Dünya’nın ve ülkemizin ‘susuz’ günleri
Fotoğraf: DepoPhotos

Hidrobiyolog Dr. Erol KESİCİ

Doğanın düzenini bozarak, yaşanan sellerle suyu da, toprağı da kaybetmekteyiz…

“Hiç içtiğiniz suyu düşündünüz mü?” Doğada su damlaya damlaya göl oluyor, salma suyla yapılan tarımla da, doğa çöl oluyor.


Su, özellikle sağlıklı temiz su, günlük hayatımızın bir parçası olmasının yanı sıra tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez bir nesnedir, hatta “vazgeçilmezin” ötesinde canlılar için de yerine hiçbir şeyin konulamayacağı, sadece doğada üretilen alternatifi olmayan maddedir. Dünya nüfusunun ve ekonomisinin katlanarak büyümesi, buna paralel olarak doğa ve çevreye verilen tahribatın katlanarak büyüyor olması, suyun tükenmez bir kaynak olarak görülmesi; ekosistemi ve özelde de su kaynaklarını korumaktan uzak politikalar, uygulamalar su kaynaklarının kurumasına, kirlenmesine neden oluyor. Son yıllarda dünyanın neredeyse yarısından fazlasının; temiz ve güvenli suya erişememesi, küresel su krizi ve buna bağlı olan “iklim krizinin” de “su sorununun” da katlanarak artmasına neden oluyor.

DEĞERİNİ ANLAMAK!

Ülkemiz suyun her şeyden değerli ve aranır olduğunu son yıllarda yaşanan olağanüstü kuraklık ve son günlerde yaşadığımız “afetlerde” gündemde yer aldı. Susuz kalmak, suyu yönetememek! Bunda artan nüfus, gıdaya ve suya olan talebin artması, tarımsal üretimde sulu tarımım deseninin kontrol dışı bırakılması suyun sürdürülebilirliğini engellemiştir.

SUYU YÖNETEMEMEK!

Su yönetimindeki yetki ve sorumluluğun birçok kurum ve kuruluşun ortak karar veremeyişi, popülist bakışlarınca yapılan uygulamalar kaynak israfının yanı sıra suyun koruma ve kullanımında çok ciddi sorunların yaşanmasına neden olmuştur. Su, 30 yıldır çıkarılamayan su kanunuyla çıkarılarak, bilgi, eylem planı, yatırım, yasal düzenleme strateji, idari ve hukuki yapılanmada su tek sahiplilik ve sorumlulukta, bilgi, veri ve eylem planında bütünlük anlayışıyla yönetilmelidir.

Su kaynaklarının seviyesi, yüzey alanı, hacmi, kalite ve ekosistemler açısından koruma kullanma dengesi içerisinde sürdürülebilir bütüncül bir yaklaşımla , biliminsanlarının ortak çalışılmasıyla, yönetilmesi temel amaç olmalıdır. Su kaynaklarının doğasıyla, çevrimiyle ilgili bütün planlamalar havza ölçeğinde yetkili tek yapı haline getirilmesi ve hukuksal benliğe sahip olması, yatırım hedefli ÇED yerine su kaynaklarının ve havzalarının korunmasının flora, fauna ve ekosistem bütünlüğü göz önünde bulundurularak alana her alana özgü su yönetimi planlarını ilke bilgi-veri birikimlerine dayanmalıdır. Suyu koruma hedeflerin gerçekleşmesi için yapılmış olan detaylı plan ve izlenen ÇED, flora, fauna ve ekosistem bütünlüğü göz önünde bulundurularak, alana özgü standartlar getirilmesiyle suyun korunmasının planlaması ve yasalarına uyulmasına gerek duyulmaktadır. Sulama suyu başta olmak üzere kullanılmış suların tekrar kullanılmasında kalite kriterleri belirlenmeli ve su kaynaklarına bırakılmasıyla ilgili ve su sorunların çözümünü sağlayıcı çerçeve bir yasal düzenleme, su kanunun bir an önce çıkarılmasıyla sağlanmalıdır.

ADIM ATMAK GEREKİYOR

Öncelikle ülkemizde yağış azlığıyla birlikte, su kaynaklarından su alımlarının giderek artması ve olağanüstü kuraklık sürecine girdiğimiz bu günlerde, su kaynaklarını akılcı kullanmak, yeni su kaynakları yaratmak, atık suların ileri teknolojiyle arıtarak kullanmak, yağmur hasadı yapmak zorundayız. İçme suyu sıkıntısı çekmemek, paramız olsa da domates, elma, et, süt vb. alamaz duruma gelmemek için suyu koruyup tutumlu kullanmak gerekir. Bunun için de;

Entegre su kaynakları yönetimi benimsenmeli.

Doğal su kaynaklarının, biyolojik, hidrolojik ve ekolojik bütünlüğü korunmalı. Sel, genellikle kuru olan araziyi sular altında bırakan bir su taşkını olayıdır. Bunda şehir planlaması, ormansızlaşma doğal yaşam ihlali gibi insan etkileri öne çıkmaktadır.

Kentleri, tarımı, iklimine göre düzenlemek gerekiyor.

Verimli su kalitesini, tüketimini ve yönetimini güvence altına almamız için daha çok yatırım gerekiyor.

İklim değişimiyle mücadelede, kuraklık ve sellere karşı erken uyarı sistemleri oluşturulmalı.

Suyun en çok kullanıldığı tarımda verimsiz su israfına son verilmeli, su kaynaklarının bütçesi ve kalitesi mutlak koşulla korunmalı.

Suyun doğal döngüsünün korunması için en önemli adım, atık su altyapısı teknolojik olarak geliştirilmeli, tüm atık sular ileri kademede arıtılıp, tarımsal sulama ve kentsel kullanma suyu olarak kullanılmalı.

Zirai ilaç, tarım zehiri, kimyasal gübre ve benzeri kirleticilere karşı iyi, organik tarımı teşvik eden politikalar ve sürdürülebilir bilimsel tarım uygulamaları tercih edilmeli.

Bireysel su savurganlığı önlenmeli, eğitim-öğretim son derece önemli.

Belediyeler, su güvenliği planları uygulamalı ve su israfına son vermek için, öncelikle suyun koruma-kullanımına katkı sunması ve popülist davranışlara yer vermemesi.