiçbir düdük “biat” etmez! Ettirilir.