Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde görevli bir akademisyen hakkında, 'dolandırılma' ve 'eşe özel kadro' iddialarını gazetecilerle paylaştığı gerekçesi ile rektör tarafından soruşturma başlatıldı. Mobbinge maruz kaldığını söyleyen akademisyen YÖK’e başvuru yaparak rektörün, 'görevini kötüye kullandığını' belirterek görevden alınmasını talep etti.

Dumlupınar Üniversitesi'nde akademisyene, 'gazetecilere haber verdin' soruşturması

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi'nde, 'eşe özel kadro' ve ‘üniversiteye kayıt yapmak isteyen yabancı uyruklu öğrencilerin dolandırıldıkları’ iddialarını gazetecilerle paylaştığı iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan akademisyen, YÖK'e yaptığı başvuruda üniversite rektörünün görevden alınmasını talep etti.

Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre, Dumlupınar Üniversitesi'ndeki söz konusu iddiaların ardından çıkan haberlerle ilgili bir akademisyenin gazetecilere ‘bilgi ve belge paylaştığı' iddia edilerek idari soruşturma başlatıldı.

Başlatılan soruşturmanın ardından akademisyen, YÖK’e başvuruda bulundu ve bu bilgileri paylaşan kişinin kendisi olmadığını aktardı. YÖK’e yapılan başvuruda, “Bahsi geçen haberlerde yer alan içeriklerin şahsım tarafından servis edildiği iddiasıyla hakkımda soruşturma açıldı. Rektörlük makamına yazdığım dilekçemle haberi yapan gazeteciyi asla tanımadığımı ifade ettim. Haber içeriğinde yer alan bilgilerin Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’nın görevlendirmesiyle jüri üyesi olarak hazırladığım kişisel raporda yer alan bilgilerle örtüştüğünü, benzer bilgilerin, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Fen-Edebiyat Fakültesi’nin tüm yönetim kurulu üyelerini görevi kötüye kullanma suçlamasıyla Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na şikayet ettiğimi de rektörlüğe ilettim” ifadeleri yer aldı.

“ADALET İLKESİYLE BAĞDAŞMAZ”

Akademisyen, haber içeriğinde yer alan bilgilere başta Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı olmak üzere bu raporu görme yetkisi olan ya da yetkisi olmayıp da görme ihtimali olan herkesin bu bilgileri gazeteciye göndermiş olabileceğini YÖK’e aktararak şu ifadelere yer verdi:

“Aynı zamanda Yükseköğretim Kurulu’na yaptığım şikayeti PTT Kargo marifetiyle gönderdiğim için herhangi bir PTT kargo çalışanının da bu ifşaatı yapmış olabileceğini söyledim. Böyle bir suçlamanın sadece benimle sınırlı tutulmasının hak ve hukuk çerçevesinde olamayacağını, böylesine soyut, mesnetsiz, haksız, hukuksuz ve tamamen bir varsayımdan hareketle bir öğretim üyesi hakkında herhangi bir soruşturmanın açılmasının adalet ilkesiyle bağdaşmayacağını, bundan dolayı adı geçen soruşturma emrinin iptal edilmesini talep ettim.”

“REKTÖRLÜK GÖREVİ KÖTÜYE KULLANIYOR”

Hakkındaki iddiaları reddeden akademisyen, rektörlükle ilgili olarak şunları söyledi:

“Rektörlük makamını işgal eden kimselerin sadece kendi yanındaki insanların rektörü olmadığını, benim de rektörüm olduğunu, bu yüzden benim de hakkımı, hukukumu korumakla mükellef olduğunu ifade ettim. Haberlerde yer alan bu çirkin iddialar şahsımı her şeyden önce üzmekte. Bu üzüntüm hem bir üniversite mensubu olmam, hem de bir Kütahyalı olarak beni derinden etkilemekte. Bu ülkenin en önemli değerlerinden birisi olması gereken bir kurumun toplum nezdinde bu derece yıpratılması son derece acı verici. Tüm bu iddiaların gerçek olup olmadığı gerek Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ve gerekse diğer adli ve idari mercilerce elbette ki ortaya çıkartılacak. Ancak bu süreçte şu kesinlikle ortaya çıkmıştır ki Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’ni yönetenler üniversiteyi yönetememişler, üniversitenin kamuoyu nezdindeki kıymetine halel getirmişlerdir. Sadece mensubu bulunduğum bölüme alınacak bir öğretim üyesi alım sürecinde izlenen yöntem ve sonucunda verilen kararlar bile üniversiteyi yönetenlerin başta rektör olmak üzere ne derece basiretten yoksun olduğunu açık ve net ortaya koymakta. Rektör, ortaya atılan iddialara cevap verip bu iddiaları, iddiaları ortaya atanların başına çalmak yerine sürekli kendisi ve şürekası dışında sorumlular aramış, sorunu çözmekten ziyade sorunları artırma yoluna giderek sorumluluğu üzerinden atmaya çalışmıştır. Aynı durum bu şikayet dilekçeme konu olan ve hakkımda açılan soruşturmada da ortaya çıkmıştır."

Akademisyen son olarak rektörlük tarafından mobbinge maruz kaldığını söyleyerek rektörlüğün görevi kötüye kullandığı iddiasıyla görevden alınmasını talep etti.

NE OLMUŞTU?

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi'nde görev almak üzere doktor öğretim üyesi için ilan açmıştı. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ersen Ersoy'un eşi de kadroya girmek için başvuruda bulunmuştu.

Ancak bu duruma 'özel ilan' gerekçesiyle bir jüri üyesi tepki göstermişti. Tepkilerin ardından Ersoy'un eşi kadroya alınmadı ancak yüksek puan alan diğer adaylar da elenmişti.

Doktora öğretim üyesi kadrosuna başvuran ve tüm kriterlere uyan bir akademisyen konuyu mahkemeye taşımıştı.

Öte yandan üniversite kayıt yapmak isteyen yabancı uyruklu öğrencilerin dolandırıldıkları iddia edilmişti. Üniversiteye kayıt yaptıran bir yabancı öğrenci kendisini dolandıran kişinin üniversitede görevli bir personel olduğunu öne sürmüştü. Üniversite rektörlüğüne şikayette bulunan öğrenci, yaşadıklarının incelenmesi talebinde bulunurken kendisi gibi en az 20 öğrenci olduğunu ifade etmişti.

Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde görevli bir öğretim üyesi de, "üniversitede çalışan birçok akademisyen ve personelin bu işten haksız kazanç sağladığını ve usulsüz işler yaptıklarını" iddia ederek YÖK Başkanlığı'na şikayette bulunmuştu.

YÖK, parayla yabancı öğrencilerin kayıtlarının yapıldığı iddiası üzerine Dumlupınar Üniversitesi'nde inceleme başlatmıştı.