Büyük bir kent ozanını Timur Selçuk’u yitirmenin üzüntüsü içindeyiz. Sinemanın kentle ilişkisi bağlamında değinmeyi tasarladığım iki filmin, Erden Kıral’ın “Hakkari’de Bir Mevsim” ve “Mavi Sürgün” filmlerinin bestecisi idi…

Dünya  Şehircilik Günü’nde beyazperdeye yansıyan kentler

Geçen hafta yaşadığımız deprem felaketinin şokunu atlatamadan başka bir acıyla sarsıldık. Bu satırları, büyük bir kent ozanını, sevgili arkadaşım Timur Selçuk’u yitirmenin üzüntüsü içinde yazıyorum. Sinemanın kentle ilişkisi bağlamında değinmeyi tasarladığım iki filmin, Erden Kıral’ın “Hakkari’de Bir Mevsim” ve “Mavi Sürgün” filmlerinin bestecisi idi. Seyircilerimiz anımsar mı bilmem, ama televizyonda “Cahide”yi, “Sarıpınar 1914”ü, “Kurtuluş”u izlemiş olmalılar… Sinemadan çok tiyatro alanında ürün verdi Timur. AST’da pek çok oyunun müziklerini yaptı. Hepsi de, tiyatro müziği tarihimizde altın harflerle yazılacak işler… AST yıllarında başlayan dostluğumuz, Çağdaş Sahne’de yaptığımız konserlerde ve 1 Mayıs meydanlarında sürdü. Son yıllarda uzak kalmıştık birbirimizden. O kendini çocuklarına ve öğrencilerine adamıştı. Geride bıraktığı yapıtlar, genç sanatçılarımıza örnek oluşturabilse keşke…

Kentlerimiz ve Sinema

Aklıma ilk düşen film, “Türkiye’nin Kalbi Ankara” oluyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetin onuncu yıldönümünü ölümsüzleştirecek bir film yapmak üzere Sovyetler Birliği’nden davet ettiği iki yönetmen, Lev Arnshtam ve Sergey Yutkeviç’in imzasını taşıyan belgesel… Acaba, hangi devlet büyüğümüz düşünmüştür, yaklaşan Cumhuriyet’in 100. Yılı için bir film ısmarlamayı ya da bir yarışma açmayı? Umarım, Reis’in gözde sinemacılarından birine verilmez bu görev ve birilerini zengin etmekten öte bir anlamı olur.

Kent- sinema ilişkisinin devletimizin gündemine yeniden, bu kez sivil toplum işbirliğinde, girmesi için 1996 yılını beklemek gerekti. O yıl İstanbul’da toplanan Habitat II İnsan Yerleşimleri Konferansı çerçevesindeki sanatsal etkinlikleri ‘Habitart’ başlığı altında toplamıştık. Ve, bu kapsamda TÜRSAK işbirliği ile “Beyazperdenin Ardındaki Kentler” adlı bir film şenliği düzenlemiştik. Programda, çok sayıda yerli ve yabancı film yer alıyordu. İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti hazırlık sürecinde de, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı desteğinde “Anlat İstanbul” adlı, beş yönetmenin (Ümit Ünal, Yücel Yolcu, Ömür Atay, Kudret Sabancı, Selim Demirdelen) çektiği beş hikayeden oluşan bir film çekildi. “Altı Yönetmen Paris’i Anlatıyor”, “Altı Yönetmen Montreal’i Anlatıyor” benzeri bir yapımı İstanbul çoktan hak ediyordu (Dünya sinemasının kentlere bakışı, başka bir yazının konusu olacak).

Sinemamızın başlangıç yıllarından bugüne sayısız filme mekan olmuştur İstanbul. Muhsin Ertuğrul’un “Bir Millet Uyanıyor”undan, Nuri Bilge Ceylan’ın “Uzak” ve “Üç Maymun” filmlerine, Lütfi Ö. Akad’ın “Kanun Namına”sından Mahmut Fazıl Coşkun’un “Uzak İhtimal”ine, Metin Erksan’ın “Şoför Nebahat” ve “Sevmek Zamanı”ndan Orhan Oğuz’un “Herşeye Rağmen”ine, Nejat Saydam’ın “Küçük Hanımın Şoförü”nden Şerif Gören’in “Beyoğlu’nun Arka Sokakları”na, Ertem Eğilmez’in “Banker Bilo”sundan Reha Erdem’in “Kaç Para Kaç”ına, Zeki Ökten’in “Kapıcılar Kralı”ndan Derviş Zaim’in “Tabutta Rövaşata”sına, Yavuz Turgul’un “Muhsin Bey” ve “Eşkıya”sından Yılmaz Erdoğan’ın “Organize işler”ine pek çok film İstanbul’un ana caddelerini, arka sokaklarını, mahallelerini mekan tutmuştur. Bu filmlerden bir kısmında, kent bir arka plan oluşturmanın ötesinde, filmin ana kahramanlarından biridir.

dunya-sehircilik-gunu-nde-beyazperdeye-yansiyan-kentler-802370-1.

Çelişkiler kenti İstanbul

Memduh Ün’ün mahalle kültürünün sıcaklığını yansıttığı “Üç Arkadaş” ve “Kırık Çanaklar”ından kentin gizemli-korkutucu atmosferini beyazperdeye taşıyan Kutluğ Ataman’ın “Karanlık Sular”ına, İstanbul’un emekçilerinin yaşamlarını anlatan Ertem Göreç’in “Karanlıkta Uyananlar”, Duygu Sağıroğlu’nun “Bitmeyen Yol”, Atıf Yılmaz’ın “Bir Yudum Sevgi” filmlerinden, küçük burjuvalarının yaşam alanlarından öyküler aktaran Yılmaz Güney’in “Arkadaş”, Zeki Demirkubuz’un “C Blok”, Seren Yüce’nin “Rüzgarda Salınan Nilüfer”, Kıvanç Sezer’in “Küçük Şeyler”ine yüzlerce film… Bu yılın ödüllü filmleri, Ümit Ünal’ın “Aşk, Büyü, v.s”si, Ercan Kesal’ın “Nasipse Adayız”ı, Leyla Yılmaz’ın “Bilmemek”i ve Azra Deniz Okyay’ın “Hayaletler”i de, İstanbul’un farklı cephelerini yansıtan özgün yapımlar arasında yer alıyor.

Beyazperde, kentlerde yaşanan mutlu anlar kadar acılara da tanıklık etmiştir. Yusuf Kurçenli’nin “Karartma Geceleri” Saray’ın (eski Saray!) baskıcı yönetimine karşı çıkan aydınların maruz kaldığı işkenceleri beyaz perdeye taşırken, 1999 Marmara depremi Taylan biraderler’in “Küçük Kıyamet” filmine yansımıştır. Kırdan kente göç ve bunun yarattığı sorunlar Yeşilçam’ın gözde temaları arasındadır. Lütfi Akad’ın “Gelin”inden Kartal Tibet’in“Sultan”ına pek çok örnek sayılabilir. Halit Refiğ’in “Harem’de Dört Kadın”ından Mustafa Altıoklar’ın “İstanbul Kanatlarımın Altında“sına, Faruk Aksoy’un “Fetih 1453”üne nice tarihsel filme de konu ve mekan olmuştur bu kent.

Hiç kuşkusuz, Yeşilçam’ın en favori kentidir İstanbul. Atıf Yılmaz’ın “Ah Güzel İstanbul”u yetmemiş, Ömer Kavur da bir “Ah Güzel İstanbul” çekmiştir. Son olarak da, genç yönetmenlerimizden Zeynep Dadak “Ah Gözel İstanbul” adlı bir yaratıcı belgesele imza atmıştır. Belgesel yönetmenleri için inanılmaz bir zenginlik sunar İstanbul kenti. Hilmi Etikan, Enis Rıza Sakızlı, Hasan Özgen’in belgeselleri, Ayşim Türkmen Keskin’in ”Çekmeköy Underground”u ilk akla gelenler… Yabancı filmciler için de cazip bir mekandır İstanbul. Bond filmlerinden “Şark Ekspresi’nde Cinayet”e epey film çekilmiştir, ama İstanbul’un potansiyeli düşünüldüğünde bu sayının fazla olmadığını söyleyebiliriz.

dunya-sehircilik-gunu-nde-beyazperdeye-yansiyan-kentler-802371-1.

Sinemada Anadolu kentleri

Anadolu kentleri, sinemacılarımızın gözde mekanları arasında yer almadı uzun süre. İstanbul’da çekim yapmanın yapım koşulları açısından çok daha elverişli olması en önemli neden olsa gerek. Anadolu’ya giden sinemacılar ise genelde köy filmleri çektiler. Elbette, istisnalar da vardı. Halit Refiğ’în Eskişehir’de çektiği “Şafak Bekçileri”, Ömer Kavur’un Nazilli’de çektiği “Anayurt Oteli”, Yüksel Aksu’nun memleketi Muğla’da çektiği “Dondurmam Gaymak”, Semir Aslanyürek’in memleketi Hatay’da çektiği “Şelale”, Reis Çelik’in memleketi Ardahan’da çektiği “İnat Hikayeleri” ve “Ölü Ekmeği”, Çanakkale’de çekilen Cem Yılmaz’ın “Hokkabaz”ı ve Ata Demirer’in “Eyvah Eyvah”ları, Kars’ta çekilen Uğur Yücel’in “Soğuk”u, Reha Erdem’in “Kosmos”u, Rıza Sönmez’in “Orhan Pamuk’a Söylemeyin Kars’ta Çektiğim Filmde Kar Romanı da Var”, Mardin’de çekilen Yavuz Turgul’un “Gönül Yarası”, Nihat Durak’ın “Kapı”filmleri, Onur Ünlü’nün Manisa-Akhisar’da çektiği “Sen Aydınlatırsın Geceyi”, Taylan kardeşlerin Tokat’ta çektikleri “Vavien”, Yılmaz Erdoğan’ın Zonguldak’ta çektiği “Kelebeğin Rüyası”, Nuri Bilge Ceylan’ın Nevşehir’de çektiği “Kış Uykusu” ve bir kentin dokusunu, kokusunu en iyi yansıtan filmlerden Mahmut Fazıl Coşkun’un “Yozgat Blues”u Anadolu kentlerini beyazperdeye taşıyan filmler arasında… Seyfi Teoman’ın “Bizim Büyük Çaresizliğimiz”, Zeki Demirkubuz’un “Yeraltından Notlar” ve “İtiraf”, Ahmet Boyacıoğlu’nun “Siyah-Beyaz” filmleri Ankara’da; Ertem Eğilmez’in “Canım Kardeşim”i, Zeki Demirkubuz’un “Masumiyet”i, Erden Kıral’ın “Vicdan”ı ise İzmir’de çekilen filmler içinde ilk akla gelenler. Elbette, tümünü sıralamaya yerimiz yetmez…

dunya-sehircilik-gunu-nde-beyazperdeye-yansiyan-kentler-802372-1.

Bu yapımlardan çok daha fazlasını hak ediyor kentlerimiz. Bu nedenle, yerli ve yabancı sinemacıların çalışmalarını kolaylaştıracak ‘Film Komisyonları’ oluşturulmalı. İzmir Film Ofisi’nin kurulması bu alanda atılmış önemli bir adım. Başka kentlerimize örnek olması gerekir. Sinema kültürünü yaygınlaştırmak, sinema mirasını genç kuşaklara tanıtmakla görevli olacak İzmir Sinema Müzesi’nin kuruluş çalışmalarının başlaması da, kentsel belleğin ve kent kültürünün geliştirilmesinde sinemanın rolünün kavranması adına sevindirici bir gelişme. Sıranın, Yerel Yönetimler Sanat Sinemaları Ağı’na gelmesini bekleyeceğiz.