Kahkahalar, konuşmanın devamında da sürmeliydi, fakat öyle olmadı. Pek çok delege bunu; ABD silahlarını İran ve Venezuela’ya doğrultan tehlikeli bir konuşma olarak buldu.

Dünya Trump’a neden güldü?

Vijay Prashad

ABD Başkanı Donald Trump, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda, konuşmasına başladığında, salondan kahkahalar yükseldi. “Yönetimim, iki yıldan az sürede, ABD tarihindeki neredeyse tüm yönetimlerin aynı sürede yaptığından daha çok şey başardı.” Bir süre durdu ve devam etti: “Gayet gerçek”. Sözleri kahkahalarla kesilmişti. Gülünen, patlattığı bir espri değil; Trump’ın kendisiydi. “Bu tepkiyi beklemiyordum, ama sorun değil” dedi Trump. Kahkahaların tonu daha da yükseldi.

192 üye devletin, BM Genel Kurulu salonunda oturan delegeleri, Trump’ın arsızlığını komik buldu. Asya’daki iki ülkeden iki farklı delege bana, çoğu delegeyi güldürenin Trump’ın palavraları olduğunu söyledi.

Çatlak dünya düzeninin doğuşu
Kahkahalar, konuşmanın devamında da sürmeliydi, fakat öyle olmadı. Pek çok delege bunu; ABD silahlarını İran ve Venezuela’ya doğrultan tehlikeli bir konuşma olarak buldu. Asya’dan bir delege, Trump’ın ekonomik ulusalcılık ve bağımsızlık üzerine sözlerinin bir anlamı olmadığını söyledi. Eğer ABD gerçekten kendi içine dönecekse, diyen delege, “o halde ülkeleri askeri ve ekonomik savaşla tehdit etmemeli. Bu tehditlerin işlevi, daha fazla istikrarsızlık ve güvensizlik yaratmak, dünyanın hassas düzenini meçhule doğru sürüklemek

2003’ten farklı olarak, ABD dünyadaki en güçlü ülke değil; en ölümcül orduya sahip olsa bile…” ifadelerini kullandı.

Kore’deki barış planı, Trump’ın övünmesine rağmen, Çin ve Rusya’nın Pasifik Kıyısındaki ortak projelerinin güçlendiğinin işareti. Bu ayın başında Rusya’da gerçekleşen Doğu Ekonomik Forumu’nda Çin, Rusya, Kuzey ve Güney Kore, Japonya; Kore Yarımadası’nın geleceğiyle ilgili uzlaşmaya vardı. ABD ve Avrupa’nın bu kritik toplantıda rolü yoktu.

Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un ve Güney Kore lideri Moon Jae-in arasındaki son toplantıda da. Benzer şekilde, Rusya ve Türkiye arasındaki İdlib’de büyük ölçekli bir çatışmayı askıya alma anlaşması, içinde İran ve Suriye’nin de olduğu ancak ABD ve Avrupa’nın yer almadığı bir tartışma neticesinde oldu.

Bu hamleler, Çin’in Asya’daki ekonomik tasarısı ile birlikte değerlendirildiğinde, yeni, çatlak bir dünya düzeninin inşa edildiğini gösteriyor. ABD’nin bu evreni yaratmada çok az rolü var.

Yaptırımlar ve bombalar
BM Genel Kurulundan birkaç gün önce, Trump, Kolombiya Devlet Başkanı Iván Duque’yle bir araya geldi. Trump, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya yönelik, ağustos başında gerçekleşen İHA saldırısıyla ilgili, Beyaz Saray Saray Genel Sekreteri John Kelly’le şakalaşarak, Venezuela ordu mensuplarının saldırı anındaki haliyle alay etti. Trump ayrıca “Açıkçası (Venezuela’da) ordu eğer isterse, (Maduro hükümeti) çok hızlı şekilde düşer” dedi. Trump, 26 Eylül’de bu görüşlerini yineleyerek, “Venezuela konusunda tüm seçenekler masada” diyecekti. “Tüm seçenekler” ifadesi doğrudan askeri müdahaleyi kast ediyor.

5 Ağustos’ta Venezuela’da askeri tören sırasında gerçekleşen saldırı, 22 Eylül’de İran’daki askeri tören sırasındaki saldırıyla aynı. Her iki saldırının da yankısı olmadı.

