17 Haziran Dünya Çölleşme ve Mücadele Günü’nde uzmanlar tehlikenin her geçen gün büyüdüğünü söylüyor. Gıda krizine de dikkat çeken Prof. Dr. Orta, “2040 yılı kuraklık açısından kritik bir tarih” dedi.

Dünya kuraklık tehdidi altında: "2040 kritik tarih"
Fotoğraf: Depo Photos

Gökay BAŞCAN

Bugün Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü. 2021 yılı hava sıcaklıkları ve kuraklık rekoru kırarken uzmanlar, iklim krizinin derinleşmesiyle birlikte gelecek yıllar için daha kötü senaryolar ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler, bu yıl Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde kuraklık sorununa odaklanarak, bu soruna karşı hep birlikte eyleme geçilerek önlem alınması gerektiğini vurguluyor. İklim krizi ve buna bağlı olarak artan kuraklık, ‘iklim göçü’ kavramını ortaya çıkardı. Kuraklıktan en çok etkilenen ülkelerde iklim göçü başladı. Milyonlarca insan evini terk ederken bunun en büyük örneklerinden biri de Somali. Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Twitter hesabından yapılan açıklamada, Somali'deki kuraklığın arttığı belirtildi. Ülkede kuraklıkla mücadeleye devam edildiği aktarılan açıklamada, geçen ay 1,8 milyon kişiye gıda, 173 bin 400 kişiye su yardımı yapıldığı bilgisi paylaşıldı. Açıklamada, ülkede 4,9 milyon kişinin daha yardıma ihtiyacı olduğuna işaret edilerek, bu konuda uluslararası toplumdan destek istendi.

EN KURAK YIL

İklim krizi, kuraklık ve bağlı olarak gıda krizi tüm dünyayı etkisi altına aldı. Türkiye’de de kuraklık her geçen gün etkisini artırıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye için 2021 yılı; son 20 yılın en kurak, 41 yılın ise 2’nci en kurak senesi olarak kayıtlara geçti. Türkiye’de uzun yıllar su/tarım yılı yağışları ortalaması 574 milimetre olarak ölçülürken, 2021’de bu rakam 465,5 oldu.

DOĞAL AFET SAYILMALI

Gelecek dönemde en önemli iki sorunun iklim krizi ve buna bağlı olarak yaşanacak kuraklıkların olacağını vurgulayan TEMA Vakfı da, kuraklığın doğal afet statüsüne alınması gerektiğinin altını çiziyor. Kuraklığın dünyanın her yerinde iklim tipine bağlı olmaksızın görülen bir doğa olayı olduğunu hatırlatan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “1970-2019 yılları arasında oluşan doğal felaketlerin yüzde 50’sini kuraklık oluşturmaktadır. Kuraklık nedeniyle aynı dönemde 650 milyon insan yaşamını yitirmiştir ve bunun yüzde 90’ı iklimin kurak ve yarı kurak olduğu gelişmekte olan ülkelerdir" dedi.

kuraklik-dunyayi-tehdit-ediyor-1029612-1.

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta ise ülkedeki kuraklığın durumunu değerlendirdi. 2021'nin rekor kuraklıkta geçtiğini hatırlatan Prof. Dr. Orta, "2022 olumlu geçti ve özellikle mart ayı sonuna kadar çok güzel yağışlar yaşandı. Ancak nisan ve mayıs ayında kuraklık sıkıntısına girdik" dedi.

Meterolojik, zirai, hidrolojik ve sosyo-ekonomik olmak üzere 4 çeşit kuraklığın olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Orta, "Son 20 yıl veya 30 yıllık verilerin altında yağış almaya başladıysanız bu meteorolojik kuraklık olarak adlandırılır. Bu devam ederse belirli bir süre tarımsal zirai kuraklık başlar. Bitki kök bölgesinde onun ihtiyacı olan su depolanamayacağı için bitki bu suyu alamaz, alamayınca da gelişimini gösteremez ve beklenen miktarda ürün veremez. Buna da zirai kuraklık diyoruz. Yer altı ve yer üstü barajalarında su miktarının azalmasına da hidrolojik kuraklık adını veriyoruz. Ve bunların tamamı ne zaman insan hayatını etkilemeye başlarsa buna da sosyo ekonomik kuraklık adını veriyoruz" ifadelerini kullandı.

2040 KRİTİK BİR YIL

"Bizde ve dünyada yapılan çalışmalar gösteriyor ki 2040 yılında Türkiye çok ciddi su sıkıntısı çekecek ülkelerin göbeğinde yer alıyor" diyen Orta, gıda krizine dikkat çekti. İklim krizini ve kuraklığın gıda krizini tetiklediğini belirten Prof. Dr. Orta, "28 milyon hektar civarında tarım arazimiz var. Biz sadece an itibariyle 6,5 milyon hektar alanı sulayabiliyoruz. Diğerlerini yağışa bırakmışız, yeterli yağış alırsa verim alabiliyoruz. Bu kurak zamanlarda sulama tarım arazilerinin sigortasıdır" diye konuştu.

Sulama sistemlerinin yenilenmesi ve suyun verimli kullanılmasının da önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Orta şu ifadeleri kullandı: "Öncelikle bir milli kuraklık merkezi kurmamız gerekiyor. Bunu komşu ülkelerin de kurması ve birlikte koordineli bir şekilde çalışması gerekiyor. Tüm disiplinlerden alanında uzman, liyakat sahibi isimlerin özgürce çalışabileceği bir merkez. Bu merkezlerde kuraklığa dayanaklı hayvan ve bitki çeşitlerinin geliştirilmesinden tutunda an da sulama sistemlerinin daha etkin bir şekilde kullanılmasına kadar birçok konu araştırılıp hayata geçirilmeli."