Son aylarda geliştirilen aşılarla birlikte koronavirüs salgınında yeni bir aşamaya geçildi. Kapitalizmin insan sağlığına tehdidi ise bu süreçte daha berrak biçimde görülmeye başlandı. Dünya nüfusunun yüzde 13’üne sahip zengin ülkeler 4,2 milyar doz ile aşı siparişlerinin yüzde 74’ünü verdi. Diğer düşük gelirli ülkeler ise sadece 675 milyon dozu garantiledi.

Dünya nüfusunun yüzde 13’üne sahip zengin ülkeler, aşı siparişlerinin yüzde 74’ünü verdi

DIŞ HABERLER SERVİSİ

Koronavirüs aşısı tedarikinde kapitalizmin yarattığı gelir uçurumu nedeniyle oluşan adaletsizlik araştırmalara da yansıdı. Dünya nüfusunun yüzde 13’üne karşılık gelen 1 milyar nüfusa sahip yüksek gelirli ülkeler 4,2 milyar doz ile aşı siparişlerinin yüzde 74’ünü verirken düşük gelirli ülkeler sadece 675 milyon dozu garantileyebildi.

Düşük gelirli ülkeler için yetersiz Covid-19 aşısı tedariki, dünyanın belli kısımlarını aşılamanın yıllar sürebileceği anlamına geliyor. Bu da pandemiyi sonlandırmak için küresel çabaları baltalama potansiyeline sahip.

Financial Times’ta yer alan habere göre, Kuzey Carolina Duke Üniversitesi Küresel Sağlık İnovasyon Merkezinin topladığı son haftalık verilere göre, 1 milyar nüfusun yaşadığı yüksek gelirli ülkeler vatandaşlarını aşılamak için 4,2 milyar doz aşıyı garantilediler, bu da toplam siparişlerin yaklaşık yüzde 74'üne denk geliyor. Hâlbuki düşük-orta ve düşük gelirli ülkeler sadece 675 milyon dozu güvence altın aldı.

Bu durum, İngiltere'nin Eylül ayına kadar ülkedeki tüm yetişkinlere koronavirüs aşılamasını mümkün kılarken, dünyanın birçok yerinde virüsün dolaşıma devam edeceği ve diğer ülkelerin nüfuslarını aşılamasının üç yıl kadar uzun sürebileceği anlamına geliyor.

DOLAŞIMDA KALDIKÇA MUTASYON RİSKİ ARTIYOR

Oxfam GB'de sağlık politikaları yöneticisi olan Anna Marriott, “(düşük gelirli ülkelerde) felaket düzeyde bir tedarik problemimiz var" dedi ve “Virüs dünyada ne kadar uzun süre dolaşımda kalırsa, mutasyon riski ve elimizdeki aşıların etkisiz olma ihtimali o kadar büyük olacak" diye sözlerine ekledi.

Çoğu düşük ve düşük orta gelirli ülkeler, geçen yıl aşı ortakları ittifakı GAVİ ile kurulan DSÖ destekli COVAX mekanizmasına ve bağımsız aşı araştırmalarını finanse etmek için bağış toplayan bir kuruluş olan Salgınlara Hazırlık İnovasyonları Koalisyonuna bel bağlamıştı.

Program, 2 milyar doz Covid-19 aşısının dünyada adil dağıtımını temin etmeyi amaçlıyordu. Yoksul ülkeler, gerekli dozları ücretsiz alacaklar ve her ülke aynı fırsatı elde etmeden hiçbir ülke nüfuslarının yüzde 20'sinden fazlasını aşılayamayacaktı.

Covax, inisiyatifi mali olarak destekleyen zengin ülkelerden ihtiyaç duyulan desteği mobilize etme mücadelesi verdi. Zengin ülkeler iki taraflı tedarik anlaşmaları imzalamayı tercih ederken, insiyatif şimdiye kadar sadece 1.07 milyar doz aşı temin edebildi.

DSÖ’DEN EŞİTSİZLİK TEPKİSİ

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus da geçen gün yaptığı açıklamada aşı tedariğindeki eşitsizliğe dikkat çekmişti.

Ghebreyesus, “Şimdi, aşıların bazılarına umut getirmesine rağmen, dünyanın zenginleri ve yoksulları arasındaki eşitsizlik duvarında başka bir tuğla haline gelme tehlikesiyle karşı karşıyayız” demişti.

Ghebreyesus, isim vermeden bazı zengin ülkelerin aşı üreten şirketlerle ikili anlaşmalara öncelik verdiğini, bunun da 190 ülkenin katıldığı Covid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı'nı (COVAX) riske attığını vurgulamıştı.

“Şimdiye kadar en az 49 yüksek gelirli ülkede 39 milyon dozdan fazla aşı uygulandı. Düşük gelirli bir ülkeye ise sadece 25 doz verildi. 25 milyon değil, 25 bin değil, sadece 25” diyen DSÖ Genel Direktörü, “Açık konuşmam gerekiyor, Dünya feci bir ahlaki başarısızlığın eşiğinde. Bu başarısızlığın bedeli de dünyanın en yoksul ülkelerinde insan hayatı ve geçim kaynaklarıyla ödenecek.”