Atom saatleri kullanılarak yapılan son ölçümler, özellikle de son yıl içerisinde Dünya’nın dönüş hızının arttığını gösteriyor.

Dünya’nın dönüş hızı artıyor!

Dünya, kendi etrafında 23 saat 56 dakika 4 saniyede bir döner. Bu, 1 tura karşılık gelir.

Fakat 1 yıl, 365 gün 6 saattir. Yani iddiamız, Dünya’nın kendi etrafında 365 tur ve çeyrek tur attığı yönündedir.

Ancak iki sayıyı birbirine bölerseniz, 1 yıl dediğimiz süre zarfının içerisinde 365 tam ve 1 çeyrek tur değil; 366 tam ve 1 çeyrek tur olduğunu görürsünüz. Yani gün tanımından yola çıkarak ulaştığımız yıl tanımındaki tur sayısı ile, doğrudan yıl tanımında bulunan tur sayısı arasında 1 turluk fark vardır.

Bu 1 turluk farkın nedeni, Dünya’nın kendi etrafında 1 günde 360 derece dönmesi; ancak Güneş etrafındaki yörüngesindeki 1 turunda 365 dönüş yaptığını varsaymamızdır. Dünya’nın Güneş etrafındaki yörüngesini 360 derecelik bir çember alırsak (ki aslında çember değil, elipstir ama kolaylık olsun diye çember alalım), 1 günlük süre zarfında Dünya 1/360 derece yol kat edecektir. Ancak bu 1/360 derecelik yol, 365 günlük yolculuk açısından düşünecek olursanız, aslında tüm yörüngenin 1/365’i oranında bir yol kat etmeye karşılık gelmektedir.


Dolayısıyla Dünya’nın 1 tam turunu, Güneş’e bakan bir yüzün, “1 gün sonunda birebir aynı şekilde Güneş’e baktığı noktaya geri dönme” olarak tanımlayacak olursak, Dünya’nın bunu yapmak için 360 değil, 361 derece dönmesi gerekmektedir. Örneğin Ankara’nın Güneş’e tam olarak aynı açıyla bakması için, Dünya etrafında 360 derece değil, 361 derece dönmesi gerekir. Bu 1 derecelik fark, Dünya’nın 1 gün süresince yörüngesi boyunca kat ettiği yola karşılık gelir.

Hız değişkendir

Görebileceğiniz gibi, Dünya’nın kendi etrafındaki ve Güneş etrafındaki hareketini çok net bir şekilde bilebiliyor ve analiz edebiliyoruz. Ne var ki bunların hepsi “uydurma.” Çünkü Dünya, kendisine önceden atanmış bir süreye uyacak biçimde dönmüyor. Dünya, en nihayetinde 4.54 milyar yıl önce Güneş yörüngesine “savrulmuş” bir kayadan ibaret. Bu kayanın dönüşünü etkileyen birçok faktör var: Dışarıdan gelip Dünya’ya her gün çarpan göktaşları, çarpma açısına ve momentumlarına (bir cismin kütlesi ve hızından doğan bir büyüklük) bağlı olarak Dünya’nın hızını arttırabiliyor veya azaltabiliyor. Yeryüzündeki devasa depremler, uzaya saçtıkları enerji dolayısıyla Dünya’nın kütlesini değiştirip dönüş hızına etki edebiliyorlar (çünkü unutmayın: E=mc2). Ay’ın gelgitleri ve hatta insan yapımı devasa yapılar (örneğin Three Gorges Barajı) bile Dünya’nın kütle dağılımını etkileyerek dönüş hızını değiştirebiliyor. Ayrıca “Uzayda sürtünme yoktur” desek de, aslında gezegenler arası boşlukta, özellikle de Dünya’nın civarındaki uzay “boşluğunda” 1 santimetre küplük hacim içerisinde 5-100 parçacık bulunuyor. Dolayısıyla bunlar, birçok hesap için göz ardı edilebilir; ancak aynı zamanda ölçülebilir (sıfır olmayan) bir sürtünme de yaratıyor.

Yavaşlamaya meyilli

Tüm bu kuvvetlerin etkisiyle, Dünya’nın genel olarak yavaşlamaya meyilli olduğu düşünülmektedir. Örneğin gezegenimiz günümüzden 900 milyon yıl önce, kendi etrafında bundan çok daha hızlı döndüğü için 1 gün 18 saat civarındaydı; ancak enerjinin korunumundan ötürü Güneş etrafındaki rotasında daha yavaş ilerliyordu ve 1 yıl 486 güne karşılık geliyordu. 400 milyon yıl önce günler 21.6 saate uzadı, 1 yıl ise 405 güne düştü. 70 milyon yıl önce 1 gün 23.7 saate çıktı, 1 yıl ise 370 güne düştü. Ve nihayet günümüzdeki yaklaşık 24 saatlik güne ve yaklaşık 365 günlük yıla ulaştık.

Bunun normalde bu şekilde devam etmesini bekliyoruz ve teknik olarak, Dünya durma noktasına gelene kadar çoktan Güneş tarafından yutulmuş ve yok olmuş olacak; dolayısıyla hiçbir zaman tamamen durduğunu görmeyeceğiz. Ne var ki atom saatleri kullanılarak yapılan son ölçümler, özellikle de son yıl içerisinde Dünya’nın dönüş hızının arttığını gösteriyor. Öyle ki, normalde Dünya’nın yavaşlamasından ötürü ara sıra 1 saniye eklememiz gerekirken, bu yıl 1 saniye çıkarmamız gerekebileceği düşünülüyor. Bu hızlanma öyle bir boyutta ki, yılın en kısa günü olan 19 Temmuz, bu yıl normalden 1,4602 milisaniye (yani 1460 nanosaniye) daha kısaydı.

Bu, bir endişe kaynağı değil; çünkü dediğim gibi Dünya’nın dönüş hızı birçok faktöre göre artıp azalabiliyor ve uzun vadede bu eğilim hep yavaşlama yönünde. Ama ara ara bu tür hızlanmalar görebiliriz ve bu bir soruna işaret etmiyor. Yine de bilim insanları, bu hızlanmanın küresel ısınmanın etkisine bağlı olarak buzulların erimesi ve dolayısıyla kütle dağılımının değişmesi olup olmadığını incelemekteler.

Bu tür bir hız kayması, bilgisayar bilimlerinde daha büyük bir endişe kaynağı; çünkü modern teknoloji “gerçek zaman” adı verilen ortak bir saate dayalı ve bu saate negatif süre eklemek (yani saniye çıkarmak) bazı teknolojik aksaklıklara neden olabilir. Bu beklenmedik sorunun üstesinden nasıl gelineceğini bekleyip göreceğiz, müzakereler devam ediyor. Belki de çözüm, Güneş zamanından (yani Güneş ile ilişkili hareketimize dayalı zaman ölçümünden) tamamen çıkıp, atom zamanına geçmektir.