BM Genel Kurulu’nda Trump, Venezuela hükümetine saldırdığı gibi İran hükümetini de eleştirdi. İran’ı “saldırı ve genişleme planı” yapmakla suçladı ve yeni yaptırım dalgasının 5 Kasım’da devreye gireceğini söyledi. İran hükümeti; ABD 2015’te imzalanan nükleer anlaşmaya saygılı olduğu sürece, geniş çaplı görüşmelere hazırdı. Anlaşmadan çekilen ABD oldu. İran hakkında saldırganca konuşan ise Trump’ın ekibi…

ABD son iki ay içinde saldırıya uğrayan Venezuela ve İran halklarıyla ya da en azından ordularıyla dayanışma açıklaması yapmadı. Venezuela ordusuyla alay etti. İran’da öldürülen 30 kişiyle ilgili sessiz kaldı. İnsani duygular Trump’ın menzilinde değil. Trump’ın konuşmasında umut yoktu. Konuşma, ülkelere tehditler savuran, diplomasi sürecini tanımayan klasik bir çirkinlikten ibaretti.

ABD’nin izolasyonu
Trump yönetiminin müttefiki az. Konuşmasında Hindistan, İsrail, Polonya ve Suudi Arabistan’ı saydı. Bu ülkelerden hiçbiri, ABD’nin Venezuela’ya ya da İran’a karşı macerasına doğrudan katılmak istemez. Trump’ın savaşı - eğer bi savaş olacaksa- ABD askerlerini, BM üye devletlerinden hiçbir destek olmadan, bu iki ülkeye karşı rekabete sokar.

Avrupalı devletler, İran’la ticarete devam edecek şirketlerini ABD yaptırımlarından korumak için yasal bir kalkan yaratmaya çalıştılar, fakat başarısız oldular. Çin, açıkça ABD yaptırımlarını deldi ve bunu yapmaya devam edecek. Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) İran’ın en büyük ticari ortakları. Avrupa Birliği (AB) üçüncü sırada. Her gün 700 bine yakın İran petrolü Çin’e gidiyor. Çinli şirketlerin İran ekonomisinde büyük payı var. Tahran’ın silüeti üzerinde sallanan Çinli vinçler, Çin’in İran ekonomisindeki yerini anlatıyor. Ne Avrupalılar ne de Çin, ABD’nin İran’a karşı askeri harekata girmesine izin vermez; bu onların çıkarına değil.

Aynı şekilde Latin Amerika ülkeleri de ABD’nin Venezuela’yı işgal etmesini istemiyor. Trump’ın yorumları sonrası, Amerikan Devletleri Örgütü (ADÖ) Genel Sekreteri Luis Almagro, “askeri müdahale konusunda hiçbir seçeceğin göz ardı edilmemesi gerektiğini” söyledi. Fakat bu yorumlar Lima Grubu’nda iyi karşılanmadı. 14 üyeli Lima, 2017’de ABD’yle birlikte Venezuela hükümetine baskı yapmak için kurulmuştu. Lima Grubu, yaptığı açıklamada, “barışçıl ve müzakere yoluyla” çözüm istediğini söyledi. Kolombiya anlaşmayı imzalamadı, fakat anlaşmanın ruhunu desteklediğini söyledi. Bu tür bir müdahale, Latin Amerika’da çok az destekçi bulur; 7 Ekim’deki seçimde Brezilya’da solcular kazanırsa, imkansız hale gelir.

Sülfür kokusu
2006’daki BM Genel Kurulu’nun açılışında, Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chávez, ABD başkanı George W. Bush’dan bir gün sonra kürsüye çıkmıştı. ABD’nin Irak’a karşı yasa dışı savaşı hâlâ hassas bir konuydu ve ABD; İran ve Suriye’ye karşı savaş için bastırıyordu. Chávez, konuşmasını kendine has coşkuyla açtı: “Şeytan dün buradaydı, ve bugün burası hâlâ kükürt kokuyor.” Delegeler güldü. Komikti.

Şeytan kostümü Trump’a uymuyor. Dünyadaki etki alanı önemli ölçüde düşmüş ülkenin liderinin üzerindeki, şaklaban kostümü. Trump’ın herkesi tehdit etmesi beklenebilir. Hatta çok güçlü bir ordunun başındaki isim olarak herhangi bir yeri bombalaması da olası. Fakat ABD’nin; kendi planını 2003’te yaptığı şekilde uygulamaya koyması artık mümkün değil.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif