Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Türkiye dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkelerden birisi… Türkiye’de 4 milyona yakın Suriyeli, “Coğrafi sınırlama” şerhi nedeniyle mülteci statüsü alamadı. Suriyeliler, süreçte “hem mağdur hem fail” oldu. Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeliler, kitleler halinde Türkiye’ye sığınmaya başladı. İçişleri Bakanlığı […]

Dünya Mülteciler Günü’nde karamsar tablo: Mülteciler hem mağdur hem fail

Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Türkiye dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkelerden birisi… Türkiye’de 4 milyona yakın Suriyeli, “Coğrafi sınırlama” şerhi nedeniyle mülteci statüsü alamadı. Suriyeliler, süreçte “hem mağdur hem fail” oldu.

Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeliler, kitleler halinde Türkiye’ye sığınmaya başladı. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye’deki kayıtlı Suriyeli sayısı 2018 yılının sonunda 3 milyon 618 bin 624’e ulaştı. Türkiye, Suriye’den gelen göç dalgasıyla birlikte dünyada en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke oldu. Türkiye’nin, 1951 yılında Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi’nin imzalarken “Coğrafi sınırlama” şerhi koyması nedeniyle Suriyelilere mülteci statüsü tanınamadı.

GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLDİLER

Mülteci statüsü tanınmayan okul çağındaki Suriyeli sığınmacılar eğitim hizmetlerine ulaşamazken hemen hepsi sağlıktan barınmaya kadar birçok temel ihtiyacını karşılamakta güçlük çekti. Suriyeliler, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve toplumsal sorunların “günah keçisi” ilan edildi.

Türkiye 1988’de Kuzey Irak’tan, 1991’de ise Bulgaristan’dan kitlesel göçler alsa da 2011 yılında Suriye’den gelen göç, diğerlerinden sayıca çok fazla olması itibarıyla tüm dengeleri alt üst etti. Türkiye, Suriyelilerin entegrasyonuna ilişkin hazırlıksız yakalandı. İlk göç dalgasının hemen ardından yaşananlar, “Suriye krizi” olarak adlandırılmaya başladı. İktidar, Arap coğrafyasını etkisi altına alan “Arap Baharı”nın Suriye’deki rejimi değiştireceğini ve Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine döneceği öngörüsüyle de entegrasyon konusunda yeterli adımları atamadı.

KRİZ AVRUPA’YA YAYILDI

Suriye’deki siyasal ve askeri gelişmeler iktidarın öngörüsüyle örtüşmeyince mültecilerin geri dönmesi için uygun zemin oluşmadı. Suriyelilerin bir kısmı, kaçak yollarla Avrupa ülkelerine geçmeye kalktı. Böylelikle “kriz” Türkiye’yi aşarak Avrupa’ya yayılmaya başladı.

***

Dünyada 70,8 milyon insan yerinden edildi

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) verilerine göre, kurumun kurulmasından bu yana yerinden yurdundan edilenlerin sayısı en yüksek seviyeye ulaştı. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, güncel verilere göre dünya üzerinde halihazırda 70,8 milyon insanın zorla yerlerinden edildiğini belirtti. Bu rakamın bir yıl öncesine göre 2,3 milyon fazla olduğunu aktaran Grandi, 20 yıl öncesine kıyasla da sığınmacı ve mülteci sayısının iki kat arttığını ifade etti. ABD Başkanı Donald Trump ise milyonlarca göçmenin ABD’den çıkarılma sürecinin gelecek hafta başlayacağını bildirdi. Trump, ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Birimi’nin ülkeye gelen milyonlarca yabancının ayrılma sürecini gelecek hafta başlatacağını belirterek, göçmenlerin geldikleri kadar hızlı şekilde ülkeden çıkarılacağını kaydetti.

***

Çocuklar dezavantajlı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze İlgezdi’nin Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılara ilişkin hazırladığı rapor da Türkiye’nin Dünya Mülteciler Günü’ne karamsar bir tabloyla girdiğini ortaya koydu.

Sığınmacıların siyasi iktidarların politik amaçlarına göre konumlandırılması nedeniyle sosyal, siyasal ve ekonomik istismara açık hale geldiğini vurgulayan raporda özetle şu tespitlere yer verildi:

• Türkiye’de geçici ikamet etmek zorunda kalan sığınmacılar arasında en dezavantajlı grupları kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Ülkemizde geçici koruma altında olan Suriyeli sığınmacıların yüzde 46’sı yani 1 milyon 667 bin 860’ı 0-18 yaş grubu çocuklar.

• Üzülerek görmekteyiz ki, savaştan, şiddetten, istismardan kaçan çocuklar bugün ülkemizde hem suçun mağduru hem de suçun faili haline dönüşüyorlar.

• 2018 yılbaşı itibariyle suç mağduru olduğu için güvenlik birimlerine getirilen çocuk sayısı 5 bin 935’e ulaşırken, bu sayı 2014 yılında bin 231’di. Başka bir deyişle 2014-2017 yılları arasında haftada 82 çocuk suç mağduru oldu.

• Türkiye’de 2014-2017 yılları arasında suç mağduru olan yabancı uyruklu çocuklardan yüzde 18’i, yani 3 bin 091’i cinsel saldırıya uğradı. Cinsel istismara uğrayan yabancı uyruklu çocuk sayısında yüzde 736 artış yaşandı.

• Türkiye’de geçici sığınmacı statüsünde bulunduğu halde kaçak yollardan Türkiye çıkartılmaya çalışılan çocuk sayısında ise yüzde 19033’lük artışla patlama yaşandı. 2014-2017 yılları arasında toplam bin 898 çocuk insan tacirlerinin mağduru olmaktan son anda kurtarıldı.

• Öte taraftan Suriye’den Türkiye’ye büyük göçün başladığı 2011 yılından itibaren, suça sürüklenen yabancı uyruklu çocuk sayısının sürekli arttığı görülüyor. Suç işlediği gerekçesiyle güvenlik birimlerine getirilen yabancı uyruklu çocuk sayısında yüzde 4 bin 296 artış yaşandı. 2011-2017 yılları arasında 37 bin 503 yabancı uyruklu çocuk suça sürüklendi. Başka bir ifadeyle geçtiğimiz 7 senede haftada 103 çocuk suç işledi.

• Yaralama olaylarının faili olduğu gerekçesiyle hakkında işlem yapılan yabancı uyruklu çocuk sayısında yüzde bin 806, hırsızlık gerekçesiyle işlem yapılan çocuk sayısında ise yüzde 5623 artış yaşandı.

CHP’li İlgezdi, TBMM çatısı altında daimi bir “Göç ve Entegrasyon Komisyonu” kurularak kördüğüm haline dönüşen sığınmacı sorununun çözümüne yönelik yol haritası çıkarılmasını önerdi.

***

BU PARAYLA YENİ SURİYE İNŞA EDİLİRDİ

AKP’nin yanlış dış politikalarının maliyetini mültecilerin ve yurttaşların ödediğini söyleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, “Mülteci sorununun tek kaynağı olan AKP bu sorunu çözemez” dedi. Açıkel, 2018-2019 yılında sadece Türk karasularında 100’e yakın mültecinin hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Türkiye’nin AKP’nin yanlış politikalarının sonucu olarak AB’nin kapısında büyük bir mülteci kampına dönüştürüldüğünü anlattı.

Bazı AB ülkelerinin göçmenlerin Türkiye’de tutulması karşılığında AKP’nin otoriter uygulamalarına göz yumduğunu da ifade eden Açıkel, şunları söyledi:

“Türkiye’deki Suriyeliler ve diğer göçmenler meselesi iki boyutlu olarak ele alınmalı. Bir yandan yerinden yurdundan edilmiş milyonlarca Suriyeli’nin ve diğer göçmenlerin yaşadığı dramatik sorunlar var. AKP iktidarının Suriyeliler için harcadığını iddia ettiği 35 Milyar Dolar ile pek çok Suriye kenti yeniden inşa edilebileceği gibi tüm göçmenlere sağlık, eğitim ve barınma imkanları sunulabilirdi. Mülteci çocuklar, düzgün bir şekilde beslenemiyor, eğitim sürecine dahil olamıyor, göçmen kadınlar ise suistimal ediliyor ve fuhuşa zorlanıyor. AKP’nin ensar ve muhacir söylemi Suriyelilere ve diğer sığınmacılara da derman olmuyor.”

HAMASİ VE AKILDIŞI POLİTİKALAR

AKP politikalarının kayıt dışı ekonomi, çocuk işçiliği ve çocuk yaşta evlilik sorunu doğurduğunun altını çizen Açıkel, şunları kaydetti:

“Türkiye’deki ekonomik kriz ve işsizlikte bu sorunun payı yadsınamayacak şekilde etkili. Bugün, Türkiye’de özellikle Suriyelilerin yaşadığı sorunların baş müsebbibi AKP’nin akıl dışı politikalarıdır. AKP iktidarı, bu sorunu yönetemediği gibi, kamuoyundaki tepkileri dindirmek için bir oyalama taktiği izliyor. Suriyeliler başta olmak üzere diğer sığınmacıların geri döneceği konusunda bir algı inşa edilmeye çalışılıyor, AKP, özellikle kendi tabanındaki tepkileri dindirmek için böyle bir strateji izliyor.”

COĞRAFİ KISITLILIK ENGEL

Türkiye’deki Suriyeli karşıtlığının çoğu kez yanlış bilgilere dayandığını söyleyen İltica ve Göç Araştırma Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, siyasi yaklaşımların Suriyelilere yönelik nefret söylemine yol açtığını vurguladı. Türkiye’nin 2019 yılını, ‘Uyum yılı’ ilan ettiğini anımsatan Çorabatır, “Ancak çok uzun zamandır bir devlet politikası haline gelen coğrafi kısıtlılık, entegrasyon konusunda karşımıza engel olarak çıkıyor” diye konuştu.

HAYAT OLMAK ZORUNDAYIZ

Suriyelilere karşı olumsuz bakış açısına değinen Çorabatır, konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Hem iktidarın hem de muhalefetin ‘Suriyelileri geri göndereceğiz’ söylemi bu algıyı kuvvetlendirdi. 370 bin kadar Suriyelinin ülkesine döndüğü söyleniyor. Bu insanlar daha çok Türkiye’nin operasyon yaptığı bölgelere döndü. Şu anda Suriye’nin birçok yerinde mültecilerin dönebileceği bir ortam yok. Onlarla iyi anlaşmak onlara hayat olmak zorundayız.”