Düğümü çözen ressam

Sercan MERİÇ

Türk resminin en önemli isimlerinden Balkan Naci İslimyeli, 74 yaşında hayata gözlerini yumdu. Onu genç yaşlarımda tanıdım. Yaşını ve yaptıklarını öğrendiğimde büyük bir saygıyla takip etmeye başladım. Türk resmine dair hazırlanan kataloglarda yer alan İslimyeli bölümlerine daha özen gösterir oldum. Genç görüntüsünün altında derin bir bilgelik ve insanlığa dair yorgunlukla bezeli bir umut olduğunu keşfettim. İslimyeli, Cumhuriyet aydınlanmasıyla birlikte sanat alanında atılan başarı adımlarının sadece tuvaldeki değil, akademideki de yansımasıydı.

İslimyeli, 1968-1972 arasında girdiği İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Resim Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 1973’te aynı kurumda asistanlığa başladı. Ardından Salzburg Yaz Akademisi, Floransa Güzel Sanatlar Akademisi, New York Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde bulundu. Cumhuriyetin ne zorluklarla kurulduğunun bilincinde olan her aydın gibi yurda döndü ve öğrendiklerini kendisinden sonraki nesillere aktarmaya başladı. Öğrencileri için kutup yıldızı işlevi gördü. Örneğin İslimyeli’nin ölümünün ardından gazetemize konuşan karikatür sanatçısı Gürbüz Doğan Ekşioğlu, şunları söyledi: “1975 yılında Temel Sanat Eğitimi hocamızdı. Ondan çok şey öğrendim. O benim her zaman hocamdı ama aynı zamanda çok iyi dostum olmuştur.”

ÇOK YÖNLÜ BİR SANATÇI

Henüz öğrenciyken, 1970’te Taksim Sanat Galerisi’nde ilk sergisini açan İslimyeli, sanat hayatının başlangıcında çizgiselliğin belirgin olduğu, düşsel bir dünyayı konu alan resimler yaptı. 70’lerin ortalarına doğru fantastik eğiliminden tümüyle uzaklaşmadı, ancak yeni bir figür anlayışı ve dışavurumcu bir tavır geliştirdi.

İslimyeli’yi resimleriyle tanısak da o, şiir, sinema ve edebiyatla hemhal olan çok yönlü bir sanatçıydı. Yazdığı şiirler birçok dergide yayınlandı. Sinemaya ve edebiyata tutkundu. 2017’de yaptığımız bir söyleşide, 45’inci sanat yılına dair değerlendirmede, “Hedeflerimin hepsini olmasa da büyük bir yüzdesini gerçekleştirdim. Ancak sinema ve edebiyata olan tutkuma yeterince zaman ayıramadım” demişti.

Resim dışında bu iki tutkusuna zaman ayıramadığını söylese de onun sinemaya olan ilgisini siyah-beyaz resimlerinden görebiliriz. İslimyeli, bireyi bencilleştirmeye zorlayan neoliberal ideolojiyi de eserlerinde bolca hicvetti. Yeri geldi kent insanının yalnızlığını, yeri geldi ev kadınına biçilen rolü hem resmetti hem de fotoğrafladı.

Kendisini her daim güncel tutma çabası İslimyeli’nin alametifarikalarından oldu. Örneğin, 1994’teki Söz adlı sergisinde dil temasını bir mekân düzenlemesi içinde işleyerek dikkatleri iletişim-iletişimsizlik ve medya üzerine çekmeye çalıştı. Bu sergisi, Marshall McLuhan’la özdeşleşmiş “Küresel köy”ün aslında nasıl da prototipleşmeyi dayattığına dair bir tavır değil midir?

SANAT ANLAYIŞI

Türk sanatçısının kaderinden birisi de Doğu-Batı ikilemi üzerine inşa edilen o tılsımlı kantarda ölçüme girmektir. İslimyeli de bıçak sırtı olan bu kantarda tartıldı. Onun için en güzel değerlendirmeyi ise şiirimizin ustası Enis Batur yaptı: “Balkan Naci, Türk sanatçısının önünde yarım yüzyıldır kader gibi dikilmiş bir karabasanın, Doğu-Batı ikileminin doğurduğu düğümü çözmüş ender sanatçılarımızdan biridir.”

İslimyeli 2017’de, 45’inci sanat yılını “Hatırla” sergisiyle kutlamıştı. Sergi aracılığıyla kendisiyle gerçekleştirdiğim söyleşide sanatçı adaylarına ilham verecek açıklamalar yapmış ve şöyle demişti: "Sanat, zamanın, yaşanan ayıpların, sorgulamaların yansıtılma alanı… Sanat, işi ne olursa olsun, özgür, özgün ve yaratıcı bireyleri yetiştiren en büyük okul. Aynı zamanda demokrat ve sorgulayıcı kuşakların eğitimine en büyük katkı.”

Alain de Botton ve John Armstrong’un kaleme aldığı Terapi Olarak Sanat’ın ilk maddesi “Hatırlama”dır. O maddede yazarlar şu cümleyi sarf eder: “İyi sanatçı dediklerimiz, kısmen, neyin anılması, neyin unutulması gerektiği konusunda doğru seçimler yapmış görünen insanlardır.”

İslimyeli, neyin anılması gerektiğini, doğru seçimlerle yapmış, sadece eserleriyle değil dış görünümüyle de sanat izleyicisini etkilemiş bir sanatçıydı.